Blog Son Yayınlar

Ceza Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 27 Temmuz 2017

Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Özel Hayatın Gizliliği

Özel hayatın gizliliği birçok kanunda, uluslararası sözleşmede düzenlenmesine rağmen özel hayat nedir diye baktığımızda net bir tanımlama bulunmamaktadır. Bununla birlikte hızla gelişen teknoloji, sosyal medya kullanımıyla da özel hayatın gizliliğini somut ve net kurallarla çevrelemek günümüzde epeyce zorlaşmış ve gizlilik herkes için farklı görünmeye başlanmıştır. Genel anlamda özel hayat kişilerin aleni davranışları dışında aile hayatı, dini inançları, cinsel davranışları, hobileriyle oluşan yaşam tarzı ve kişinin sadece kendisinin ilgi alanında olan ya da paylaşımlarını sınırlı sayıda bir çevreyi kapsamasını istediği her hareketi kişinin özel yaşamını oluşturur diyebiliriz. Hukuk devletleri, bireylerin özgürce düşünüp hareket etmesine dışarıdan bir müdahalenin olmaması için bu alanda birçok düzenleme yapmıştır. Türkiye’deki anayasal düzenlemede özel hayatın gizliliği ve korunması Anayasa madde 20 de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın gizliliğine dokunulamaz. Kanunda yetkili bir yazılı emir olmadıkça yetkili kişilerce de özel hayatın gizliliği 'ne müdahale edilemez. Anayasada düzenlenen hukuk devleti ilkesinin kapsamına baktığımızda da hukuk devleti egemenlik yetkisini temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını sağlamak ve bunları korumak, hukuki güvenliği sağlamak amacıyla kullanmalıdır bu düzenlemeyle temel hak ve hürriyetlerin keyfi ihlalinin önüne geçilmiştir. İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi sekizinci maddede de özel hayatın gizliliği düzenlenmiş ve ihlali korunmuştur bu maddeye göre herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.   5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzda 132-140 maddeleri arasında da özel hayatın gizliliği ve korunması düzenlenmiştir.

Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu

TCK 132. Maddesinde öngörülmüştür. Kişiler arasında haberleşmeler telefon, telgraf, e-posta, mektup vb. yollarla yapılmaktadır ve haberleşmenin içeriğini öğrenmekle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu gerçekleşir. Haberleşmenin içeriğini hukuka aykırı olarak ifşa eden taraf veya 3. Kişi hakkında daha ağır cezaya hükmolunur aynı zamanda bu içeriği basın ve yayın yoluyla ifşa edilmesiyle ceza yarı oranında arttırılır. Öğrenilen bilgilerin ortaya çıkarılması reklam malzemesi yapılması ilan edilip açığa vurulmasıyla ifşa gerçekleşir. Hukuka aykırılık unsuru olarak hakkın kullanılması söz konusu olabilir, örneğin mahkemede kanıt amacıyla davanın konusuna göre Whatsapp konuşmalarının sunarak haberleşmenin gizliliğini ihlal etmiş olunmaz.  

Kişiler arasındaki konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu

hukuka aykırı olarak herhangi bir aletle dinlemek ve dinlerken bir sez cihazıyla kaydetmek ve basın yoluyla yayınlamakla oluşur. Konuşmanın aleni bir yerde ya da gizli bir alanda yapılmış olmasının bir önemi yoktur kanun maddesinin gerekçesinde de özel gayret gösterilerek duyulabilmesi halinde aleni olmayan konuşma söz konusudur denmektedir. Örneğin bir eğlence merkezinde konuşan iki kişinin genele hitap ederek konuşmaları dışarıdan anlaşılmadığı takdirde aralarında geçen konuşma özel sayılır ve bu konuşmanı da dinlenilip kayda alınmasıyla bu suç oluşur. Ancak bu suç kişilerin konuşmasına kulak misafiri olmakla oluşmaz mutlaka dinlemeye elverişli bir aletle dinlenilip kaydedilmesi gerekir. Taraflardan sadece birinin rızası olsa bile bu suç oluşur. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi de bu suçu işlemiş olur örneğin bir profesörün ders anlatımı sırasında öğrencisi tarafından sesinin kayda alınması ve not haline getirilmesi de bu suç kapsamında olur Bu suç işlenip elde edilen bilgilerle bir yarar sağlanmışsa veya 3.kişilerin yararına kullanılmışsa daha ağır cezaya hükmolunur.  

Özel hayatın gizliliğinin ihlali

aile hayatı, dini inançları, hobileri, cinsel yaşamı veya kişinin yaşam şekline özgü gördüğü yani başkaları tarafından bilinmesini görülmesini istemediği herhangi bir durumun başkaları tarafından ihlal edilmesinde bu suç işlenir. Bu suçta korunan hukuki değer kişilerin gizli yaşam alanıdır. Örneğin kapı deliğinden birinin odasını veya evini gözetleyerek çekmeceleri araştırarak, çantasına bakarak kişinin özel hayatın gizliliğini ihlal etmiş olursunuz. Öğrenilen bilgilerin ifşa eden ya da basın yayın yoluyla yayan kişilere karşı daha ağır cezaya hükmolunur. İfşanın hukuka aykırı olarak gerçekleşmiş olması gerekir. Fail tarafından kamu görevlisi ve görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak şeklinde işlenmesi, belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi durumunda daha ağır cezaya hükmolunur. Aynı zaman da AİHM tarafından verilen bazı kararlarda kişilerin tanınmış olması durumunda özel hayatın ihlali suçunun sınırlarının biraz daha genişlediğini görmekteyiz örneğin tanınmış bir sanatçı şarkıcı veya devlet adamıysanız özel yaşam sınırlarınız daralmaktadır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu

günlük yaşamımızda tedavi olurken seyahat ederken sigorta yaparken ve daha birçok şeyde bilgilerimiz çok sık kayıt altına alınmaktadır kişiye ait tüm bilgiler kişisel veri olarak tanımlanabilir. Bu suçun oluşabilmesi için öncelikle kişisel veri söz konusu olmalı ve bu kişisel verilerin kaydedilmesi hukuka aykırı olarak yapılmalıdır. Kişilerin siyasi, felsefi veya din görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel verilerin kaydedilmesi neticesinde kaydeden kişi aynı şekilde cezalandırılır.  

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu

Seçimlik hareketli bir suçtur ve bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesi suçun oluşmasına yeterlidir.  Hukuka uygunluk sebebi olarak hakkın kullanılması söz konusu olabilir örneğin gazetecilik mesleğinin icrası durumunda hukuka uygunluk sebebi oluşmuş olur. Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi hâlinde daha ağır cezaya hükmolunur. Bu suç şikayete bağlı bir suç değildir. Şikayete tabi olmaması şikayetle soruşturma açılmayacağı anlamına gelmez açılabilir ancak şikayetten vazgeçildiğinde soruşturmaya devam edilecektir.  

Verileri yok etmeme suçu

Hukuka uygun olarak kaydedilen verilerin süresi geçtikten sonra sistem içinde yok etmekle görevli olan görevlinin görevini yerine getirmemesi sonucunda bu suç işlenmiş olur. Bu suç ihmal suretiyle kasten işlenebilecek suçlardandır. Kişinin işlediği suç sonrası pişmanlığını ve özrünü belirtmesi aynı zamanda sebep olduğu zararı gidermesi sonucunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.   Stj. Burcu Korkmaz          

TCK DOKUZUNCU BÖLÜM

Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar

 

Haberleşmenin gizliliğini ihlâl

MADDE 132. - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlâli haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (4) Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

MADDE 133. - (1) Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden  yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur.

Özel hayatın gizliliğini ihlâl

MADDE 134. - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi

MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Nitelikli hâller MADDE 137. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
  1. a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
  2. b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Verileri yok etmeme

MADDE 138. - (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Şikâyet MADDE 139. - (1) Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

MADDE 140. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.  
Ceza Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 22 Temmuz 2017

Hürriyete Karşı Suçlar: tehdit, şantaj, cebir, hürriyetten yoksun bırakma

HÜRRİYETE KARŞI SUÇLAR

Hürriyet kişinin konuşurken hareket ederken düşünce ve davranışlarında herhangi bir kişi veya etken bakımından kısıtlanmaya veya zorlanmaya maruz kalmadan kişinin  hür iradesiyle hareket etmesidir ve tehdit suçu, şantaj suçu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişinin eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi , siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi, haksız arama, dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi ,nefret ve ayrımcılık ,kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ,haberleşmenin engellenmesi hürriyete karşı suçlar dır. Kişinin bu yaşamsal faaliyetlerini kısıtlayan her türlü fiil suç teşkil edip  5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 106-124 üncü maddeleri arasında hürriyete karşı suçlar başlığında ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bunlar;    

TEHDİT SUÇU

Bir kimsenin maddi veya manevi değerlerinin istenileni yapmadığı takdirde zarar geleceğini bildirerek kişinin iradesi dışında o fiili yapmaya zorlanmasıdır. Tehdit suçunun konusu kişinin hareket etme ve karar verme özgürlüğüdür. Bu maddedeki  düzenlemede  kişilerin huzur ve sükunu korunur ve güvensizlik hissinin meydana gelmesinin engellenmesi amaçlanır. Failin mağdurun kendisine ve yakınına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini ileri sürmesiyle bu suç oluşmuş olur. Ancak haklı bir nedene dayanan istemler tehdit suçunu oluşturmaz örneğin kiralayan kiracıdan kira bedelini ödemediği takdirde tahliye edeceğini söylemesi tehdit olmaz . Tehdit suçunun gerçeklemesi için failin objektif olarak gerçekleştirilebilir bir saldırı tehdidinin olması gerekir. Şöyle ki mağdurun sadece korkmuş olması yeterli değildir ciddi bir endişenin var olması aranır. Kavga tartışma anında öfke ve üzüntü halinde  söylenmiş endişe yaratacak tehditler de suç oluşturur ancak çoğu zaman bu durum haksız tahrik olarak nitelendirilir Suçun silahla, birden fazla kişiyle , var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kişinin kendisini tanımayacak bir hale koyması suretiyle imzasız mektupla veya özel işaretle işlenmesi halinde daha ağır cezaya hükmolunacaktır aynı zamanda kişinin mal varlığına yönelik tehditler de daha az cezaya hükmolunacak tehdit suçu kapsamındadır  

ŞANTAJ SUÇU

Mağdur kanuna aykırı olan, yükümlü olduğu veya olmadığı bir şeye haksız çıkar sağlamak amacıyla yapacağından veya yapmayacağından bahisle zorlanmasıdır. Korunan hukuki değer kişinin karar verme ve hareket etme özgürlüğüdür. Failin şantaj da bulunması durumunda yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır  

CEBİR KULLANMA SUÇU

Cebre maruz kalan kişi bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışa bulunmaya zorlanır. Bu suç aynı zamanda kasten yaralama suçunu da oluşturur.  

KİŞİYİ HÜRRİYETTEN YOKSUN KILMA SUÇU

Mağdur kişiyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmaya  zorlanmasıdır. Bu suçta korunan hukuki değer kişinin irade serbestisidir. Aktüel hukuk teorisine göre kişinin fiil esnasında hareket etme serbestisi yok ise hürriyetinden yoksun kalan kişi mağdur konumunda olmaz buna karşılık potansiyel hukuk teorisine göre kişinin gelecekteki durumu değerlendirilmelidir yani bayılan birinin hürriyetten yoksun bırakılması durumunda aktüel hukuk teorisine göre baygın kişi mağdur olmaz potansiyel hukuk teorisine göre de baygın kişi bu durumda mağdur olur Suçun cebir, tehdit veya hile kullanılarak ,silahla, birden fazla kişiyle birlikte ,kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa karşı ,beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumdaki kişiye karşı mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması, cinsel amaçla işlenmesi durumunda daha ağır cezaya hükmolunur Bu suçta etkinlik pişmanlık hükümleri vardır. Etkin pişmanlığın gerçekleşmesi için daha soruşturma başlamadan fail kendiliğinden mağdura zarar vermeksizin mağduru güvenilir bir yerde serbest bırakması gerekir bu durumda cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.  

EĞİTİM VE ÖĞRETİM HAKKININ ENGELLENMESİ SUÇU

Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerinin engel olunması halinde bu suç oluşmuş olur  

KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKININ ENGELLENMESİ SUÇU

Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına engel teşkil eden bir fiil sonucunda bu suç oluşur  

SİYASİ HAKLARIN KULLANILMASINI ENGELLENMESİ SUÇU

Bir kimseye karşı; B ir siyasî partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasî partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasî partiden veya siyasî parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya, Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya, Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasî partinin faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  

İNANÇ, DÜŞÜNCE VE KANAAT HÜRRİYETİNİN KULLANILMASINI ENGELLEME

Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Dinî ibadet ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkraya göre ceza verilir.  

İŞ VE ÇALIŞMA HÜRRİYETİNİN İHLÂLİ

Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlâl eden kişiye, mağdurun şikâyeti hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tâbi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir. Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.  

SENDİKAL HAKLARIN KULLANILMASININ ENGELLENMESİ

Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  

KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU

Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak girip veya rıza ile girdikten sonra konuttan çıkmama durumunda bu suç işlenmiş olur. Bir yerin konut sayılabilmesi için belli niteliklere haiz olmalıdır. Yaşamsal ihtiyaçların (barınma yemek yeme gibi) karşılayan bir yer olmalı, oranın konut olarak özgülenmesi ve konut olarak kullanıldığının dışarıdan anlaşılabilir olmalıdır. Konutta barınan kişi veya kişilerin o konutta oturmaya hakkının olması gerekir. Bir yerin konut sayılması için mutlaka ev olması gerekmez, ev dışında bireysel faaliyetlerin gerçekleştiği yerler de konut sayılmaktadır örneğin bir karavan, çadır, sınırları belli edilmiş açık bir alan da konut sayılır fiil gerçekleştiğinde buraların ihlali de suç teşkil eder. Doktrindeki bazı görüşlere göre failin vücudunun tamamının konutun içinde bulunması gerekirken bazı görüşler de vücudun bir kısmının girmesi halinde suçun oluşacağını kabul eder. Suçun silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, birden fazla kişiyle birlikte, var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, suçun cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde daha ağır cezaya hükmolunur.  

DİLEKÇE HAKKININ KULLANILMASININ ENGELLENMESİ SUÇU

Dilekçe hakkı kamusal  sübjektif bir haktır. Kişiler bu hak sayesinde taleplerini resmi makamlara iletmek olanağına sahip olur ve bu hakkın hukuki bir neden olmadan kabul edilmemesi halinde suç oluşur. Fail hakkında altı aya kadar cezaya hükmolunur.  

NEFRET VE AYRIMCILIK SUÇU

Nefret suçu kişilere belli gruplara veya bir topluluğa yönelik dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan tehdit, fiziksel şiddet, mala zarar, cinayet gibi eylemlerle gerçekleşir . Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  

KİŞİLERİN HUZUR  VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU

Sırf huzur ve sükununu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunması halinde mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir Bu hareket sırf mağdurun huzurunu ve sükununu bozmak için bilinçli ve isteyerek yapılmış olması halinde suç işlenmiş sayılır.  

HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇU

Kişiler arsındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi halinde suç oluşur. Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi ,basın ve yayın organlarının yayınının hukuka aykırı olarak engelleyen kişilere karşı daha ağır cezaya hükmolunur. Bu suçta korunan hukuki değer haberleşme hürriyeti ile basın yayın hürriyetidir.     Stj. Burcu Korkmaz

Hürriyete karşı suçlar hakkında bize ulaşabilirsiniz.

  TÜRK CEZA KANUNU (1) Kanun Numarası : 5237 Kabul Tarihi : 26/9/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 12/10/2004 Sayı :25611 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 43   YEDİNCİ BÖLÜM Hürriyete Karşı Suçlar Tehdit Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir. Şantaj Madde 107- (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) (Ek: 29/6/2005 – 5377/14 md.) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. Cebir Madde 108- (1) Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma Madde 109- (1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. ______________ (1) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 61 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “hükmolunur” ibaresi “, “fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde değiştirilmiştir. 8996 (3) Bu suçun; a) Silahla, b) Birden fazla kişi tarafından birlikte, c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı, f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Etkin pişmanlık Madde 110- (1) Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması Madde 111- (1) Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi (1) Madde 112- (Değişik: 2/3/2014-6529/12 md.) (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, b) Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına, c) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına, engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi (2) Madde 113- (Değişik: 2/3/2014-6529/13 md.) (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; a) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine, b) Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına, engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi Madde 114- (1) Bir kimseye karşı; a) Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya, b) Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya, ––––––––––––––– (1) Bu madde başlığı “Eğitim ve öğretimin engellenmesi” iken, 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu madde başlığı “Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi” iken, 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 8997 Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme Madde 115- (1) Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 2/3/2014-6529/14 md.) Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet veya ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi hâlinde, fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. (3) (Ek: 2/3/2014-6529/14 md.) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye birinci fıkra hükmüne göre ceza verilir. Konut dokunulmazlığının ihlali Madde 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. (4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali Madde 117- (1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (2) Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir. (3) Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir. (4) Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi Madde 118- (1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 8998 (2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Ortak hüküm Madde 119- (1) Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. (2) Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Haksız arama Madde 120- (1) Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi Madde 121- (1) Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur. Nefret ve ayırımcılık (1) Madde 122- (Değişik: 2/3/2014-6529/15 md.) (1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma Madde 123- (1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Haberleşmenin engellenmesi Madde 124- (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi halinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur. __________________ (1) Bu madde başlığı “Ayırımcılık” iken, 2/3/2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 20 Temmuz 2017

ankara avukatları ve ankara avukat

ankara avukatları

ankara ilinde avukatlık yapan ve avukat mesleğini icra eden çok sayıda kişi ve ofis vardır. ankara avukatları içerisinde aynı mesleği icra eden avukatlar Ankara Barosuna bağlı olarak Ankara 'nın merkez ve ilçelerinde hizmet vermektedirler.  

ankara gibi büyük bir şehrinde

daima ankara avukatı aranır ve ankara avukatları ile çalışılmak istenir. Bu kişiler için öncelikle avukatlarının yakınlarında olmasını istemelerindendir. Bu aşamada ankara avukatı olarak ankara'nın merkezinde hizmet sağlayan ofisimiz daima en iyi hizmeti en hızlı ve en sorunsuz şekilde sağlamaya çalışmaktadır. Hukukun en temel alanlarından, en spesifik alanlarına kadar geniş bir yelpazede avukatlık hizmeti sağlayan ofisimizde uzman kadrosu ve hukukçu danışmanları ile konu ve sorunlar titizlikle incelenir ve çalışma öncesi analizler yapılır notlar alınır. Avukatlık şirketimizde aktif olarak görev yapan ankara avukatları tüm ankara adliyelerinde dava ve işleri yürütmektedirler. Bunun yanında hukuk ofisimiz olarak danışmanlık ve hukuki koruma kapsamında dava harici çözüm yollarında da destek vermekteyiz. ankara hukuk ofisimiz Akyurt, Altındağ, Ayaş, Balâ, Beypazarı, Çamlıdere, Çankaya, Çubuk, Elmadağ, Etimesgut, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kazan, Kalecik, Keçiören, Kızılcahamam, Mamak, Nallıhan, Polatlı, Pursaklar, Sincan, Şereflikoçhisar, Yenimahalle gibi tüm ilçeler kapsamında çözüm sağlayabilmektedir.  

ankara da bulunan avukatlık ofisimize ulaşım son derece rahattır.

ankara avukat ofisi olarak daima en sorunsuz ve en pratik çözüm yollarını üretmektedir. Verilen hizmetin hızı ve sağlıklı olması avukatınızdan sağlayacağınız verimin en temel göstergesidir. Bu maddelerden tek biri dahi sağlanamadığından avukatlık hizmeti sekteye uğrayabilecektir ve gerekli verimi alamamanıza neden olacaktır. Bu bağlamda ankara avukat büroları içerisinden görüşmeleriniz sonrası kendinizi en güvende hissettiğiniz ve en iyi hizmeti alacağınızı düşündüğünüz avukat ile yola çıkmak en doğal haktır.  

Bizler ankara hukuk bürosu olarak

mutlaka alanından ihtisaslaşmış avukat ile yola çıkmanızı önermekteyiz. avukatlık mesleği son derece hassas ve titiz çalışma isteyen bir meslektir. Bu nedenle sizin için en iyi avukat aslında en çok güvendiğiniz ve sorularınızı en iyi şekilde cevaplayan avukattır. Her avukat her alanda en iyi değildir, en iyi avukatta her alanda en iyi değildir. Bu denklemden yola çıkarak ankara avukatı aradığınız durumda avukatınızın alanına dikkat etmeniz gerektiğine inanmaktayız.
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 20 Temmuz 2017

istanbul avukatları ve istanbul avukat

istanbul avukatları

İstanbul ilinde avukatlık yapan ve avukat mesleğini icra eden çok sayıda kişi ve ofis vardır. istanbul avukatları içerisinde aynı mesleği icra eden avukatlar İstanbul Barosuna bağlı olarak İstanbul 'un merkez ve ilçelerinde hizmet vermektedirler.  

İstanbul gibi büyük bir metropol şehrinde

daima en iyisi aranır ve her zaman onunla çalışılmak istenir. Bu kişiler için öncelikle avukatlarının yakınlarında olmasını istemelerindendir. Bu aşamada İstanbul avukatı olarak İstanbul'un merkezinde hizmet sağlayan ofisimiz daima en iyi hizmeti en hızlı ve en sorunsuz şekilde sağlamaya çalışmaktadır. Hukukun en temel alanlarından, en spesifik alanlarına kadar geniş bir yelpazede avukatlık hizmeti sağlayan ofisimizde uzman kadrosu ve hukukçu danışmanları ile konu ve sorunlar titizlikle incelenir ve çalışma öncesi analizler yapılır notlar alınır. Avukatlık şirketimizde aktif olarak görev yapan İstanbulda Çağlayan, Beykoz, Kartal, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece ve diğer İstanbul adliyelerinde dava ve işleri yürütmektedirler. Bunun yanında hukuk ofisimiz olarak danışmanlık ve hukuki koruma kapsamında dava harici çözüm yollarında da destek vermekteyiz. İstanbul Sarıyer, Levent, Şişli, Bakırköy, Arnavutköy, Etiler, Beşiktaş, Başakşehir, Bahçeşehir, Beykoz, Kadıköy, Kavacık, Maltepe, Kartal gibi tüm ilçeler kapsamında çözüm sağlayabilmekteyiz.   güvenilir avukat ve anlaşma  

İstanbul Şişli de bulunan ofisimize ulaşım son derece rahattır.

İstanbul avukat ofisi olarak daima en sorunsuz ve en pratik çözüm yollarını üretmektedir. Verilen hizmetin hızı ve sağlıklı olması avukatınızdan sağlayacağınız verimin en temel göstergesidir. Bu maddelerden tek biri dahi sağlanamadığından avukatlık hizmeti sekteye uğrayabilecektir ve gerekli verimi alamamanıza neden olacaktır. Bu bağlamda İstanbul hukuk büroları içerisinden görüşmeleriniz sonrası kendinizi en güvende hissettiğiniz ve en iyi hizmeti alacağınızı düşündüğünüz avukat ile yola çıkmak en doğal haktır. Bizler İstanbul hukuk bürosu olarak mutlaka alanından ihtisaslaşmış avukat ile yola çıkmanızı önermekteyiz. Avukatlık mesleği son derece hassas ve titiz çalışma isteyen bir meslektir. Bu nedenle sizin için en iyi avukat aslında en çok güvendiğiniz ve sorularınızı en iyi şekilde cevaplayan avukattır. Her avukat her alanda en iyi değildir, en iyi avukatta her alanda en iyi değildir. Bu denklemden yola çıkarak daha iyi avukatı aradığınız durumda avukatınızın alanına dikkat etmeniz gerektiğine inanmaktayız. Bu anlatılan önemli hususlar kapsamında mutlaka avukatınız ile öncesinde konuları görüşmenizi, danışmanızı ve ardından inandığınız hukukçu ile yola çıkmanızı öneririz.   Bizimle iletişime geçin
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 16 Temmuz 2017

ankara avukatları ve avukat büroları

Ankara avukatları , Avukat ve Avukatlık ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Ankara da şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Sıhhiye adliyesi, Çankaya ve Çukurambar adliyesi iş bölgelerimizden bir kaçıdır. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Ankara avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Cebeci, Çankaya, Kolej, Yenimahalle, Batıkent, Emek, Cinnah, Dikmen, Keçiören, Mamak, Ulus, Söğütözü, Eskişehir Yolu, Balgat iş alanlarımızdır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız.   Özellikle Yargıtay ve Danıştay aşamalarında bulunan dosyalar üzerinde çalışmalar yapmaktayız. Temyiz, itiraz ve karar düzeltme konusunda uzman kadromuz ile dosyalarınız incelenir ve çalışma yapılır. Yargıtay ve Danıştay da bulunan veya gidecek dosyalar için çok geç kalınmaması önemlidir. Süre sıkıntısı olan dosyalar için erken dönüş sağlanması gerekmektedir.   Ankara Avukat İletişim Telefonu: +90 312 963 3730    
Genel Hukuk
By Av. Mustafa Kemal Batur / 11 Temmuz 2017

Sigorta Sözleşmesi, Uyuşmazlık ve Tahkim

 
  1. SİGORTA UYUŞMAZLIKLARINDA TAHKİM NEDİR, TAHKİM MERCİİ NERESİDİR?

Taraflar arasında mevcut sigorta sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkları tarafsız, ekonomik, adil ve en önemlisi daha hızlı bir yargılama ile çözüme ulaştırma gayesiyle 14.06.2007 tarih 26552 sayılı Resmi Gazete’de Sigortacılık Kanunu’nun 30. Maddesine dayanılarak Sigorta Tahkim Komisyonu kurulmuştur. Böylelikle sigorta uyuşmazlıklarından kaynaklı tüm hususlarda mahkemelere nazaran yüksek yargı başvuru harçlarından muaf biçimde ve daha hızlı kararlar alınabilecektir.  
  1. SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA KİMLER BAŞVURABİLİR?

Bir Sigorta Kuruluşu ile arasında sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık bulunan gerçek veya tüzel kişiler uyuşmazlığın çözülmesine dair işbu komisyona başvurabileceklerdir. Başvuru şahsen yapılabileceği gibi, vekaletname sunulmak şartıyla baroya kayıtlı Avukat tarafından da yapılabilecektir. Başvuru hususunda bu başlık altında önem arz eden husus; sigorta sözleşmesi tarafı bulunan Sigorta Kuruluşunun Sigorta Tahkim Komisyonu’na üye olması ve üye olduğu tarihtir. Zorunlu Sigortalar hariç tutulacak şekilde bir Sigorta Kuruluşuna karşı başvuru ancak Komisyona üye is eve işbu uyuşmazlık üyelik tarihinden sonar meydana gelmiş ise yapılabilecektir. Bu meyanda Zorunlu Sigortalar bu zorunluluktan müstesnadır. Zorunlu Sigortanın bulunması halinde Sigorta Kuruluşuna karşı komisyona başvuruda Sigorta Kuruluşunun üyeliği şartı aranmadan, 18/04/2013 tarihi itibariyle doğan uyuşmazlıklar hakkında başvuruda bulunulabilecektir.  
  1. BAŞVURU NASIL YAPILIR?

Başvuru form aracılığı ile yapılır. Form doldurulurken son derece önemli olduğundan ve hak kaybına neden olunmaması için dikkatli doldurulmalıdır.
  1. SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA BAŞVURUDA SÜRE VAR MIDIR?
Başvurucu uyuşmazlık hususunda öncelikle hak talebinde bulunduğu Sigorta Kuruluşundan tamamen ret veyahut kısmen ret veya başvuru tarihinden itibaren 15 iş günü ( Trafik Sigortalarında 15 gün)  içerisinde yazılı bir şekilde cevap alamadığı durumlarda Tahkim Komisyonuna başvuru yapabilecektir.
  1. SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA BAŞVURU ÜCRETLİ MİDİR?
Komisyona başvuruda ücret uyuşmazlığa konu miktar bedel üzerinden alınmaktadır. Bu miktar güncel düzenlemede 5.000 Tl ‘ye kadar olan uyuşmazlıklar için 100 TL, 10.00 TL’ye kadar 250 TL, 20.00 TL^ye kadar 350 TL olup, 20.000 TL üzeri uyuşmazlıklar uyuşmazlık tutarının %1,5’u üzerinden hesaplanacaktır.   
  1. SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU KARARLARINA KARŞI BAŞVURULACAK KANUN YOLLARI NELERDİR?
Bu husustaki belirleme ise uyuşmazlık konusunun maddi değerine göre ayrılmıştır. Şöyle ki 5.000 TL altındaki uyuşmazlıklar hakkında Komisyonun vereceği kararlar kesindir. 5.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda hakem kararlarına karşı itirazda bulunulabilecektir. Hakem kararlarına Komisyonca kararın ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde itiraz etmek gerekecektir. Bu itiraz Komisyona yapılacak bir itiraz başvurusuyla gerçekleştirilecektir. 10 Günlük sürenin geçmesi halinde başvurucu karara itiraz edemeyecek olup, yapılan itirazlar değerlendirilemeyecektir. 40.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında yapılan itiraz üzerine Komisyonca verilen karara karşı temyiz kanun yolu açıktır.   Stj. Av. Buse ALBAY    
Genel Hukuk
By Av. Mustafa Kemal Batur / 28 Haziran 2017

OHAL Komisyonu Başvurusu ve Başvuru Süreci

ohal komisyonu na başvurular başlıyor.

  KHK ile ihraç edilenlerin yapabileceği başvurulara dair kurulan OHAL komisyonuna başvurular 23 Temmuz 2017 tarihinde başlayacak. Kamudan ihraç olan memur, asker ve polislerin ağırlıklı olarak başvuracağını öngörmekteyiz. Bu süreçte Olağan Üstü Hal Komisyonuna başvurmak isteyen ve herhangi bir terör örgütüyle bir ilgisinin olmadığını açıkça ortaya koyan kişilerin başvuruları son derece önemlidir.   Bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususların başında süre yer almaktadır. OHAL komisyonu faaliyete başladığı tarihten itibaren 60 günlük başvuru süresi vardır. Bu 60 gün içerisinde başvuruların tamamlanması gerekmektedir. Eğer komisyon kurulduktan sonra yeni bir Kanun Hükmünde Kararname çıkar ve yeni ihraçlar gerçekleşir ise yine 60 günlük süre bu kişiler için yeniden başlamış olacaktır. OHAL komisyonuna yapılacak başvuruları sizin adınıza en iyi avukat yürütebilecektir. OHAL komisyonlarına başvuru aşamasında dilekçelerinizi en iyi şekilde ve en iyi durumda hazırlanmasına önem gösterilmelidir. OHAL avukatı  

Olağanüstü Hal Komisyonu

kurulmadan önce dava açanların dava süreçleri komisyona başvuru için engel olmamakla beraber başvuru bekletilebilir. Bu süreçte her kişinin başvuru süresi ve başvuru durum ve dilekçesi farklılık göstereceğinden dosyalar tarafımıza ulaştığında net bilgi verilebilecektir. Diğer yandan komisyona yapılacak başvurular KHK yayımlanma tarihine göre incelenecektir. İlk çıkan KHK dan son çıkan KHK’ya göre incelenmeye başlanacaktır. İnceleme sonunda çıkacak karar olumsuz olur ise HSK ’nın (Hakimler Savcılar Kurulu’nun) belirleyeceği Ankara İdare Mahkemelerinde iptal talepli idari dava açılabilecektir. Bu yanıyla idarenin işlemine karşı iptal yoluna başvurulabilmesi son derece önemli bir durumdur. Yargı denetimi altına alınan komisyon kararlarına karşı iptal davası yolu hukuk güvenliğini sağlayacaktır.

Başvurular valilikler aracılığıyla yapılacaktır.

Her ne kadar internetten başvuru yapılacağı açıklansa da internet başvurularını yine tekrar valiliklere ıslak imzalı olarak vermek gerekmektedir.  Bu aşamada OHAL Başvurusu yapacakların mutlaka profesyonel bir destek alarak avukat ile başvuru yapılmasının önem taşıdığını bilmenizi isteriz.      
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
OLAĞANÜSTÜ HAL İŞLEMLERİ İNCELEME KOMİSYONU KURULMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/685 Olağanüstü hal kapsamında Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulması; Anayasanın 121 inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nca 2/1/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır. Komisyonun oluşumu MADDE 1 – (1) Anayasanın 120 nci maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. (2) Komisyon, yedi üyeden oluşur. Üyelerin üçü kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından, bir üye Adalet Bakanlığının merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanınca, bir üye mülki idare amirleri sınıfına mensup personel arasından İçişleri Bakanınca, birer üye Yargıtayda ve Danıştayda görev yapan tetkik hâkimleri arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir. Komisyon, kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle bir başkan ve bir başkanvekili seçer. (3) Komisyonun toplantı ve karar yeter sayısı dörttür. Oylamalarda çekimser oy kullanılamaz. Komisyonun görevleri MADDE 2 – (1) Komisyon, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir. a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi. b) Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi. c) Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması. ç) Emekli personelin rütbelerinin alınması. (2) Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına girmeyen işlemler de Komisyonun görev alanındadır. (3) Bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirler ile kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamaz. Komisyonun görev süresi MADDE 3 – (1) Komisyon, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle görev yapar. Bakanlar Kurulu, gerek görmesi halinde bu süreyi bitiminden itibaren birer yıllık sürelerle uzatabilir. (2) Komisyonun ilk seçilen üyeleri, iki yıllık sürenin sonuna kadar görev yapar. Sürenin uzatılmasına karar verilmesi halinde 1 inci maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre yeni üyeler belirlenir. Daha önce görev yapan üyeler de yeniden görev alabilir. Üyelerin güvenceleri ve hakları MADDE 4 – (1) Üyelerin süreleri dolmadan herhangi bir nedenle görevlerine son verilemez. Ancak üyenin; a) Komisyon tarafından kabul edilebilir mazereti olmaksızın bir takvim yılı içinde toplam beş Komisyon toplantısına katılmaması, b) Ağır hastalık veya engellilik nedeniyle iş göremeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi, c) Görevi ile ilgili olarak işlediği suçlardan dolayı hakkında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi, ç) Geçici iş göremezlik halinin üç aydan fazla sürmesi, d) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302 nci, 309 uncu, 310 uncu, 311 inci, 312 nci, 313 üncü, 314 üncü ve 315 inci maddelerinde yazılı suçlar nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılması, e) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle hakkında Başbakanlıkça idari soruşturma başlatılması veya soruşturma izni verilmesi, hallerinin tespit edilmesi üzerine Komisyon tarafından üyeliğine son verilir. Ölüm, istifa veya herhangi bir diğer nedenle boşalan üyelikler için en geç iki ay içinde 1 inci maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre yeni üyeler belirlenir. (2) Üyeler, mali ve sosyal haklarını kurumlarından almaya devam ederler. Üyelere, kurumlarınca mali haklar kapsamında bir ayda yapılan toplam ödeme tutarı ile (142.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunan tutar arasındaki fark, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve görev yaptıkları süreyle orantılı olmak üzere Başbakanlıkça ayrıca her ay ilave ücret olarak ödenir. (3) 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca Komisyon üyeleri için soruşturma yapılması Başbakan veya görevlendireceği bakanın iznine tabidir. Soruşturma izni verilmesi veya verilmemesine ilişkin kararlara karşı itirazlar Danıştay tarafından karara bağlanır. Bilgi ve belge talep etme yetkisi MADDE 5 – (1) Komisyon, görev alanı ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi ilgililerden talep edebilir. (2) Soruşturmanın gizliliğine ve Devlet sırlarına ilişkin ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, Komisyonun görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin Komisyona göndermek veya yerinde incelenmesine imkân sağlamak zorundadır. Gizlilik       MADDE 6 – (1) Üyeler ve Komisyon çalışmalarında görevlendirilenler, görevlerini yerine getirmeleri sırasında edindikleri, kamuya, ilgililere ve üçüncü kişilere ait gizlilik taşıyan bilgileri, kişisel verileri, ticari sırları ve bunlara ait belgeleri, bu konuda kanunen yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya üçüncü kişilerin yararına kullanamaz. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder. Başvurularda usul ve süre MADDE 7 – (1) Komisyona başvurular valilikler aracılığıyla yapılır. Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılanlar ya da ilişiği kesilenler, en son görev yaptıkları kuruma da başvurabilir. Başvuru tarihi, valiliklere veya ilgili kurumlara başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir. Valilikler ve ilgili kurumlar kendilerine yapılan başvuruları gecikmeksizin Komisyona iletir. Mükerrer başvurular işleme alınmaz. (2) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılan başvurular hakkında 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz. (3) Komisyonun başvuru almaya başladığı tarihten önce yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak başvuru alma tarihinden itibaren altmış gün içinde; bu tarihten sonra yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak ise Resmi Gazetede yayımlanma tarihinden itibaren altmış gün içinde yapılmayan başvurular işleme alınmaz. Ön inceleme MADDE 8 – (1) Komisyona yapılan başvurular, aranan şartlara uygunluk bakımından ön incelemeye tabi tutulur. Ön inceleme sonucunda süresi içinde yapılmadığı, başvuru sahibinin konuyla ilgili hukuki menfaatinin bulunmadığı, bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamına girmediği veya diğer şekil şartlarını taşımadığı tespit edilen başvurular reddedilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Komisyon tarafından belirlenir. İnceleme ve karar MADDE 9 – (1) Komisyon incelemelerini dosya üzerinden yapar. Komisyon, inceleme sonucunda başvurunun reddine veya kabulüne karar verebilir. Kararların uygulanması MADDE 10 – (1) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü halinde karar Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu şekilde bildirilen personelin atama teklifleri; statüleri, unvanları ve yürüttükleri görevler itibarıyla başka kurumlarda görevlendirilmeleri mümkün olmayanlar hariç olmak üzere daha önce istihdam edildikleri kurumlar dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında eski statülerine ve unvanlarına uygun kadro ve pozisyonlara Devlet Personel Başkanlığı tarafından ikamet ettikleri il dikkate alınarak onbeş gün içinde yapılır. Bu fıkra kapsamında kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerden, yöneticilik görevinde bulunmakta iken kamu görevinden çıkarılmış olanların atamalarında, yöneticilik görevinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanları dikkate alınır. Bu kapsamda yer alan personele ilişkin kadro ve pozisyonlar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas, tahsis ve vize edilmiş sayılan kadro ve pozisyonlar 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. (2) Kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin başvurunun kabulü halinde ilgili kanun hükmünde kararname hükümleri, söz konusu kurum ve kuruluş bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte söz konusu kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılır. Buna ilişkin işlemler ilgisine göre İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Yargı denetimi MADDE 11 – (1) Komisyon kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açılabilir. (2) 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açabilir. Sekretarya MADDE 12  (1) Komisyonun sekretarya hizmetleri Başbakanlık tarafından yerine getirilir. Bu hizmetler için yeteri kadar personel Komisyona tahsis edilir. (2) Komisyon çalışmaları kapsamında sekretaryada görevlendirilenlere her ay (11.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunan tutarı geçmemek kaydıyla Başbakanlıkça ilave ücret ödenir. İlave ücret ödemesi damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. İlave ücret ödemesi; görevlendirilen personelin sınıfı, kadro unvanı, atanma biçimi, yapmış olduğu görevin önem ve güçlüğü ve çalışma süresi gibi kriterler dikkate alınmak suretiyle Komisyon Başkanı tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılır. Bu personele ayrıca herhangi bir ad altında fazla mesai ücreti ödenmez. Usul ve esaslar MADDE 13 – (1) Başvurulara ve Komisyonun çalışmasına ilişkin usul ve esaslar, Komisyonun teklifi üzerine Başbakanlık tarafından belirlenir ve ilan edilir. Geçiş hükümleri GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Komisyonun ilk üyeleri, bu maddenin yayımından itibaren bir ay içinde seçilir. (2) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Komisyon tarafından başvuruların alınmaya başlanacağı tarih, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren altı ayı geçmemek üzere Başbakanlık tarafından ilan edilir. (3) Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurmuş veya dava açmış olanlar için de 7 nci maddedeki usul ve süreler uygulanır. (4) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihten önce 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 6749 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihten itibaren altmış gün içinde 11 inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan hükümlere göre dava açabilir. Bu kapsamda idare mahkemelerinde derdest olan davalar Danıştaya gönderilir. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihten önce açılmış olup da karar verilen dosyalarda da bu fıkra hükümleri uygulanır. Yürürlük MADDE 14 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 15 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi - AİHM ve AİHS
By Av. Mustafa Kemal Batur / 28 Haziran 2017

AİHM – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başvuru

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE BAŞVURU ( AİHM ) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ’ne başvuru yapılması için gerekli koşulları içeren İçtüzüğün 47. maddesi yeniden düzenlenmiş ve 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. AİHM sitesinden güncel başvuru formunun indirilerek doldurulması gerekmektedir. Form doldurulurken ilgili tüm alanların doldurulması şarttır. Mahkeme, iş yükünün fazlalığının da etkisiyle yapılan başvuru hataları nedeniyle artık usulden ret kararları vermektedir. Örneğin; Gerçek kişi başvurucu bakımından formda yer alan cinsiyet alanının doldurulmaması nedeniyle başvuru usulden reddedilecek ve telafisi mümkün olmayacak hak kayıpları meydana gelebilecektir. Başvuru formuna http://www.echr.coe.int/Pages/home.aspx?p=applicants/tur&c= adresinden, Mahkeme’ye Başvuru bölümünden ulaşabilirsiniz. Mahkeme İçtüzüğü’nün 47. Maddesi ile ilgili yeni düzenlenmiş şekline (http://www.echr.coe.int/Documents/Rule_47_TUR.pdf ) adresinden ulaşabilirsiniz. Yeni düzenlemeler kapsamında İçtüzük 1-c “Başvurucunun temsil edildiği durumlarda, başvuru formunun yetki belgesi bölümünde tarih ve başvurucunun ıslak imzası olmalıdır. Aynı şekilde, temsilcinin de başvurucu adına hareket etmeyi kabul ettiğini belirtmesi bakımından başvuru formunun yetki belgesi bölümünde temsilcinin de ıslak imzası bulunmalıdır.” düzenlemesi uyarınca yapılan başvurularda; gerçek kişilerin başvurularının avukatlar tarafından yapılması durumunda hem başvurucu kişinin/kişilerin hem avukatların başvuru formunu imzalaması gerekmektedir. AİHM başvurucunun tüzel kişi olması durumunda ise Mahkeme İçtüzüğü 47/3.1-d maddesi uyarınca başvuruyu yapan kişinin başvurucuyu temsile yetkili olduğunu gösteren belge veya belgelerin eklenmesi gereklidir. Avukat ile temsil durumunda başvuru formunun hem avukat hem tüzel kişi yetkili temsilcisi tarafından imzalanacağı, avukatın aynı zamanda tüzel kişi yetkili temsilcisi olması durumunda başvuru formunu hem avukat hem yetkili temsilci olarak ayrı ayrı imzalayacağı düzenlenmiştir.  Başvuru formunun doldurulmasına ilişkin ayrıntılı açıklama için bakınız; http://www.echr.coe.int/Documents/Application_Notes_TUR.pdf AİHM sözleşmesine ek 15 No’lu Protokol’ün onaylanmasının uygun bulunduğuna dair Kanun, 18 Şubat 2016 tarih ve 29628 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmakla beraber diğer taraf devletlerin de protokolü onaylamasına ilişkin süreç tamamlanmadığından başvuru için 6 aylık süre devam etmektedir. Bu süreçte sizi en iyi AİHM avukatı temsil edecektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avukatı olarak süreci sizin adınıza en iyi avukatınız yönetecektir. TBB  
İdari Yargı
By Av. Mustafa Kemal Batur / 23 Haziran 2017

idare hukuku ve idari yargı davaları, yürütme durdurma ve tam yargı davası

 . .

Ofisimiz idare hukuku ve idari yargı alanında uzmanlaşmış

ve bu alanda binlerce dava yürüten, Türkiye'nin idare hukuku alanında en aktif çalışan hukuk ofislerinden birisidir. Ofisimizin kurucu avukatlarından Avukat Mustafa Kemal Batur 'un önderliğinde yürüyen idare hukuku alanı, devlet ve kamu kurum kuruluşlarının eylem ve işlemlerine karşı açılan idari yargı davalarından oluşmaktadır. İdarenin gerçekleştirmesi gereken iş ve işlemleri geç, hatalı, noksan, hiç yapmaması durumlarında açılacak davalar idari yargı alanına girer.

Hukuka aykırı olduğu düşünülen ve

idare tarafından tesis edilen işlem ve uygulanan eylemlere karşı açılan idari davalarda davalı konumunda idare yer almaktadır. İdari bir işlemin iptali, eylemin yürütmesinin durdurulması ve tam yargı davaları olarak görülmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) en son 2017 yılında değişikliğe uğramıştır. İdari bir işleme karşı açılacak davalarda dava işlemin tesisinden itibaren idare mahkemelerinde ve Danıştay da özel maddeler haricindeki durumlarda 60 (altmış) gün içerisinde açılmalıdır. İdari yargıda işlemin tebliği ve öğrenilmesi dava süresini başlatır. İdari eylemlere karşı açılacak davalarda ise bu süre 1 yıldır. Dava açılmadan önce idareye başvuru yapıldı ise başvurudan sonraki 60. günden itibaren dava açılabilir. İdare olumsuz cevap verdi ise ret, cevap vermedi ise zımni ret doğar ve bu doğan bir işlem niteliğinde olduğundan bu kararın iptali idare hukuku bağlamında talep edilir.

İdare hukukunda açılacak davalarda

işlem veya eylem telafisi mümkün olmayan bir zarar doğuracak ise idare mahkemelerinden yürütmenin durdurulması talebinde bulunulur. Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için açıkça hukuka aykırılık mahkemece tespit edilmesi gerekir. Mahkeme idarenin savunmasını alıncaya kadar, idarenin ilk savunmasından sonra veya doğrudan yürütme durdurma kararı verebilir. Ülkemizde yürütme durdurma kararı gerekçeli olarak uygulanmamaktadır. Kamulaştırma ve imar mevzuatına dair davalarda ise süreç son derece hızlı ve titizlikle yürütülmelidir. Bu tür idare hukuku davalarında yürütme durdurma alınması son derece önemlidir. İdarenin iş ve işleminde yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarından birisi noksan veya hatalı ise işlem idare hukuku yönünden iptal edilmelidir. İdari yargıda mahkeme idarenin eylem veya işleminin yerinde olup olmadığını incelemez ve bu konuda karar da veremez. Mahkeme işlemin hukuka uygun olup olmadığı yönünde inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin vereceği karar o işlemi doğduğu günden itibaren ortadan kaldırır. Aynı zamanda o işleme bağlı olarak yapılmış başka işlem ve eylemlerde var ise onlarda ortadan kalkacaktır.
  1. İdarenin sorumluluğu nedeniyle tam yargı davası
  2. Hukuka aykırı idari işlemler için iptal davası
  3. İdari para cezalarına itiraz ve iptal davası
  4. İmar kanununa ihtilaf nedeniyle iptal davası
  5. İhale hukukuna ilişkin ihtilafların çözüme kavuşturulması ve ihale davaları takibi,
  6. Kamulaştırma davaları
  7. Memur davaları
  8. Öğrenci davaları
  9. Sözleşmeler nedeniyle iptal davası dava
  10. Atama ve yer değiştirme nedeniyle iptal davası
  11. Belediye iş ve işlemlerine karşı iptal davası
  12. Tam yargı davası ( hukuktaki adı ile tazminat davası)
  13. Vergi ve gümrük davaları
Bu konuda sizi en iyi idare hukuku avukatı ve idari yargı avukatı alanında çalışan avukatlar temsil edecektir. İdari yargı son derece spesifik ve şahsına münhasır bir alandır. Ülkemizde idare hukuku alanında son derece doğru ve zaman yönünden hızlı kararlar alınabilmektedir.                   
İdari Yargı
By Av. Mustafa Kemal Batur / 23 Haziran 2017

İdari Yargılama Usulü Kanunu – İYUK

     İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (1)(2)

Kanun Numarası                : 2577 Kabul Tarihi                       : 6/1/1982 Yayımlandığı R. Gazete    : Tarih : 20/1/1982   Sayı : 17580 Yayımlandığı Düstur         : Tertip : 5   Cilt : 21   Sayfa : 147 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Esaslar Kapsam ve nitelik: Madde 1 – 1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabidir. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.

İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı:

Madde 2 – 1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır: a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır. İdari davaların açılması: Madde 3 – 1. (Değişik: 10/6/1994-4001/2 md.) İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,(3) b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, —————————— (1)       Bu kanunda geçen "Devlet Başkanı" deyimi, 11/1/1983 tarih ve 2779 sayılı Kanunun 1. maddesi ge  reğince "Cumhurbaşkanı" olarak düzeltilmiştir. (2)    Bu Kanunda geçen "İdari Dava Daireleri Genel Kurulu" ibareleri, "İdari Dava Daireleri  Kurulu"; "Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu" ibareleri, "Vergi Dava Daireleri Kurulu" olarak 2/6/2004 tarihli ve 5183 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle değiştirilmiştir. (3) 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 51 inci maddesi ile  bu bendin sonuna  “ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,” ibaresi eklenmiştir. 5468/5468-2 c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, Gösterilir. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur. Dilekçelerin verileceği yerler: Madde 4 – Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde  büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir.(1)  

Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller:

  Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3 md.) 1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir. Birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir. Dilekçe üzerine uygulanacak işlem: Madde 6 – 1. Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya 4 ncü maddede yazılı yerlere verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır. Davacılara, kayıt tarih ve sayısını gösteren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir alındı kağıdı verilir. 4 ncü maddede yazılı diğer yerlere verilen dilekçeler, en geç üç gün içinde Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlığına taahhütlü olarak gönderilir. Bu yerlerde harç pulları bulunmadığı takdirde bunlara karşılık alınan paraların miktarı ve alındı kağıdının tarih ve sayısı dilekçelere yazılır. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/4 md.) Herhangi bir sebeple harcı veya posta ücreti verilmeden veya eksik harç veya posta ücreti ile dava açılmış olması halinde, otuz gün içinde harcın ve posta ücretinin verilmesi ve tamamlanması hususu daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Harç veya posta ücreti süresi içinde verilmez veya tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/4 md.) Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/4 md.) 4 ve 5 inci fıkralardaki tebligat re'sen genel bütçeden yapılır. Dava açma süresi: Madde 7 – 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. _______________ (1) 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 52 nci maddesi ile  bu fıkrada yer alan “bulunmayan yerlerde” ibaresinden sonra gelmek üzere “büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın” ibaresi eklenmiştir. 5469 Bu süreler; a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği; Tarihi izleyen günden başlar. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz. Sürelerle ilgili genel esaslar Madde 8 – 1. Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar. Bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır. Görevli olmayan yerlere başvurma: Madde 9 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/2 md.) Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir. İdari makamların sükutu: Madde 10 – 1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/5 md.) Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı,isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler. 5470 (Mülga: 10/6/1994 - 4001/5 md.) Üst makamlara başvurma: Madde 11 – 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır. (Mülga : 10/6/1994 - 4001/6 md.) İptal ve tam yargı davaları: Madde 12 – İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır. Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması: Madde 13 – 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz. Dilekçeler üzerine ilk inceleme: Madde 14 – 1. Dilekçeler Danıştayda Evrak Müdürlüğünce kaydedilir ve Genel Sekreterlikçe görevli dairelere havale olunur. (Değişik: 2/7/2012 - 6352/53 md.) Bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dilekçeler, evrak bürosunca kaydedilerek ilgili mahkemelere havale olunur. Dilekçe sahibine evrakın tarih ve sayısını gösterir ücretsiz bir alındı kâğıdı verilir. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/5 md.) Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından: a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları, Yönlerinden sırasıyla incelenir. 5471 (Değişik: 5/4/1990 - 3622/5 md.) Dilekçeler bu yönlerden kanuna aykırı görülürse durum; görevli daire veya mahkemeye bir rapor ile bildirilir. Tek hakimle çözümlenecek dava dilekçeleri için rapor düzenlenmez ve 15 inci madde hükümleri ilgili hakim tarafından uygulanır. 3 üncü fıkraya göre yapılacak inceleme ve bu fıkra ile 5 inci fıkraya göre yapılacak işlemler dilekçenin alındığı tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır. İlk incelemeyi yapanlar, bu noktalardan kanuna aykırılık görmezler veya daire veya mahkeme tarafından ilk inceleme raporu yerinde görülmezse, tebligat işlemi yapılır. Yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15 nci madde hükmü uygulanır. İlk inceleme üzerine verilecek karar: Madde 15 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/6 md.) Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin; a) 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine; idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine, b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine, c) 3/f bendine göre, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine, d) 3/g bendinde yazılı halde otuzgün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak yahut (c) bendinde yazılı hallerde, ehliyetli olan şahsın avukat olmayan vekili tarafından dava açılmış ise otuzgün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçelerin reddine, e) 3/b bendinde yazılı halde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine, Karar verilir. Dilekçelerin görevli mercie tevdii halinde, Danıştaya veya ilgili mahkemeye başvurma tarihi, merciine başvurma tarihi olarak kabul edilir. Dilekçelerin 3 ncü maddeye uygun olmamaları dolayısıyla reddi halinde yeni dilekçeler için ayrıca harç alınmaz. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/7 md.) İlk inceleme üzerine Danıştay veya mahkemelerce verilen; bu maddenin 1/a bendinde belirtilen idari yargının görevli olduğu konularda davanın görev ve yetki yönünden reddine ilişkin kararlarla, 1/c bendinde yazılı gerçek hasma tebliğ ve 1/d bendindeki dilekçe red kararları dışında, ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna başvurulabilir. (1) (Ek: 5/4/1990 - 3622/6 md.) 1 inci fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde dava reddedilir. ––––––––––––––– (1) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “kararın düzeltilmesi veya temyiz yoluna; tek hâkim kararına karşı ise itiraz yoluna” ibaresi “ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna” şeklinde değiştirilmiştir. 5472 Tebligat ve cevap verme: Madde 16 – 1. Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur. Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir. Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmez. Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/8 md.) Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir. (Ek: 2/7/2012 - 6352/54 md.) Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler. Duruşma: Madde 17 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/7 md.) Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.(1) (2) Temyiz ve istinaflarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır. (3) Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/7 md.) 1 ve 2 nci fıkralarda yer alan kayıtlara bağlı olmaksızın Danıştay, mahkeme ve hakim kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az otuz gün önce taraflara gönderilir. ––————————— (1) Bu fıkrada yer alan parasal sınır, 8/6/2000 tarihli ve 4577 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle “bir milyar” liraya yükseltilmiş ve metne işlenmiştir. (2) 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun  55 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “birmilyar lirayı” ibareleri “yirmibeşbin Türk Lirasını” şeklinde değiştirilmiştir. (3) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “itirazlarda” ibaresi “istinaflarda” şeklinde değiştirilmiştir. 5472-1 Duruşmalara ilişkin esaslar: Madde 18 – 1. Duruşmalar açık olarak yapılır. Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hallerde, görevli daire veya mahkemenin kararı ile, duruşmanın bir kısmı veya tamamı gizli olarak yapılır. Duruşmaları başkan yönetir. Duruşmalarda taraflara ikişer defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri gelirse onun açıklamaları dinlenir; hiç biri gelmezse duruşma açılmaz, inceleme evrak üzerinde yapılır. Danıştayda görülen davaların duruşmalarında savcının bulunması şarttır. Taraflar dinlendikten sonra savcı yazılı düşüncesini açıklar. Bundan sonra taraflara son olarak ne diyecekleri sorulur ve duruşmaya son verilir. Duruşmalı işlerde savcılar, keşif, bilirkişi incelemesi veya delil tespiti yapılmasını yahut işlem dosyasının getirtilmesini istedikleri takdirde, bu istekleri görevli daire veya kurul tarafından kabul edilmezse, işin esası hakkında ayrıca yazılı olarak düşünce bildirirler. Duruşmalı işlerde karar verilmesi: Madde 19 – (Değişik birinci cümle: 10/6/1994 - 4001/9 md.) Duruşma yapıldıktan sonra en geç onbeş gün içinde karar verilir. Ara kararı verilen hallerde, bu kararın yerine getirilmesi üzerine, dosyalar öncelikle incelenir. Dosyaların incelenmesi: Madde 20 – 1. (Değişik birinci cümle: 18/6/2014-6545/17 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir ve arakararında bu husus ayrıca belirtilir. Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. (Ek Cümle: 10/6/1994 - 4001/10 md.) Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez. (Mülga: 10/6/1994 - 4001/10 md.) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/8 md.) Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay için Başkanlar Kurulunca; (1) diğer mahkemeler için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete'de ilan edilecek öncelikli işler gözönünde bulundurulmak suretiyle geliş tarihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra dahilinde bir karara bağlanır. Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır. (1) (Ek: 2/7/2012 - 6352/56 md.) İdare ve vergi mahkemelerinde heyet halinde görülen davalarda, birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgelerin istenmesine ve ek süre verilmesine ilişkin ara kararları, mahkeme başkanı veya dosyanın havale edildiği üye tarafından da verilebilir. —————————— (1) Bu fıkrada yer alan "...Başkanlık Kurulunca" ibaresi, 10/6/1994 tarih ve 4001 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.   5472-2 İvedi yargılama usulü: Madde 20/A- (Ek: 18/6/2014-6545/18 md.) İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır: a) İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri. b) Acele kamulaştırma işlemleri. c) Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları. d) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsis ve kiralama işlemleri. e) 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca, idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlar. f) 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu kararları. İvedi yargılama usulünde: a) Dava açma süresi otuz gündür. b) Bu Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. c) Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır. d) Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır. e) Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez. f) Bu davalar dosyanın tekemmülünden itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanır. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılır. g) Verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. h) Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir ve tebliğe çıkarılır. Bu Kanunun 48 inci maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır. ı) Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi on beş gündür. i) Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir. j) Temyiz istemi en geç iki ay içinde karara bağlanır. Karar en geç bir ay içinde tebliğe çıkarılır. 5472-3 Merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü: Madde 20/B- (Ek: 10/9/2014-6552/96 md.) Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalara ilişkin yargılama usulünde: a) Dava açma süresi on gündür. b) Bu Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. c) Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır. ç) Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren üç gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla üç gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır. d) Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez. e) Bu davalar dosyanın tekemmülünden itibaren en geç on beş gün içinde karara bağlanır. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılır. f) Verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. g) Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir ve tebliğe çıkarılır. Bu Kanunun 48 inci maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır. ğ) Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi beş gündür. h) Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir. ı) Temyiz istemi en geç on beş gün içinde karara bağlanır. Karar en geç yedi gün içinde tebliğe çıkarılır. Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararları, söz konusu sınava katılan kişilerin lehine sonuç doğuracak şekilde uygulanır. 5473 Sonradan ibraz olunan belgeler: Madde 21 – Dilekçeler ve savunmalarla birlikte verilmeyen belgeler, bunların vaktinde ibraz edilmelerine imkan bulunmadığına mahkemece kanaat getirilirse, kabul ve diğer tarafa tebliğ edilir. Bu belgeler duruşmada ibraz edilir ve diğer taraf cevabını hemen verebileceğini beyan eder veya cevap vermeye lüzum görmezse, ayrıca tebliğ edilmez. Davaların karara bağlanması: Madde 22 – 1. Konular aydınlandığında meseleler sırasıyla oya konulur ve karara bağlanır. 15 nci maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalanlar işin esası hakkında da oylarını kullanırlar. Azınlıkta kalanların görüşleri, kararların altına yazılır. Tutanaklar: Madde 23 – Her dava dosyası için görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştayda düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusunu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenlenir. Bu tutanaklar görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanır ve dosyalarında saklanır. Kararlarda bulunacak hususlar: Madde 24 – Kararlarda: a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri, b) Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti istem sonucu ile davalının savunmasının özeti, c) (Değişik: 10/6/1994 - 4001/11 md.) Danıştayda görülen davalarda tetkik hakimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri, d) Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları, e) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm:tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı, f) Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği, g) Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği, h) Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları, ı) Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası, Belirtilir. Kararların saklanması ve tebliği: Madde 25 – Kararın mahkeme başkanı ve üyeleri veya hakimi tarafından imzalı asıllarından biri, karar dosyasına, diğeri de dava dosyasına konur; mahkeme mührü ve başkan yahut hakim, Danıştayda daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir üye imzasıyla tasdikli birer örneği de taraflara tebliğ edilir. 5474 Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik: Madde 26 – 1. Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. 2 Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/9 md.) Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/9 md.) Dosyaların işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına dair kararlar diğer tarafa tebliğ edilir. Yürütmenin durdurulması(1) Madde 27 – (Değişik: 10/6/1994 - 4001/12 md.) 1. Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. (Değişik: 2/7/2012 - 6352/57 md.) Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21/2/2014-6526/17 md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez. (Ek: 2/7/2012 - 6352/57 md.) Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir. ______________________ (1)  2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 57 nci maddesi ile bu maddenin (2) numaralı fıkrası değiştirilmiş, maddeye (2) numaralı fıkradan sonra gelmek üzere (3) numaralı fıkra eklenmiş ve  diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. 5474-1 Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar,tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16 ncı maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire, mahkeme veya hakim tarafından çözümlenir. İdareden ve adli yardımdan faydalanan kimselerden teminat alınmaz. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri  Kurullarına, bölge  idare  mahkemesi   kararlarına  karşı  en  yakın  bölge  idare  mahkemesine,  idare  ve  vergi  mahkemeleri   ile    tek  hakim   tarafından  verilen   kararlara   karşı  bölge  idare  mahkemesine  (…) (1) kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. ------------------ (1) 1/7/2016 tarihli ve 6723 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan  “, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. 5475 Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır. (Ek: 2/7/2012 - 6352/57 md.) Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır. (Ek: 2/7/2012 - 6352/57 md.) Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz. Kararların sonuçları: (1)(2) Madde 28 – 1.(Değişik:10/6/1994-4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (İptal cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 10/7/2013 tarihli ve E.: 2012/107 K.: 2013/90 sayılı Kararı ile.)(…) (Ek cümleler: 21/2/2014-6526/18 md.; Değişik üçüncü ve dördüncü cümleler: 10/9/2014-6552/97 md.; İptal üçüncü cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 25/11/2015 tarihli ve E.: 2014/86, K.: 2015/109 sayılı Kararı ile.) (…)(1) (İptal dördüncü cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 2/10/2014 tarihli ve E.: 2014/149, K.: 2014/151 sayılı Kararı ile.) (2) (Ek cümle: 10/9/2014-6552/97 md.) (…) (1) ancak disiplin hükümleri saklıdır. (1) (Değişik: 2/7/2012 - 6352/58 md.) Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. (Değişik: 21/2/2014-6526/18 md.) Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir. Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir. (Değişik: 2/7/2012 - 6352/58 md.) Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez. Açıklama: Madde 29 – 1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. –––––––––––– (1) Bu maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinin “23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dâhi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği, ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir.” bölümü, aynı fıkranın dördüncü cümlesi ve son cümlesinin “Bu fıkranın üçüncü cümlesinde belirtilen işlemlerle ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemez;” bölümü; 1/1/2015 tarihli ve 29223 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2/10/2014 tarihli ve E.: 2014/149, K.: 2014/151 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. (2) 8/1/2016 tarihli ve 29587 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 25/11/2015 tarihli ve E.: 2014/86, K.: 2015/109 sayılı Kararı ile bu maddenin birinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri iptal edilmiştir. 5476 Açıklama dilekçeleri karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilir. Kararı vermiş olan daire veya mahkeme işi inceler ve gerek görürse dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder, cevap iki nüsha olarak verilir. Bunlardan biri, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını isteyen tarafa gönderilir. Görevli daire veya mahkemenin bu husustaki kararı, taraflara tebliğ olunur. Açıklama veya aykırılığın kaldırılması, kararın yerine getirilmesine kadar istenebilir. Yanlışlıkların düzeltilmesi: Madde 30 – 1. İki tarafın adı ve soyadı ile sıfatı ve iddiaları sonucuna ilişkin yanlışlıklar ile hüküm fıkrasındaki hesap yanlışlıklarının düzeltilmesi de istenebilir. 29 uncu maddenin son fıkrası dışında kalan hükümleri, bu istekler hakkında da uygulanır. Yanlışlıkların düzeltilmesine karar verilirse, düzeltme ilamın altına yazılır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller: Madde 31 – 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak  işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. (Ek cümle: 5/4/1990 - 3622/11 md.; Değişik:10/6/1994-4001/14 md.) Ancak, davanın ihbarı (…) (2) Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/22 md.) Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. (1)(2) Bu Kanun ve yukarıdaki fıkra uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. İKİNCİ BÖLÜM İdari Davalarda Yetki ve Bağlantı ile Görevsizlik ve Yetkisizlik Hallerinde Yapılacak İşlemler İdari davalarda genel yetki: Madde 32 – 1. Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. Bu Kanunun uygulanmasında yetki kamu düzenindendir. (Mülga ikinci cümle : 10/6/1994-4001/15 md.) (…) Kamu görevlileri ile ilgili davalarda yetki: Madde 33 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/12 md.) Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir. _____________________ (1) 2/7/2012 tarihli 6352 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi ile bu fıkrada yer alan “işlemlerde” ibaresi “işlemler ile elektronik işlemlerde” şeklinde değiştirilmiştir. (2) 3/11/2016 tarihli ve 6754 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve bilirkişi seçimi” ibaresi metinden çıkarılmıştır. 5477 Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/12 md.) Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesilmesi sonucunu doğurmayan disiplin cezaları ile ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer özlük ve parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda yetkili mahkeme ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir. 4. (Ek: 2/7/2012- 6352/60 md.) Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, hâkim ve savcıların mali ve sosyal haklarına ve sicillerine ilişkin konularla, müfettiş hal kâğıtlarına karşı açacakları ve idare mahkemelerinin görevine giren davalarda yetkili mahkeme, hâkim veya savcının görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi yönünden bağlı olduğu bölge idare mahkemesine en yakın bölge idare mahkemesinin bulunduğu yer idare mahkemesidir. Taşınmaz mallara ilişkin davalarda yetki:(1) Madde 34 – (Değişik: 10/6/1994 - 4001/16 md.) İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir. Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir. Taşınır mallara ilişkin davalarda yetki: Madde 35 – (Değişik: 5/4/1990 - 3622/13 md.) Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir. Tam yargı davalarında yetki: Madde 36 – İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme, sırasıyla: a) Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili, b) Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer, c) Diğer hallerde davacının ikametgahının bulunduğu yer. İdari mahkemesidir. Vergi uyuşmazlıklarında yetki: Madde 37 – Bu Kanununa göre vergi uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme: a) Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen, b) (Ek : 10/6/1994 - 4001/17 md.) Gümrük Kanununa göre alınması gereken vergilerle Vergi Usul Kanunu ğereğince şikayet yoluyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren, —————————— (1)     Madde başlığı,10/6/1994 tarih ve 4001 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 5478 c) Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Kanunun uygulanmasında, ödeme emrini düzenleyen,(1) d) Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan,(1) Dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir. Bağlantılı davalar: Madde 38 – 1. (Ek: 10/6/1994 - 4001/18 md.) Aynı maddi veya hukuki sebepten doğan ya da biri hakkında verilecek hüküm,diğerini etkileyecek nitelikte olan davalar bağlantılı davalardır. İdare mahkemesi, vergi mahkemesi veya Danıştaya veya birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalarda bağlantının varlığına taraflardan birinin isteği üzerine veya doğrudan doğruya mahkemece karar verilir. Bağlantılı davalardan birinin Danıştayda bulunması halinde dava dosyası Danıştaya gönderilir. Bağlantılı davalar, değişik bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde dosyalar Danıştaya gönderilir. Bağlantılı davalar aynı bölge idare mahkemesinin yargı çerçevesindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde dosyalar o yer bölge idare mahkemesine gönderilir.(2) Bağlantının Danıştayca incelenmesi: Madde 39 – 1. Danıştayın dava konusu uyuşmazlığı incelemeye yetkili dairesi, bağlantılı dava dosyalarını öncelikle ve ivedilikle inceler ve karar verir. Danıştay bağlantının bulunduğuna karar verdiği takdirde: a) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/14 md.) Davalardan biri Danıştayda açılmış ve çözümlenmesi Danıştayın görevine dahil bir uyuşmazlıkla ilgili ise, davaların tümü Danıştayda görülür ve durum ilgili mahkemelere ve taraflara bildirilir. b) Davaların çözümlenmesi, ayrı bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki idare veya vergi mahkemelerinin görevlerine giren uyuşmazlıklarla ilgili ise Danıştayın ilgili dairesi yetkili mahkemeyi kararında belirtir ve dosyaları bu mahkemeye göndererek diğer mahkemeye veya mahkemelere durumu bildirir. Yetkili mahkeme de durumu ilgililere duyurur. c) (Değişik: 10/6/1994 - 4001/19 md.) Danıştayca verilen karar bağlantı bulunmadığı yolunda ise, dosyalar İlgili mahkemelere geri gönderilir. Bağlantının Bölge İdare Mahkemesince incelenmesi: Madde 40 – 1.Bölge idare mahkemesi bağlantılı dava dosyalarını öncelikle ve ivedilikle inceler ve kararını verir. Bölge idare mahkemesince verilen karar, bağlantının bulunduğu yolunda ise, yetkili mahkeme kararda belirtilmek suretiyle dosyalar yetkili mahkemeye gönderilir. Durum ayrıca diğer mahkemeye de duyurulur. Yetkili kılınan mahkeme durumu ilgililere bildirir. Bölge idare mahkemesince verilen karar bağlantı olmadığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahkemelere geri gönderilir. —————————— (1) Bu maddedeki mevcut (b) ve (c) bentleri, 10/6/1994 tarih ve 4001 sayılı Ka nunun 17 nci maddesiyle (c) ve (d) olarak değiştirilmiştir. (2) Bu maddedeki mevcut (1), (2), (3) ve (4) olan fıkra numaraları, 10/6/1994 tarih ve 4001 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle,(2), (3), (4) ve (5) olarak değiştirilmiştir. 5479 Bağlantının mahkemelerce kabul edilmemesi: Madde 41 – Bağlantı iddiaları mahkemelerce kabul edilmediği takdirde, bu hususta verilen ara kararı taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde, aynı yargı çevresindeki mahkemeler için o yer bölge idare mahkemesine, 38 nci maddenin 2 ve 3 ncü fıkrasındaki durumlarla ilgili davalar için Danıştaya başvuruda bulunabilirler. Başvuru üzerine bölge idare mahkemesi veya Danıştay görevli dairesince durum, yukarıdaki maddelerde yazılı usullere göre incelenerek karara bağlanır. Bağlantılı davalarla ilgili diğer esaslar: Madde 42 – 1. Bağlantının varlığı yolunda idare ve vergi mahkemelerince veya bu konuda yapılacak itiraz üzerine bölge idare mahkemesi veya Danıştayca bağlantı hakkında karar verilinceye kadar usuli işlemler durur. Bağlantıya ilişkin işlemler sonuçlandırıldıktan sonra bu davalara bakmakla yetkili kılınan mahkeme veya Danıştay, davalara bırakıldığı yerden devam eder. Bağlantının bulunup bulunmadığı yolundaki bölge idare mahkemesi ve Danıştay kararları kesindir. Görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlem: Madde 43 – 1. İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verirlerse dosyayı Danıştaya veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler. a) Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir. b) Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğu takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümlenir. Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay ve bölge idare mahkemesince verilen kararlar ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur. Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir. Bu madde hükümleri gereğince verilen kararlar ile görevli ve yetkili kılınan mahkemeye yeniden dava açılması halinde harç alınmaz. (Mülga: 5/4/1990 - 3622/27 md.) Merci tayini: Madde 44 – 1. Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı çevresi sınırlarında tereddüt edildiği veya iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya yetkili olduklarına karar verdikleri hallerde dava dosyaları, tarafların veya mahkemelerin istemi üzerine merci tayini için: a) Uyuşmazlığın aynı yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler arasında çıkması halinde, o yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, b) Sair hallerde Danıştaya, Gönderilir. Danıştay ve bölge idare mahkemesi görevli ve yetkili mahkemeyi kararlaştırır. Danıştay ve bölge idare mahkemesinin bu konuda vereceği kararlar kesindir. 5480 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Kararlara Karşı Başvuru Yolları İstinaf: (1)*** Madde 45 – (Değişik: 18/6/2014-6545/19 md.) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir. Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir. Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf yoluyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde bulunamaz. İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamaz. Temyiz: *** Madde 46 – (Değişik: 18/6/2014-6545/20 md.) Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir: a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları. –––––––––––––––––––– (1) Bu madde başlığı “İtiraz:” iken, 18/4/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız. 5480-1 b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar. c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları. d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları. e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları. f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar. g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar. h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar. ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar. i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar. j) 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar. k) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar. l) 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar. m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar. Temyiz edilemeyecek kararlar:*** Madde 47 – (Mülga: 18/6/2014-6545/103 md.) Temyiz dilekçesi:*** Madde 48 – (Değişik: 5/4/1990 - 3622/17 md.) Temyiz istemleri Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılır. *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız. 5480-2 Temyiz dilekçelerinin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmesi gereklidir, düzenlenmemiş ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesince ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya bölge idare mahkemesince karar verilir. (1) Temyiz dilekçeleri, ilgisine göre kararı veren bölge idare mahkemesine, Danıştaya veya 4 üncü maddede belirtilen mercilere verilir ve kararı veren bölge idare mahkemesi veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir. Cevap veren, kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu dilekçeler temyiz dilekçesi yerine geçer. (2) (Değişik:10/6/1994-4001/21 md.) Kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesi, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştaya veya Kurula gönderir. (3) Yürütmenin durdurulması isteği bulunan temyiz dilekçeleri, karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmek üzere kararı veren bölge idare mahkemesince Danıştay Başkanlığına, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, görevli dairece konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilir. Danıştayda görevli daire veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya tekemmül ettirilir. (4) Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (5) ––––––––––––– (1) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkemece” ibareleri “bölge idare mahkemesince” şeklinde değiştirilmiştir. (2) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkemeye” ibaresi “bölge idare mahkemesine”, “mahkeme” ibaresi “bölge idare mahkemesi” şeklinde değiştirilmiştir. (3) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkeme” ibaresi “bölge idare mahkemesi” şeklinde değiştirilmiştir. (4) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkemece” ibaresi “bölge idare mahkemesince” şeklinde değiştirilmiştir. (5) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkranın birinci cümlesinde yer alan “mahkeme veya Danıştay daire başkanı” ibaresi “merci” ve “onbeş” ibaresi “yedi” şeklinde; ikinci cümlesinde yer alan “mahkeme, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi” ibaresi “ilgili merci” şeklinde; üçüncü cümlesinde yer alan “mahkeme, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi” ibaresi “merci” şeklinde; dördüncü cümlesinde yer alan “Mahkemenin veya Danıştay dairesinin” ibaresi “İlgili merciin” şeklinde değiştirilmiş aynı fıkranın üçüncü cümlesinde yer alan “yapılması” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya kesin bir karar hakkında olması” ibaresi eklenmiştir. 5481 (Ek: 10/6/1994 - 4001/21md.; Değişik: 18/6/2014-6545/21 md.) Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir. Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar: (1)*** Madde 49 – (Değişik: 18/6/2014-6545/22 md.) Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir. Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır. Temyize konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı davanın temyiz incelemesinde görev alamaz. Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem:*** Madde 50 – (Değişik: 18/6/2014-6545/23 md.) Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte kararı veren mercie gönderilir. Bu karar, dosyanın geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğe çıkarılır. Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir. Bölge idare mahkemesi, Danıştayca verilen bozma kararına uyabileceği gibi kararında ısrar da edebilir. Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır. Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar kararının temyizi hâlinde, talep, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur. ––––––––––––––– (1) Bu madde başlığı “Kararın bozulması:” iken, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.       *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız. 5482 Kanun yararına temyiz: (1)(2)*** Madde 51 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/20 md.) İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir. (2) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/20 md.) Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz. (2) Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır. Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması: (3)*** Madde 52 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/21 md.) Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. (Ek Cümle: 10/6/1994 - 4001/22 md.) Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına bağlıdır. (3) İptal davalarında teminat istenmeyebilir. İdareden ve adli yardımdan yararlaranlardan teminat alınmaz. Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur. Yargılamanın yenilenmesi:*** Madde 53 – 1. (Değişik birinci cümle: 5/4/1990 - 3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir. a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, ––––––––––––––– (1) Bu madde başlığı “Kanun yararına bozma:” iken, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan  “Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip” ibaresi “İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya” şeklinde ve ikinci fıkrasında yer alan “mahkeme veya Danıştay” ibaresi “merci” şeklinde değiştirilmiştir. (3) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle, bu maddenin başlığında yer alan “itiraz” ibaresi “istinaf” şeklinde; birinci fıkrasında yer alan “itiraz yoluna” ibaresi “istinaf yoluna” şeklinde; “itirazı” ibaresi “istinaf başvurusunu” şeklinde ve son cümlesinde yer alan “kararların temyizi” ibaresi “kararlara karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması” şeklinde değiştirilmiştir.     *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız. 5482-1 b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması, c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması, d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi, e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması, f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması, g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması, h) (Değişik: 10/6/1994 - 4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması. ı) (Ek: 15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır. (Değişik birinci cümle: 15/7/2003-4928/6 md.)Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır.(1) Kararın düzeltilmesi: *** Madde 54 – (Mülga: 18/6/2014-6545/103 md.) __________________   (1) 3 numaralı fıkra, 10/6/1994 tarihli ve 4001 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi hükmüdür.     *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız.     5483   Yargılamanın yenilenmesi usulü: (1)*** Madde 55 – 1. İsteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise karar bu daire veya mahkemece verilir. Karşı tarafın savunması alındıktan sonra istekler incelenir ve kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar verilir. (Değişik: 10/6/1994-4001/25 md.) Yargılamanın yenilenmesi (…)(1) istemleri, kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar verilir. (1) Yargılamanın yenilenmesi (…)(1) istemlerinde duruşma yapılması, görevli daire veya mahkemenin kararına bağlıdır. (1) Bu madde ile 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yargılamanın yenilenmesinde (…) (1) bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır. (1) DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli Hükümler Danıştayda çekinme ve ret: Madde 56 – 1. Davaya bakmakta olan dava dairesi başkan ve üyelerinin çekinme veya reddi halinde, bunlar hariç tutulmak suretiyle, o daire kurulu tamamlanarak, bu husus incelenir, çekinme veya ret istemi yerinde görülürse işin esası hakkında da bu kurulca karar verilir. Çekinen veya reddedilenler ikiden fazla ise bu husustaki istem, idari dava dairesi başkan ve üyeleri için İdari Dava Daireleri Kurulunda, vergi dava dairesi başkan ve üyeleri için Vergi Dava Daireleri Kurulunda incelenir. Çekinen veya reddedilen başkan ve üyeler bu kurullara katılamazlar. Üye noksanı diğer dava dairelerinden tamamlanır. Bu kurullarca çekinme veya ret istemi kabul edildiği takdirde davanın esası hakkında da bu kurullarca karar verilir. İdari Dava Daireleri Kurulu ile Vergi Dava Daireleri Kurulu başkan ve üyelerinden bir kısmının davaya bakmaktan çekinmesi veya reddi halinde noksan üyelikler diğer dava dairelerinden tamamlanır. İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının toplanmasına engel olacak sayıda ret istemlerinde bulunulamaz ve çekinilemez. Danıştay Tetkik hakimleri ve savcıları sebeplerini bildirerek çekinebilecekleri gibi taraflarca da reddedilebilirler. Bunlar hakkındaki çekinme veya ret istemleri davaya bakmakla görevli daire tarafından incelenerek karara bağlanır. —————————— (1) Bu madde başlığı “Yargılamanın yenilenmesine ve kararın düzeltilmesine ilişkin özel hükümler:” iken, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde, aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan “53, 54 ve bu” ibaresi “Bu madde ile 53 üncü” şeklinde değiştirilmiş; üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan “ve kararın düzeltilmesi” ibareleri ile beşinci fıkrasında yer alan “ve kararın düzeltilmesinde” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.   *** Bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun  27 nci maddesiyle  eklenen Geçici Madde 8 ‘e bakınız. 5484 Mahkemelerde çekinme ve ret: Madde 57 – 1. Tek hakimle görülen davalarda hakimin reddi istemi, reddedilen hakimin katılmadığı idare veya vergi mahkemesince incelenir. İtiraz üzerine veya doğrudan davaya bakmakta olan bölge idare mahkemesi ile idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üyenin katılmadığı bölge idare, idare ve vergi mahkemesince incelenir. İdare ve vergi mahkemelerinde reddedilen başkan ve üye birden çok ise istem bölge idare mahkemesince incelenir. Bölge idare mahkemelerinde reddedilen başkan veya üye birden çok ise istem Danıştayca incelenir. Danıştayca ve bu mahkemelerce ret istemleri yerinde görülürse için esası hakkında da karar verilir. Davaya bakmaktan çekinme halinde diğer bir hakimin görevledirilmesi ile mahkemenin noksan üyesinin tamamlanması veya görevli mahkemenin belirlenmesinde yukarıdaki hükümler uygulanır. İdari davalarda delillerin tespiti: Madde 58 – 1. Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilirler. Davaya bakan Danıştay, İdare ve Vergi Mahkemeleri istemi uygun gördüğü takdirde üyelerden birini bu işle görevlendirebileceği gibi, tespitin mahalli idari veya adli yargı mercilerince yaptırılmasına da karar verebilir. Delillerin tespiti istemi, ivedilikle karara bağlanır. Yol giderleri, tazminat ve gündelikler: Madde 59 – 1. Danıştay meslek mensupları ile Danıştayda görevli idari yargı hakim ve savcılarından keşif, bilirkişi incelemesi veya delillerin tespiti için görevlendirilenlere gerçek yol giderleri ile görevde geçen günler için net aylık tutarlarının otuzda biri oranında gündelik verilir. Bu gündelikler, zorunlu giderleri karşılamazsa, aradaki fark belgelere dayalı olmak şartı ile ayrıca ödenir. Ancak, bu suretle yapılacak ödemeler, gündeliklerin yüzde ellisini geçemez. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/26 md.) Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri hakimleri ile diğer görevlilerin yol giderleri ve tazminatları hakkında 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip edenlere Yol Giderleri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Tebliğ işleri ve ücretler: Madde 60 – (Değişik: 5/4/1990 - 3622/24 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işleri, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Bu suretle yapılacak tebliğlere ait ücretler ilgililer tarafından peşin olarak ödenir. 5484-1 Çalışmaya ara verme: Madde 61 – 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/25 md.) (Değişik birinci cümle: 8/8/2011-KHK-650/11 md.; İptal cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/113 K.: 2012/108 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme birinci cümle: 27/6/2013-6494/18 md. ) Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler. Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan ve sadece bir idare veya bir vergi mahkemesi bulunan yerlerdeki idari yargı mercileri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. Bu mahkemeler, 62 nci maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın görevlerine devam ederler. (1) (Değişik: 1/7/2016 - 6723/14 md.) Çalışmaya ara verme süresi içinde; bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, birden fazla idari yargı mercii olan yerlerde idare veya vergi mahkemeleri başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek yeteri kadar hâkimin katıldığı bir nöbetçi mahkeme kurulur. Bölge idare mahkemeleri için ise bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, tüm daire başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek yeterli sayıda nöbetçi daire kurulur. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/27 md.) Çalışmaya ara vermeden yararlanamayanlar ve nöbetçi kalanların yıllık izin hakları saklıdır. Nöbetçi mahkemenin görevleri: Madde 62 – Nöbetçi mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde aşağıda yazılı işleri görür: a) Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler, b) Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işler. Kaldırılan hükümler: Madde 63 – Vergi Usul Kanununun Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin 379 ila 412 nci madde hükümleri, bu Kanunla kurulan vergi mahkemelerinin göreve başladıkları tarihte yürürlükten kalkar. Ek Madde 1 – (Ek: 5/4/1990 - 3622/26 md.; Değişik : 8/6/2000 - 4577/9 md.) Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) Ek Madde 2 – (Ek: 5/4/1990 - 3622/26 md.) Belediyeler ile il özel idarelerinin seçilmiş organlarının organlık sıfatlarını kaybetmelerine ilişkin olarak yetkili mercilerden Danıştaya gönderilen dosyalar; belediye başkanlarının düşmesi istemine dair ise belediye başkanlarının, belediye meclislerinin veya il genel meclislerinin feshi istemine ilişkin ise meclis başkanvekilinin savunması onbeş gün içinde alındıktan sonra veya bu süre içerisinde savunma verilmediği takdirde sürenin bittiği tarihte tekemmül etmiş sayılır ve kanunlarda gösterilen karar süreleri bu tarihten itibaren işlemeye başlar. Karar dosya üzerinden verilir. ––––––––––––––– (1) 1/7/2016 tarihli ve 6723 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle, bu fıkranın ikinci cümlesinde  yer alan  “idare ve vergi mahkemeleri” ibaresi “ve sadece bir idare veya bir vergi mahkemesi bulunan yerlerdeki idari yargı mercileri” şeklinde değiştirilmiştir. (2) 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Kanunun 17 nci maddesindeki” ibaresi “Kanunda öngörülen” şeklinde ve “onmilyon lirayı” ibaresi “bin Türk lirasını” şeklinde değiştirilmiştir. 5484-2 Bu kararlara karşı tebliğini izleyen günden itibaren onbeş gün içerisinde İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebilir. İtiraz bir ay içerisinde sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. Ek Madde 3 – (Ek: 5/4/1990 - 3622/26 md.; İptal: Ana.Mah.'nin 1/10/1991 tarih ve E. 1990/40, K. 1991/33 sayılı kararıyla) Geçici Madde 1 – Bu Kanunun uygulanmasında, 27/10/1980 tarih ve 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun hükümleri saklıdır. Geçici Madde 2 – Yeni Anayasa yürürlüğe girinceye ve Sayıştayla ilgili yasal bir düzenleme yapılıncaya kadar, Sayıştayın yargı kararlarına karşı açılan davalar, idari yargı mercilerinin denetimi dışındadır. Geçici Madde 3 – (Ek: 23/7/1995 - 4124/1 md.;Mülga: 14/7/2004 – 5219/11 md.) Geçici Madde 4 – (Ek: 8/6/2000 - 4577/11 md.) Bu Kanunun 45 inci maddesinin değişik (1) numaralı fıkrasında yazılı uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihaî kararlardan, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararlar, Danıştayda temyiz edilebilir. Geçici Madde 5- (Ek: 15/7/2003-4928/7 md.) (İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 20/5/2010 tarihli ve E.: 2009/34, K.: 2010/72 sayılı Kararı ile.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmiş olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ilişkin yargılamanın yenilenmesi istemleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılır. Geçici Madde 6 – (Ek: 2/7/2012-6352/62 md.) Bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde evrak büroları oluşturuluncaya kadar dilekçeler mahkeme başkanı veya hâkim tarafından havale edilmeye devam olunur. Bu Kanunun 45 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yazılı uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen nihaî kararlardan, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinden önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararlar, Danıştayda temyiz edilebilir. Geçici Madde 7 – (Ek: 11/4/2013-6459/5 md.) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. Geçici Madde 8 – (Ek: 18/6/2014-6545/27 md.) İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır. (1) Bölge idare mahkemelerinin faaliyete geçme tarihine kadar idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara yapılan itirazlarda bu Kanunla düzenlenen istinaf kanun yolu için öngörülen harçlar alınır. (Ek: 27/3/2015-6637/19 md.) İvedi yargılama usulüne ilişkin olmak üzere, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra on beş gün içinde temyiz kanun yoluna başvurulmadığı için temyiz talebi reddedilen kararlara karşı, bu fıkrayı ihdas eden Kanunun yayımı tarihinden itibaren on beş gün, bu fıkrayı ihdas eden Kanunun yayımı tarihinden önce aynı gerekçeyle temyiz talebi reddedilmekle birlikte bu fıkrayı ihdas eden Kanunun yayımı tarihinden sonra tebliğ edilen kararlara karşı da bu kararların tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yeniden temyiz yoluna başvurulabilir. ____________ (1) 6637 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bu Kanunla idari yargıda” ibaresi “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda” şeklinde değiştirilmiştir. 5484-3 Yürürlük: Madde 64 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme: Madde 65 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 6/1/1982 TARİH VE 2577 SAYILI KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER: 1 – 5/4/1990 tarihli ve 3622 sayılı Kanunun Geçici Maddesi: Geçici Madde – a) Bu Kanunun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında değişiklik yapan hükmündeki bir yıllık süre, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. b) Bu Kanunun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 33 ve 35 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu maddelere göre açılmış olan davalar, aynı mahkemece sonuçlandırılır. c) Bu Kanunun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46 ncı maddesinin 2 nci fıkrasındaki temyiz süresinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara karşı yapılacak temyiz istemleri hakkında uygulanır. d) Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, verdiği nihai kararlara karşı temyiz isteminde bulunulabilir. Ancak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemesi olarak verilen kararlara karşı yapılmış veya yapılacak karar düzeltme istemleri, ilgili dairede incelenerek sonuçlandırılır. 2 – 10/6/1994 tarihli ve 4001 sayılı Kanunun geçici maddeleri: Geçici Madde 1 – Bu Kanunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 28 inci maddesinin 1 ve 4 üncü fıkralarında değişiklik yapan hükümleri,Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra verilicek kararlar hakkında uygulanır. Geçici Madde 2 – (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 gün ve E.1995/46, K.1995/49 sayılı Kararı ile.) 5484-4 2577 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN İPTAL EDİLEN HÜKÜMLERİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE   Değiştiren Kanunun/ KHK’nin İptal Eden Anayasa Mahkemesinin Kararının  Numarası 2577 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen maddeleri   Yürürlüğe Giriş  Tarihi 3622 – 10/4/1990 4001 – 18/6/1994 4124 – 26/7/1995 4492 – 21/12/1999 4577 – 15/6/2000 4928 – 19/7/2003 5219 61, Geçici Madde 3 1/1/2005 KHK/650 61 1/1/2012 6352 3, 4, 14, 16, 17, 20, 27, 28, 31, 33, 45, Geçici Madde 6 5/7/2012 6459 16, Geçici Madde 7 30/4/2013 Anayasa Mahkemesi’nin 18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/113 K.: 2012/108 sayılı Kararı 61 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi 1/1/2013 tarihinden başlayarak altı ay sonra (1/7/2013) 6494 61 7/7/2013 Anayasa Mahkemesi’nin 10/7/2013 tarihli ve E.: 2012/107 K.: 2013/90 sayılı Kararı 28 22/11/2013 5484-5 Değiştiren Kanunun/ KHK’nin İptal Eden Anayasa Mahkemesinin Kararının Numarası   2577 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen maddeleri   Yürürlüğe Giriş  Tarihi 6526 27, 28 6/3/2014 6545 15, 17, 20, 20/A, 45, 46, 48, 47, 49, 50, 51, 52, 54, 55, Ek Madde 1, Geçici Madde 8 28/6/2014 6552 20/B, 28 11/9/2014 Anayasa Mahkemesi’nin 2/10/2014 tarihli ve E.: 2014/149, K.: 2014/14(Yürürlüğü Durdurma) sayılı Kararı 28 9/10/2014 Anayasa Mahkemesi’nin 2/10/2014 tarihli ve E.: 2014/149, K.: 2014/151 sayılı Kararı 28 1/1/2015 6637 Geçici Madde 8 7/4/2015 Anayasa Mahkemesi’nin 25/11/2015 tarihli ve E.: 2014/86, K.: 2015/109 sayılı Kararı 28 8/1/2016 6723 27, 61 23/7/2016 6754 31 24/11/2016
1 13 14 15 16 17 24