Blog Son Yayınlar

Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 03 Ocak 2019

Sarıyer Avukat

Sarıyer Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Şişli de hizmet vermekteyiz. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Sarıyer Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 03 Ocak 2019

Şişli Avukat

Şişli Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Şişli de hizmet vermekteyiz. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Şişli Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 03 Ocak 2019

Mecidiyeköy Avukat

Avukatlık ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. MEcidiyeköy de hizmet vermekteyiz. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de MEcidiyeköy Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. Mecidiyeköy Avukat İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri
İcra ve İflas Hukuku, Şirketler Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 17 Ekim 2018

Konkordato nedir? Konkordato Almak ve Konkordato Avukatı

Konkordato Nedir, konkordato avukatı ne yapar ve konkordato nasıl alınır?
Son zamanlarda oldukça sık konuşulan bir konu olan konkordato, ödeme güçlüğü içerisinde olan borçluların korunmasını hedefleyen bir uygulamadır. Bu uygulamadan yararlanmak isteyen borçluların, konu hakkında yasalarla belirlenen şartları sağlaması gerekmektedir. Ticaret mahkemelerinin onayı ile geçerli kılınan konkordato anlaşmaları, borçluların iflastan kurtulmaları için etkili bir yoldur.

 Konkordato Nedir?

Ticaret yaşamında bazen çeşitli nedenlerle ekonomik yönden zor duruma düşülmesi, olası bir durumdur. Bu duruma düşmüş olan borçluların, ödemekle yükümlü olduğu borçlarını belli bir plan dahilinde ödemelerine yardımcı olan anlaşmaya konkordatoadı verilmektedir. Yapılan bu anlaşmaya göre alacaklılar, borçludan alacakları ödemeyi belli taksitlere ve vadeye bölerek tahsil etmektedir. Hatta yapılan anlaşmanın niteliğine göre borcun indirim yapılarak tahsil edilmesi de mümkün olabilmektedir. Bu anlaşmanın temelinde, borçluların iflasa düşmemesi, ticari itibarlarını kaybetmemelerini sağlamak, aynı zamanda alacaklı tarafın da alacağını uygun koşullarda temin etmesini sağlamak yatmaktadır.

 Konkordatonun Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?

Konkordato sözcüğü İtalyancadan gelen bir sözcük olup, "iflas erteleme" anlamına gelmektedir. Buna göre konkordato ilan eden borçlular, borçlarını daha kolay bir şekilde ödeme şansına sahip olabilirler. Bununla birlikte borçlunun yasal takibe düşen borçları hakkında verilen tüm takip kararları durdurulacaktır. Bu borçlunun sahip olduğu gayrimenkullere ve mallara herhangi bir şekilde haciz getirilemeyeceği gibi bankalarda bulunan maddi değerlerine de kesinlikle el konulması söz konusu değildir. Ayrıca bu uygulamanın en büyük avantajı, borçlunun sahip olduğu ticari kariyerinin ve itibarının zedelenmemesidir. İflas etmekten kurtulan borçlular konkordato almaksayesinde, iyi niyete sahip olduğunu kanıtlamış olur. Yani borçlarını, gerçekten de maddi olumsuzluklar yüzünden ödeyemediği ve borcuna sadık olduğunu kanıtlayan borçlular, bu sayede alacaklılarının nazarında da iyi bir noktada olacaktır. Genel itibari ile olumlu ve yararlı bir hukuki eylem olankonkordato bazı borçlar için birtakım dezavantajları taşımaktadır. Örneğin rehinli borçlar söz konusu olduğunda konkordato almakbazen güç bir hal alabilir. Rehinli, yani alınan bir borç karşılığında herhangi bir malın ipotek edilmesini içeren borçluların alacakları, bu süreçte talep edilen borçlardan indirim ve vade konularına sıcak bakmayabilirler. Çünkü rehinli borçların alacaklıları, bu sürece başvurmasalar da, borçlarını ipotek edilen mal ile karşılayabilirler. Bu şekilde borcun temini, alacaklı için çok daha pratik ve hızlı bir yöntem olacağından, bazen bu tür borçlarda konkordato çözüm olmayabilir. Dolayısıyla borçluların bu dezavantajı yaşamaması için, alacaklılarının durumunu gözden geçirmeleri tavsiye edilmektedir.

Konkordato Kimlere Verilir?

Son günlerde üzerinde oldukça konuşulankonkordato almak konusunda ilk olarak akıllara şirketler yani tüzel kişiler gelmektedir. İflasın eşiğine geldiğini hisseden ve bu konuda önlem almak isteyen şirketler, borçlarının ertelenmesini vadesinin uzatılmasını veya bu borçlardan belli oranlarda indirim yapılmasını talep ederek, yaşadıkları bu durumu olumlu bir hale dönüştürebilir. Ancak bu uygulama yalnızca şirketler adına değil gerçek kişiler adına da yapılabilmektedir. Yani gerçek kişiler de konkordato başvurusunda bulunabilirler. Bu hukuki uygulama, genellikle borçlular tarafından talep edilen bir konudur. Fakat istenildiği takdirde alacaklılar da borçluları hakkında konkordato talep edebilirler.

 Konkordato Başvurusu Nasıl Yapılır Ve Değerlendirilir?

Bu başvurunun hatasız bir şekilde yapılabilmesi için bir konkordato avukatıile başvuru sürecini düzenlemek yerinde olacaktır. Başvuru için gereken merci Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Borçlunun ikamet adresine veya iş yerinin bağlı bulunduğu adrese bağlı bir Asliye Ticaret Mahkemesine başvurmak ile süreç başlatılmış olacaktır. Başvuru sırasında hazırlanan dilekçe, süreçte etkin bir role sahiptir. Bu dilekçenin bir konkordato avukatı ile hazırlanması önemlidir. Yeterince açık ve gereken koşullara sahip olmayan dilekçeler, mahkeme tarafından reddedilebilir. Başvuru sırasında dilekçe ile birlikte şirketin bilançosuna da ihtiyaç duyulmaktadır. Mahkeme tarafından bu talebin onaylanması için şirketin finansal durumunun incelenmesi gerekecektir. Bu sebeple bilançonun şirketin son dönemlerdeki mali durumunu açıkça gösteren, usule uygun bir bilanço olmasına dikkat edilmelidir. Başvurunun değerlendirilmesinde, borçlunun mal varlıklarının, borçlarının en az yüzde 50'sini karşılamaya yetip yetmediği değerlendirilen konulardan biridir. Yapılacak anlaşmaya göre borçlunun, ödemesi gereken borçların en az yüzde 50'lik bir kısmını ödemesi gerekecektir. Yapılan değerlendirme, hem borçlunun hem de alacaklının mağdur olmayacak bir şekilde karara bağlanmasını sağlamaktadır. Başvuru sürecinin olumlu sonuçlanmasını etkileyen bazı unsurlar bulunmaktadır. Buna göre, başvuru yapan borçlunun gerçekten de iyi bir niyet ile konkordato talep ettiğinin kanıtlanması gerekir. Bunun için borçlunun mali kayıtlarının incelemesi tüm detaylarıyla yapılacak ve gerçekten de maddi açıdan iflasın eşiğine geldiğinin kanıtlanması gerekecektir. Bu süreçte borçlunun şirketine ait tüm defterleri ve mali kayıtları usulüne uygun bir şekilde tutup tutmadığı da yetkililer tarafından araştırılacaktır. Bununla birlikte alacaklılarına karşı herhangi bir zarar veren davranışının bulunmaması da başvuru sürecinin olumlu bir şekilde geçmesi için değerli kriterlerdir. Bahsedilen tüm bu kriterler, borçlunun dürüst ve iyi niyet sahibi olduğunun kanıtı olarak kabul edilmektedir.  Konkordato Anlaşması ve Sonrasındaki Süreç Kararın olumlu çıkması halinde borçlu ile birlikte konkordato avukatıve konkordato komiseri adı verilen görevli, alacaklılarla birlikte anlaşma yoluna gitmektedir. Alacaklılar, şirketin iflas etmesi gibi bir durum söz konusu olduğunda, alacaklarını tamamen kaybetme riski ile karşı karşıyadır. Bu nedenle en azından borçlarının bir kısmını, bu anlaşma sayesinde alabilme şansına sahiptirler. Dolayısıyla bu tür anlaşmalar genelde olumlu sonuçlanmaktadır. Konkordato ilan eden şirketlere tanınan süre 3 aydır. Ancak bu sürenin 2 ay daha uzatılma durumu vardır. Bu beş aylık süre, kanunlar nazarında "geçici süre" olarak tanımlanmaktadır. Sonrasında mahkeme tarafından borçluya 1 yıllık bir kesin süre tanınmaktadır. Konkordatonun en uzun süreci 2 yıl 5 ay olarak belirlenmiştir.   Av. Mustafa Kemal Batur   Konkordato Hakkında bize ulaşmak için tıklayınız   Mevzuat metni  
Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması (1)(2) I. ADÎ KONKORDATO(3) Konkordato talebi: Madde 285 – (Değişik: 28/2/2018-7101/13 md.) Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebil-mek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında kon-kordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Yetkili ve görevli mahkeme; iflâsa tabi olan borçlu için 154 üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflâsa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaretmahkemesidir. Konkordato talebinde bulunan, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan tarifede be-lirtilen konkordato gider avansını yatırmaya mecburdur. Bu durumda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü ve 115 inci maddeleri kıyasen uygulanır.______________________
  1. (1)  Onikinci Babın başlığı, “Konkordato” iken, 12/2/2004 tarihli ve 5092 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
  2. (2)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle Onikinci Bap Birinci Bölümden sonra gelmek üzere “II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI” başlığıyla İkinci Bölüm eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
(3) Buüstbaşlık17/7/2003tarihlive4949sayılıKanunun67ncimaddesiyleeklenmiştir.
1315 Konkordato talebine eklenecek belgeler:(1) Madde 286- (Değişik: 28/2/2018-7101/14 md.) Borçlu, konkordato talebine aşağıdaki belgeleri ekler. a) Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcutmallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli malî kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi. b) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler; borçlu defter tutmaya mecbur ki-şilerden ise Türk Ticaret Kanununa göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamdaoluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğerbilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler, tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler. c) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste. d) Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo. e) Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Ku-rumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön proje-sinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporları ile dayanakları. Şu kadar ki bu şart 3/6/2011 tarihli ve 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Tek-noloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesi kapsamında küçük işletmeler bakımından uygulanmaz. Bu madde uyarınca sunulan malî tabloların tarihi, başvuru tarihinden en fazla kırk beş gün önce olabilir. Borçlu, konkordato sürecinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek diğer belge ve kayıtları da ibraz etmek zorundadır. Geçici mühlet:(2) MADDE 287- (Değişik: 28/2/2018-7101/15 md.) Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz ola-rak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. ____________________ (1) Bu maddenin “Konkordato talebinin nazara alınması şartları:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Mühlet:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1316 Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep edilmişse, borç- lunun 286 ncı maddede belirtilen belgeleri ve kayıtları mahkemenin vereceği makul süre içinde ve eksiksiz olarak sunması hâlinde geçici mühlet kararı verilir. Bu durumda anılan belge ve kayıtla-rın hazırlanması için gerekli masraf alacaklı tarafından karşılanır. Belge ve kayıtların süresinde ve eksiksiz olarak sunulmaması hâlinde geçici mühlet kararı verilmez ve alacaklının yaptığı konkor- dato talebinin de reddine karar verilir. Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkünolup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. 290 ıncı madde bu konuda kıyasen uygulanır. Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komi- serin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. 291 inci ve 292 nci maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır. Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatıl-ması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Geçici mühletin sonuçları, ilânı ve bildirimi:(1) Madde 288- (Değişik: 28/2/2018-7101/16 md.) Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Mahkemece geçici mühlet kararı, ticaret sicili gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ilân olunur ve derhâl tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, mahallî ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelen yerlere bildirilir. İlanda ayrıca alacaklıların, ilândan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâlbulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri belirtilir. Geçici mühletin uzatılmasına ve geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar da ikinci fıkra uyarınca ilân olunur ve ilgili yerlere bildirilir. Kesin mühlet:(2) Madde 289- (Değişik: 28/2/2018-7101/17 md.) Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir. Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa konkor-dato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporu-nu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur. Mah-keme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazsebeplerini de dikkate alır. ____________________
  1. (1)  Bu maddenin “Mühletin ilanı:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
  2. (2)  Bu maddenin “Mühletin alacaklılar bakımından sonuçları:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1317 Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesi-ne karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder. Mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itiba-rıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulundahakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Alacaklılar kurulu oluşturulurken komiserin de görüşü alınır. Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Komiser bu toplantıda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar. Alacaklı sayısı, alacak miktarı ve alacakların çeşitliliği dikkate alınarak alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı hâller ile alacaklılar kuruluna ilişkin diğerhususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikte gösterilir. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeliraporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da bu fıkra uyarınca uzatmatalebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüşü alınır. Her iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kuru-lunun da görüşü alınır. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar, 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlerebildirilir. Konkordato komiseri ve alacaklılar kurulu ile bunların görevleri:(1) Madde 290- (Değişik: 28/2/2018-7101/18 md.) Dosyayı teslim alan komiser kesin mühlet içinde, konkordatonun tasdikine yönelik işlem-leri tamamlayarak dosyayı raporuyla birlikte mahkemeye iade eder. Komiserin görevleri şunlardır: a) Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak. b) Borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek. c) Bu kanunda verilen görevleri yapmak. d) Mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak. e) Alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli aralıklarla bilgilendirmek.f) Talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel malî du- rumu hakkında bilgi vermek. g) Mahkeme tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek. 8 inci, 10 uncu, 11 inci, 16 ncı, 21 inci ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanır. ____________________ (1) Bu maddenin “Mühletin borçlu bakımından sonuçları:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1318 Komiserin konkordatoya ilişkin işlemleri ile ilgili şikayetler, asliye ticaret mahkemesi ta-rafından kesin olarak karara bağlanır. Mahkemece atanan geçici komiser ve komiserler, özel sicilinde kaydedilmek üzere mah-kemenin bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesi bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir. Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz. Komiserin sorumlulukları hakkında 227 nci maddenin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümleri uygulanır. Konkordato komiserinin nitelikleri Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmeliklebelirlenir. Alacaklılar kurulu, komiserin faaliyetlerine nezaret eder; komisere tavsiyelerde bulunabi-lir ve kanunun öngördüğü hâllerde mahkemeye görüş bildirir. Alacaklılar kurulu komiserin faali- yetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebi-lir. Mahkeme bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar verir. Borçlunun malî durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması:(1) Madde 291- (Değişik: 28/2/2018-7101/19 md.) Konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce ger-çekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece resen, kesinmühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bu karar, 288 inci madde uyarın-ca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir. Mahkeme, bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder. Kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflâsın açılması:(2) Madde 292- (Değişik: 28/2/2018-7101/20 md.) İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkor-dato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir: a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa. b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa. c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa. d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse. İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir. Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürsedavet eder. ____________________ (1) Bu maddenin “Defter tutulması ve rehinli malların kıymetinin takdiri:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Alacaklıları davet ve alacakların bildirilmesi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
Kanun yolları:(1)
1319
Madde 293- (Değişik: 28/2/2018-7101/21 md.) Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlarakarşı kanun yoluna başvurulamaz. Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflâs kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliyemahkemesinin kararı kesindir. Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararıkaldırılarak mühlet kararı verildiği hâllerde dosya, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilir. Mahkemenin veya bölge adliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte bor-çlunun iflâsına da karar verdiği hâllerde 164 üncü madde hükmü uygulanır. Kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları:(2) Madde 294- (Değişik: 28/2/2018-7101/22 md.) Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tah-sil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takipmuamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapı-labilir. Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihin-den itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur. Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihi esas alınır. Hacizli mallar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde 186 ncı madde hükmü uygulanır. Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi ya-pılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devirhükümsüzdür. Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbesttir. ____________________ (1) Bu maddenin “Alacaklılar hakkında borçlunun beyana daveti:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Alacaklıların toplanması:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1320 Kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları:(1) Madde 295- (Değişik: 28/2/2018-7101/23 md.) Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yo-luyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniylemuhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları:(2) Madde 296- (Değişik: 28/2/2018-7101/24 md.) Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksı- zın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulun-masa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişki-lerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekil-de feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır. Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları:(3) Madde 297- (Değişik: 28/2/2018-7101/25 md.) Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı ve-rirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile ya-pılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebi- lir. Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır. Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun mal-ları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir. Birinci ve üçüncü fıkra kapsamında alınan kararlar 288 inci madde uyarınca ilân edilir veilgili yerlere bildirilir. ____________________ (1) Bu maddenin “Müşterek borçlulara karşı haklar:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Konkordatonun mahkemede incelenmesi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (3) Bu maddenin “Konkordatonun kabulü için lazımgelen ekseriyet:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1320-1 Defter tutulması ve rehinli malların kıymetinin takdiri:(1) Madde 298- (Değişik: 28/2/2018-7101/26 md.) Komiser, görevlendirilmesini müteakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mal-ların kıymetlerini takdir eder. Borçlunun başka yerlerde malları varsa bu muamele o yer icradairesi marifetiyle yaptırılabilir. Komiser rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır bulundurur; kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacak-lılara ve borçluya bildirilir. İlgililer, yedi gün içinde ve masrafını önceden vermek kaydıyla, mahkemeden rehinli mal-ların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilirler. Eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafın-dan istenmiş ve takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan mas-raflarının ödenmesini talep edebilir. Rehinli taşınmaz malların bu madde kapsamındaki kıymet takdiri, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansı ileyetkilendirilen kişilere yaptırılabilir. Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin ertelenmesi: Madde 298/a- (Ek: 17/7/2003-4949/78 md.; Mülga: 28/2/2018-7101/65 md.) Alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet:(2) Madde 299- (Değişik: 28/2/2018-7101/27 md.) Alacaklılar, komiser tarafından 288 inci madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunur. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlânda, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır. Alacaklar hakkında borçlunun beyana daveti:(3) Madde 300- (Değişik: 28/2/2018-7101/28 md.) Komiser, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet eder. Komiser, alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302 nci madde gereğince vereceği rapordabelirtir. ____________________ (1) Bu maddenin “Konkordatonun tasdiki” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Kanun yollarına başvurma:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (3) Bu maddenin “Tasdikin ilanı:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1320-2 Madde 301- (Değişik: 28/2/2018-7101/29 md.) Konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra komiser, 288 inci madde uyarınca yapacağı yeni bir ilânla alacaklıları, konkordato projesinimüzakere etmek üzere toplanmaya davet eder. Toplantı günü ilândan en az on beş gün sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki yedi gün içinde belgeleri inceleyebile-cekleri de bildirilir. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk:(2) Madde 302- (Değişik: 28/2/2018-7101/30 md.) Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir raporverir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ilekendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonu- cunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olupolmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder. ____________________
  1. (1)  Bu maddenin “Konkordatonun reddinden sonra iflas ve ihtiyati haciz:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
  2. (2)  Bu maddenin “İtirazlı alacaklar hakkında dava:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
Alacaklılar toplantısına davet:(1)
1320-3 Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar:(1) Madde 303- (Değişik: 28/2/2018-7101/31 md.) Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder. Konkordatoya muvafakat eden alacaklı da kendi haklarını, borçtan birlikte sorumlu olan kişilere ödeme mukabilinde devir teklif etmek ve onlara toplantıların günü ile yerini en az on gün önce haber vermek şartıyla bu hükümden yararlanır. Alacaklı müracaat hakkına halel gelmeksizin borçtan birlikte sorumlu olan kişilere konkordato müzakerelerine katılma yetkisini verebilir ve onların kararını kabul taahhüdündebulunabilir. Konkordatonun mahkemede incelenmesi:(2) Madde 304- (Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.) Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazı- lır. Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz. Konkordatonun tasdiki şartları:(3) Madde 305- (Değişik: 28/2/2018-7101/33 md.) 302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır: a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçe-bilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkorda-toda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunma-sı. ____________________
  1. (1)  Bu maddenin “Konkordatonun hükümleri:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
  2. (2)  Bu maddenin “Konkordatonun neticelenmiyen takipler üzerine tesiri:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
  3. (3)  Bu maddenin “Nizalı alacaklılara ait paralar:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1320-4 d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir. Konkordatonun tasdiki kararı, kapsamı ve ilânı:(1) Madde 306- (Değişik: 28/2/2018-7101/34 md.) Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim,yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar buraporu inceleyebilirler. Tasdik kararı mahkemece, 288 inci madde uyarınca ilân olunur ve ilgili yerlere bildirilir. Rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin erte- lenmesi:(2) Madde 307- (Değişik: 28/2/2018-7101/35 md.) Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir. a) Rehinle temin edilen alacak konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır. b) Rehinle temin edilen alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizi bulun-mamalıdır. c) Borçlu rehinli malın, işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevrilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır. Rehinli malın muhafazası ve paraya çevrilmesinin ertelenmesi hâlinde satış isteme süresi işlemez. Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi, ka-rardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir. a) Borçlu finansal kiralama sözleşmesinin aynen ifasını 294 üncü maddenin yedinci fıkra-sı uyarınca üstlenmiş olmalıdır. b) Finansal kiralamadan doğan kira alacağı konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır. ____________________ (1) Bu maddenin “Konkordato haricinde yapılan vaitler:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Bu maddenin “Konkordatonun alacaklılardan birinin müracatiyle onun hakkında feshi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
1320-5 c) Ödenmemiş kira borcu, üç aylık tutarı aşmamalıdır. d) Bu erteleme nedeniyle finansal kiralama konusu malın değer kaybından kaynaklanabi- lecek zarar, teminat altına alınmış olmalıdır. e) Borçlu finansal kiralama konusu malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve iade edilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmişolmalıdır. Birinci ve üçüncü fıkrada belirtilen alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin duruşmadan önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına çağırı- lırlar. Borçlu, rehinli veya finansal kiralama konusu malı rızasıyla devreder, iflâs eder veya ölürse, erteleme kendiliğinden hükümsüz hâle gelir. Konkordatoyu tasdik eden mahkeme, ilgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu da davet ederek aşağıdaki hâllerden birinin varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi kaydıyla erteleme kararını kaldırır. a) Borçlu ertelemeyi yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse. b) Borçlunun serveti ve gelirleri artmış ve borçlu, ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan borcu ödeyebilecek hâle gelmişse. c) Rehinli malın paraya çevrilmesi veya finansal kiralama konusu malın iadesi, borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflâsı:(1) Madde 308- (Değişik: 28/2/2018-7101/36 md.) Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslar-dan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme,borçlunun iflâsına resen karar verir. Kanun yolları: Madde 308/a- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, ka-rarın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. Çekişmeli alacaklar hakkında dava: Madde 308/b- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ayiçinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankayayatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme ya-pılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir. ____________________ (1) Bu maddenin “Konkordatonun tamamen feshi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
Konkordatonun hükümleri:
1320-6
Madde 308/c- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hâle gelir. Tasdik edilen konkordato projesindekonkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hâle geleceği de kararlaştırılabilir; butakdirde mühletin etkileri, kanunda öngörülen istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonunbağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar devam eder. Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmak-sızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Kredi kurumları tarafından verilen krediler de dahil olmak üzere, mühlet içinde komiserinizniyle akdedilmiş borçlar, adi konkordatoda konkordato şartlarına tabi değildir; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılır. Aynı kural karşı edimin ifasını komiserin izniyle kabul eden borçlunun taraf olduğu sürekli borç ilişkilerindeki karşı edim-ler için de geçerlidir. Konkordatonun sonuçlanmayan takiplere etkisi: Madde 308/ç- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başla-tılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür. Birinci fıkra hükmü, 308/c maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki alacaklar için konu-lan hacizler hakkında uygulanmaz. Konkordato haricinde yapılan vaatler: Madde 308/d- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüzdür. Konkordatonun kısmen feshi: Madde 308/e- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Konkordatonun tamamen feshi: Madde 308/f- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Her alacaklı, kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olanmahkemeden isteyebilir. Konkordatonun tamamen feshi kararı kesinleştiğinde durum 288 inci madde uyarınca ilânedilir ve ilgili yerlere bildirilir. 308 inci madde hükmü bu hâlde de uygulanır.
1320-7 Konkordatoda harç, vergi istisnaları ve teşvik belgeleri: Madde 308/g- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Tasdik edilen konkordato projesi kapsamında; a) Yapılacak işlemler, 492 sayılı Harçlar Kanununa tabi harçlardan; bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar, damga vergisinden, b) Alacaklılar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sa- yılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, c) Borçluya kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan, istisna edilmiştir. Bu istisna hükümleri konkordato projesinde belirtilen işlemler bakımından borçlu ile proje kapsamındaki alacaklılara özgü olarak uygulanır. Üçüncü kişiler bu istisna hükümlerinden yarar- lanamaz. Konkordato projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlulara ait olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, geçici mühlet kararının verildiği tarihten konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar işlemez. II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI(1)Rehinli alacaklılarla müzakere şartları ve yapılandırmanın hükümleri: Madde 308/h- (Ek: 28/2/2018-7101/38 md.) Adi konkordatoda borçlu, ön projede belirtmek suretiyle, alacaklı lehine rehin tesis edil- miş borçlarının yapılandırılmasını bu madde uyarınca talep eder. Komiser, kesin mühlet içinde uygun göreceği zamanda bütün rehinli alacaklıları borçlu- nun anapara indirimi, faiz indirimi, vadelendirme veya diğer ödeme tekliflerini müzakere etmek üzere tebligat çıkartarak davet eder. Müzakerede ve müzakereyi takip eden yedi günlük iltihak süresi içinde rehinli alacaklıla-rın, alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunluğu ile bir anlaşma hasıl olursa, komiser, imza-lanan anlaşmaları tutanağa bağlar ve rehinli alacaklılarla anlaşma yapıldığını 302 nci maddeuyarınca mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli raporuna ayrı ve bağımsız bir başlık altında işler. Borçlunun tekliflerinin alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunlukla kabul edilmesi hâlinde, borçlu ile anlaşamayan rehinli alacaklı, konkordato talep tarihinden itibaren, taraflararasındaki sözleşmede kararlaştırılan temerrüt öncesi faiz oranı uygulanmak suretiyle, diğer rehin-li alacaklılarla yapılan anlaşmalardan en uzun vadelisine tabi olur. Bu husus ve anlaşmaya varı- lamayan rehinli alacaklılara borçlu tarafından yapılacak ödemelere ilişkin plan komiser tarafından tutanağa geçirilir ve komiserin 302 nci madde uyarınca mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli rapo-ra da işlenir. Rehinli alacaklılarla bir anlaşmaya varılamamışsa, bu husus da komiserin gerekçeli rapo-runa işlenir. ____________________ (1) 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle Onikinci Bap Birinci Bölümden sonra gelmek üzere “II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI” başlığıyla İkinci Bölüm eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
1320-8 Mahkeme, rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmaları üçte iki oranına ulaşılıp ulaşılmadığı ve anlaşmaya varılamayan rehinli alacaklılar varsa bunlara uygulanacak ödeme planının bu mad-dede öngörülen şartlara uyup uymadığı bakımından kontrol ettikten sonra anlaşmaları ve ödemeplanını, 305 inci ve 306 ncı maddeler uyarınca vereceği karara dahil eder. 302 nci madde uyarınca yapılacak alacaklılar toplantısı borçlunun konkordato projesinikabul etmezse, bu madde uyarınca anlaşma yapmış olan rehinli alacaklıların borçluyla akdetmiş bulundukları anlaşmalar ve anlaşma yapmamış olan rehinli alacaklılar için hazırlanmış olan öde-me planı geçerli hâle gelmez. Yapılan anlaşmaya uygun olarak kendisine karşı ifada bulunulmayan her rehinli alacaklı tasdik kararını veren mahkemeye başvurarak o rehinli alacağa ilişkin anlaşmayı feshettirebilir.Ancak bu fesih sonucunda üçüncü fıkrada belirtilen üçte iki oranının altına düşüldüğü takdirde, borçlunun teklifini kabul etmeyip ödeme planına tabi tutulan rehinli alacaklılar bu planla bağlı olmaktan çıkar, borçlu ile anlaşmış olan rehinli alacaklılar ise anlaşmayı sona erdirebilir. Bu madde münhasıran adi konkordatoda borçlunun, alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılması teklifinde bulunması hâlinde uygulanır. 285 ilâ 309/l maddeleri, açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklılar hakkında uygulanmaz. III. İFLÂSTAN SONRA KONKORDATO(1)(2) Şartları ve hükümleri:(1) Madde 309 – (Değişik: 28/2/2018-7101/39 md.) İflâsına hükmedilmiş olan bir borçlu konkordato talep ederse veya bu borçlunun alacaklı- larından biri konkordato işlemlerinin başlatılmasını isterse, iflâs idaresi, görüşüyle beraber ikinci alacaklılar toplanmasında veya daha sonra müzakere edilmek üzere alacaklılara bu talebi bildirir. 302 ilâ 307 nci maddeler ile 308/a ilâ 308/g maddeleri burada da uygulanır. Komisere aitgörevler iflâs idaresi tarafından yapılır. Konkordato talebinin alacaklılar tarafından kabul edildiği toplantının yapıldığı tarihten,konkordatonun mahkemece tasdik edildiği tarihe kadar geçen sürede müflisin mallarının paraya çevrilmesi durur. Bu süre altı ayı geçemez. Konkordato hakkında verilen karar iflâs idaresine bildirilir. Konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi üzerine iflâs idaresi iflâsa hükmeden mah-kemeden iflâsın kaldırılmasını ister. İflâstan sonra konkordato iflâs tasfiyesi içinde ancak bir defa istenebilir. _______________________
  1. (1)  Bu maddenin başlığı "İflâstan sonra konkordato" iken, 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun 83 üncü maddesiyle, "Şartları ve hükümleri" şeklinde değiştirilmiş, üst başlık olarak "II. İFLÂSTAN SONRA KONKORDATO" ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
  2. (2)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle Onikinci Bap Birinci Bölümden sonra gelmek üzere “II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI” başlığıyla İkinci Bölüm eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
1321 IV. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO(1)(2) Genel olarak: Madde 309/a- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde ta- sarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir. Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu aracılığıyla kul-lanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru asliye ticaret mahkemesininseçime ilişkin kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye memu- ru olabilir.(3) Zorunlu içeriği: Madde 309/b- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Malvarlığının terki suretiyle konkordato aşağıdaki hususları içerir: 1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye devri suretiyle karşılanamayan ala- caklarından feragat edip etmedikleri, feragat etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu.2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri. 3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve teminatlandırılması. 4- (Değişik: 28/2/2018-7101/41 md.) Alacaklılara yönelik ilânların ve ilgili yerlere bildi- rimlerin 288 inci madde uyarınca yapılacağı. Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça belirtilir. Tasdikin sonuçları: Madde 309/c- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden iti- baren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer. Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi hâlinde" sözcüklerieklenir. Konkordato masası, konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altındatakip edilir. Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası ve paraya çevrilmesi ve-ya lüzumu hâlinde malların devri için gerekli bütün işlemleri yerine getirir. Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır. ____________________
  1. (1)  Bu üst başlık altında 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun 83 üncü maddesiyle eklenen 309/a ila 309/l maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar 104 üncü madde gereğince Adalet Bakanlınca çıkarılacak Yönetmelikte gösterilir.
  2. (2)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle Onikinci Bap Birinci Bölümden sonra gelmek üzere “II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI” başlığıyla İkinci Bölüm eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
  3. (3)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “icra” ibaresi “asliye ticaret” şeklinde değiştirilmiştir.
1322 Konkordato tasfiye memurlarının hukukî durumu: Madde 309/ç- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Konkordato tasfiye memurları alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimine tâbidir. Kon-kordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenil-mesinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu kurulun karar-larına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir. 8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye memurlarının işlemlerinde dekıyas yoluyla uygulanır. Paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi: Madde 309/d- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belir-lemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksı- zın, sadece ticarî defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar. 230 ilâ 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır. Paraya çevirme: Madde 309/e- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı ayrı veya bir bütün hâlinde paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak söz konusu ise bu alacağın tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar için pazarlık veya açık artırma yoluyla gerçekleştirilir. Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ala-caklılar kurulunca kararlaştırılır. Rehinli taşınmazlar: Madde 309/f- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Malların üçüncü kişiye devredildiği hâller dışında, rehinli taşınmazların konkordato tasfi-ye memurları tarafından pazarlık suretiyle satışı ancak, rehinli taşınmazın satış bedelinden alaca-ğını tahsil edemeyen rehinli alacaklıların muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz konusu taşınmazlar ancak açık artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz üzerindeki irtifaklar, taşın-maz yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel hakların varlığı ve sırası, sıra cetveline göre belirle- nir. Taşınır rehinleri: Madde 309/g- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Alacağı taşınır rehniyle temin edilmiş olan alacaklılar rehinli taşınırları konkordato tasfiye memurlarına tevdi etmek zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir süre öngörülmedikçe, rehinli alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri zamanda, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki verilmişse pazarlık yoluyla ya da borsada satmak suretiyle paraya çevirebilirler. Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının yararına ise, konkordato tasfiyememurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Kon- kordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya, aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı TürkCeza Kanununun 289 uncu maddesinde öngörülen cezayı da hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.(1)____________________ (1) 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 42 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “336/a” ibaresi “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289 uncu” şeklinde değiştirilmiştir.
1323 Tahsili güç ve ihtilaflı hakların alacaklılara devri: Madde 309/ğ- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan, özellikle bir iptal davasından, borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşısorumluluk davasından vazgeçerse, alacaklıları yazıyla veya ilân yoluyla haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun olarak bu iddiaların takibi hakkını devretmeyi teklif eder. Paraların paylaştırılması: Madde 309/h- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzen-ler ve payının miktarını her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle iflâs dairesinde alacaklıların incelemesine hazır tutar. Pay cetveline karşı şikâyet yoluna başvurulabilir. Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte masrafları da içeren son hesabı iflâsdairesine tevdi ederler. Rehin açığı: Madde 309/ı- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı için geçici dağıtıma katılırlar. Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenir ve bu karara karşı şikâyet yoluna gidilebilir. Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesin-den elde edilen bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı, buna tekabül eden ödemelere hak kazanır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana kadar yapılan geçici ödeme-ler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı fazlayı iade etmek zorundadır. Tevdi: Madde 309/i- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya yatırılır. Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar iflâs dairesi tarafından da-ğıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla uygulanır. Faaliyet raporu: Madde 309/j- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Tasfiye sona erince konkordato tasfiye memurları bir nihaî rapor düzenler. Bu nihaî rapor alacaklılar kurulunun onayına sunulur. Kurul onayladığı nihaî raporu tasdik makamı olan ticaretmahkemesine gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine hazır tutar. Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların du- rumunu belirten bir cetvel ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder. Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine hazırbulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına sunulur.
Hukukî işlemlerin iptali:
1324
Madde 309/k- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemler 277 ilâ 284 üncü maddelere göre iptale tâbidir. (Değişik ikinci fıkra: 28/2/2018-7101/43 md.) Geçici konkordato mühletinin verildiği ta-rih, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar. Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali yoluyla kısmen veya tamamenreddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye memurları, def'î yoluyla iptal talebinde bulun-maya yetkili ve yükümlüdürler. Uygulanacak ortak hükümler: Madde 309/l- (Ek: 17/7/2003-4949/84 md.) Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ilâ 308/g maddeleri malvarlığının terki suretiyle kon-kordatoda da uygulanır.(1) V. SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDENYAPILANDIRILMASI(2)(3) Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma: Madde 309/m- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya mevcut ve alacakları borçları- nı karşılamaya yetmeyen ya da bu hallerden birine düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemel olan bir sermaye şirketi veya kooperatif, önceden müzakere edilmiş ve proje- den etkilenen alacaklılar tarafından gerekli çoğunluk sağlanarak kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesi ile birlikte, muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine,uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma için başvurabilir. 309/m ilâ 309/ü maddelerinde geçen "projeden etkilenen alacaklılar" terimi, yeniden yapı- landırma projesi ile alacakları, hakları veya menfaatleri yeniden yapılandırılacak alacaklıları ifadeeder. "Gerekli çoğunluk" terimi, projeden etkilenip oylamaya katılan alacaklıların sayı itibarıyla en az yarısını aşan ve oy kullanan alacaklıların alacaklarının en az üçte ikisini oluşturan ve proje-nin kabulü için gerekli olan çoğunluğu ifade eder. Projenin birden fazla alacaklı sınıfı içermesi hâlinde, her alacaklı sınıfının kendi içinde projeyi gerekli çoğunluk ile kabul etmiş olması gerekir. Yeniden yapılandırma projesi: Madde 309/n- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Asliye ticaret mahkemesine sunulacak yeniden yapılandırma projesi, aşağıdaki hususları içerir : 1- Projeden etkilenen alacaklıların tâbi olacağı koşullar ve benzer alacaklara sahip olan alacaklılar arasında eşitliğin ne şekilde sağlanacağı. 2- Projenin, borçlunun taraf olduğu sözleşmelere etkisi. ______________________
  1. (1)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 44 üncü maddesiyle bu fıkrada yer alan “308 inci maddeler” ibaresi “308/g maddeleri,” şeklinde değiştirilmiştir.
  2. (2)  Bu üst başlık, 12/2/2004 tarihli ve 5092 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle eklenmiştir.
  3. (3)  28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle Onikinci Bap Birinci Bölümden sonra gelmek üzere “II. REHİNLİ ALACAKLILARLA MÜZAKERE VE BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI” başlığıyla İkinci Bölüm eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
1324-1 3- Projenin, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisine etkisi. 4- Borçların yeniden yapılandırılması için gerekli görülüyorsa, borçlunun kredi gibi fi-nansman kaynaklarına başvurup başvurmayacağı. 5- Borçlunun işletmesinin kısmen ya da tamamen devri, diğer bir şirket veya şirketlerle birleşmesi, sermaye yapısının veya ana sözleşmesinin değiştirilmesi, borçlu işletmenin yöneti-minde yer alacak kişilerin belirlenmesi, borçların vadelerinin uzatılması, faiz oranlarının değişti-rilmesi, menkul kıymet ihracı gibi projenin uygulanabilirliğini sağlayabilecek yöntemler. 6- Tasdik kararından sonra projenin uygulanmasının kim tarafından ve nasıl denetleneceği. 7- Projeyi reddeden alacaklının alacağının, bu alacaklı projede kendi sınıfı için öngörülen haktan daha azını açıkça kabul etmediği sürece, nitelik itibarıyla benzerlik gösteren alacaklarla eşit muameleye tâbi olacağı. Hukukî nitelikleri büyük ölçüde birbirine benzer olan alacakların aynı sınıfta yer almaları şartıyla, proje, alacaklıları birden fazla sınıf içerisinde gruplandırabilir. Başvuruya eklenecek belgeler: Madde 309/o- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Başvuruya eklenecek belgeler şunlardır: 1- Yeniden yapılandırma projesi. 2- Borçlunun malî durumunu gösterir belgeler, ayrıntılı bilanço, defterlerinin vaziyetini bildiren bir cetvel, gelir tablosu ve borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler. 3- Projenin, borçluyu yeniden ödeme kabiliyetine kavuşturarak muaccel borçlarını ödeme plânına göre ödeyebilecek ve nakit akışını gerçekleştirecek duruma getireceğini gösteren belgeler. 4- Projeden etkilenen ve etkilenmeyen alacaklılar ile bunların alacaklarının listesi. 5- Başvuru öncesi müzakere sürecini tanımlayan ve projeden etkilenen alacaklıların proje hakkında karar vermelerine olanak sağlayan yeterli bilgilendirmenin iadeli taahhütlü mektup ya da noter ihbarnamesi gibi uygun araçlarla yerine getirildiğini gösteren delilleri de içeren açıklamalar. 6- Projeden etkilenip de onay veren alacaklıların, bu beyanlarını içeren, imzası ve tarihi noterlikçe onaylı tutanaklar. 7- Projeye göre alacaklıların eline geçecek miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren belge. 8- Sayı ve meblağ itibarıyla çoğunluk koşulunun gerçekleştiğini gösteren cetvel. 9- Borçlunun ödeme kabiliyetine kavuşabileceğini ve projede yer alan koşullara uyması- nın mümkün olduğunu gösteren ve gerekli nitelikleri haiz bir bağımsız denetim kuruluşu tarafın-dan hazırlanmış bulunan finansal analiz raporları ile dayanakları. Başvuru üzerine ve ara dönemde mahkemece yapılacak işlem ve alınacak tedbirler: Madde 309/ö- 4(Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Mahkeme, başvurudan itibaren otuz gün içinde gerçekleşecek olan duruşmanın gününü belirler; başvuruyu, 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurur ve projeden etkilenipadresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ eder. Yapılacak olan ilân ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları, başvuru dosyasının hangi tarihten itibaren nerede görülebileceği ve itirazların da ileri sürülebileceği duruşmanın günü ve saati gösterilir. Mahkeme, ayrıca, borçlunun veya alacaklılardan birinin talebi üzerine, başvuru hakkında verilecek nihai kararın verilmesine kadar geçecek olan dönem için borçlunun malvarlığını koru-maya yönelik ve borçlunun faaliyetleri bakımından gerekli gördüğü tedbirleri derhal alır. Bu durumda mahkeme, tespit edilen duruşma gününü beklemeksizin ayrıca bir duruşma günü tayin edebilir, alacaklılar ve borçlu tarafından seçilmiş, atanmasından projenin tasdikine veya reddine
1324-2 ilişkin kararın verilmesine kadar borçlunun faaliyetlerinin sevk ve idaresini bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi ve tecrübeye sahip ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç ara dönem denetçisi tayin edebilir. Alacaklılar ve borçlunun ara dönem de-netçisi seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya varamadıkları, ancak şartların ara dönem denetçisi atanmasını gerekli kıldığı hallerde mahkeme, niteliği ve yetkileri yönetmelik-le belirlenecek olan bir veya birkaç ara dönem denetçisini re'sen atayabilir. Mahkeme, projeden etkilenen alacaklıların borçluya karşı başlattıkları takiplerin ve bu ta-kiplerle ilgili olan davaların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipleri ve davaları da kapsayacak şekilde durdurulmasına, yeni icra takibi yapılma-sının etkilenen alacaklılar için yasaklanmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygu- lanmamasına ara dönem için karar verebilir. Bu durumda, bir takip muamelesiyle kesilebilenzamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemez. Ara dönemde borçlu, işletmenin devamı için zorunluysa veya malvarlığının kıymetinin korunması ya da artırılması için gerekli görülmesi hâlinde, kredi gibi finansman araçlarına başvu-rabilir. Bir finansman kaynağının kullanılabilmesi için teminat verilmesi gerekiyorsa, bu teminat öncelikle borçlunun daha önce üzerinde rehin tesis edilmemiş taşınır veya taşınmaz malları üze-rinde sağlanır. Finansman kaynağı terimi, borçluya hammadde gibi işletmenin faaliyet gösterebilmesiiçin gerekli mal ve hizmetleri sağlayanları da kapsar. Başvurunun mahkemece incelenmesi ve kanun yolları: Madde 309/p- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Tasdik duruşmasında mahkeme, ara dönem denetçisini, borçlu işletmenin yetkililerini ve duruşmada hazır bulunan alacaklıları dinler. Mahkeme, borçlunun yeniden yapılandırmaya iyini-yetle başvurduğunu, 309/m ilâ 309/o maddelerindeki şartların yerine geldiğini ve projeyi reddet-miş olan her alacaklının projeyle eline geçecek miktarın en az iflâs tasfiyesi sonunda eline geçe-cek miktara eşit olduğunu tespit ettiği takdirde, en geç otuz gün içinde başvurunun tasdikine, aksihalde reddine karar verir. Mahkeme, tasdik kararı ile birlikte, borçlu ile alacaklıların bu konudaki görüşlerini dedikkate alarak, yetkileri sadece projenin yerine getirilmesine ilişkin esasları denetleyip alacaklıla- ra durumu düzenli olarak rapor etmekten ibaret olan bir veya birkaç proje denetçisi tayin edebilir. Borçlu ve alacaklılar, denetçi seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya vara-madıkları takdirde, mahkeme, nitelikleri ve görev alanı yönetmelikle belirlenecek olan bir denet-çiyi re'sen atayabilir. Tasdik veya ret kararının tebliğinden itibaren on gün içinde borçlu ve tasdik duruşması sı- rasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar kararı temyiz edebilirler. Bu konudaki temyiz incele- mesi ivedilikle yapılır ve verilecek karara karşı, karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Tarafların itirazı ve temyiz maktu harca tâbidir. Kararın sonuçları: Madde 309/r- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Yeniden yapılandırma projesi, tüm hüküm ve sonuçlarını, başvurunun tasdikine ilişkin ka-rarın verildiği andan itibaren doğurmaya başlar. Projenin koşulları, projeden etkilenen alacaklılar-la yapılmış olan tüm sözleşme hükümlerinden önce gelir. Kararın temyiz incelemesi sonunda Yargıtayca bozulması üzerine, projenin tasdik kararı- nın icrası kendiliğinden durur. Bozma kararına kadar yapılan işlemler geçerliliğini muhafaza eder.
1324-3 Projeden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu sözleşmelerde projenin tadiline veya feshine yol açabilecek veyahut borçlunun yeniden yapılandırma yoluna başvurmasının temerrüt hali oluşturacağına ya da akde aykırılık teşkil edeceğine ilişkin hükümler bulunması hâlinde, bu hükümler borçlunun yeniden yapılandırma yoluna başvurması durumundauygulanmaz. Başvurunun tasdiki talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının verilmesi hâlinde, mah-kemece verilmiş tedbirler kalkar, durmuş olan dava ve takiplere devam edilir. Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırmanın feshi: Madde 309/s- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasında, 308/e maddesi ile 308/f maddesinin birinci fıkrası kıyasen uygulanır. Yeniden yapılandırmanın tama- men feshine karar verilir ve bu karar kesinleşirse, durum mahkemece 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurulur. İlândan itibaren on gün içinde, projeden etkilenen alacaklılar tasdik kararını vermiş olan mahkemeden borçlunun derhal iflâsına karar verilmesini isteyebilirler.(1) Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesinin tadili : Madde 309/ş- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Projenin bir kısmının ihlâli hâlinde, bu ihlâl sadece bazı alacaklıları etkiliyorsa, hakları ihlâl edilen bu alacaklıların borçlu ile projenin tadili konusunda anlaşmaya varmaları durumunda, tadil edilmiş proje mahkemenin tasdikine sunulur. Projenin devamı için bu tadilatın yapılması zorunlu ise ve tadil edilmiş proje hakları ihlâl edilmiş olan alacaklıları projeden etkilenen diğeralacaklılardan daha uygun bir duruma getirmiyorsa, mahkeme tadil edilmiş projeyi tasdik eder. Yeniden yapılandırma projesinin tasdikine ilişkin usul projenin tadili hakkında da uygulanır. Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesinin ihlâli ve muhtelif hükümler: Madde 309/t- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Borçlunun projeden doğan yükümlülüklerini tamamen veya kısmen zamanında yerine ge- tirmemesi hâlinde durum proje denetçisi, borçlu veya projeden etkilenen alacaklılar tarafından projeyi tasdik etmiş olan mahkemeye bildirilir. Aynı hak, projenin tasdikinden önce borçluya teminat mukabili veya teminatsız olarak kredi gibi finansman kaynağı yaratıp bundan kaynakla- nan alacağını kısmen veya tamamen elde edemeyen alacaklı için de söz konusudur. Bu bildirim üzerine mahkeme, borçlunun malvarlığının korunabilmesi için, borçlunun malvarlığı üzerindekitasarruflarını önleyici tedbirler de dahil olmak üzere, gerekli muhafaza tedbirlerini alır ve bir duruşma günü tayin ederek 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurur. Mahkeme,projeden etkilenen veya etkilenmeyen alacaklıların vakî itirazlarını inceledikten sonra, borçlunun yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmediğini, projenin uygulanmayıp tadilinin de söz konusu olmadığını veya finansman alacaklısının alacağını tamamen ya da kısmen elde ede- mediğini tespit edince derhal borçlunun iflâsına hükmeder. Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına, banka-lar ve sigorta şirketleri borçlu sıfatı ile başvuramazlar. Ara dönem denetçisi ve proje denetçisi hakkında 334/a madde hükümleri uygulanır. Harç, vergi istisnaları ve teşvik belgeleri: Madde 309/u- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Tasdik edilen proje kapsamındaki; 1- Yapılacak işlemler ve düzenlenecek kâğıtlar, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisi ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan,____________________ (1) 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 45 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “307 nci madde ile 308 inci maddenin” ibaresi “308/e maddesi ile 308/f maddesinin” şeklinde değiştirilmiştir.
1324-4 2- Alacaklılar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sa-yılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, 3- Borçluya kullandırılan ve kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fo- nundan, 4- Diğer benzeri işlemler, kâğıtlar ve krediler vergi, resim, harç ve fon yükümlülüklerin-den (4306 sayılı Kanun uyarınca ödenmesi gereken Eğitime Katkı Payı hariç), İstisna edilmiştir. İstisna, alacaklıların tasdik edilen proje kapsamında edindikleri varlıkları elden çıkardıkla-rı hallerde de uygulanır. Tasdik edilen proje hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınır. Tasdik edilen proje hükümleri uyarınca uygulamaya konulan işlemlerin gerçekleşmemesi hâlinde dahi, bu madde uyarınca uygulanmış istisnalar geri alınmaz. Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağla-nan borçlular tarafından alınmış olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, proje-ler ile belirlenen süreler kadar uzatılmış sayılır. Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygu-lanması sırasında aranacak noter onaylı belgelere ilişkin noter harcı maktu olarak alınır. Yönetmelik: Madde 309/ü- (Ek: 12/2/2004-5092/8 md.) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde Adalet Bakanlığınca sermaye şirket-leri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygulanmasına ilişkin yönet-melik yürürlüğe konulur.
Aile Hukuku ve Boşanma Davası
By Av. Mustafa Kemal Batur / 07 Eylül 2018

Terk Nedeniyle Boşanma Davası ve Yapılacaklar

Evi Terk ve Terk Nedeni İle Açılacak Boşanma Davası

  Türk Medeni Kanunu madde 164'e göre eşlerden biri, evliliğin birliğinden doğan yükümlülüklerden herhangi birini yerine getirmemek maksadı ile diğerini yani evi terk ederse veya haklı bir sebebi olmadan ortak konuta dönmez ise evi terkin şartları gerçekleşmeye başlamış demektir. Aynı zamanda bu ayrılık süresi en az 6 ay sürecek ve terkin devam etmesi durumunda dava açılabilir.  Terk sonucu açılacak davada hakimin yaptığı ihtarda sonuçsuz kalmışsa terk edilen artık taraf boşanma davası açabilmektedir. Diğer bir durum olan, eşi ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmesini engelleyen taraf da terk etmiş sayılmaktadır. Davaya hakkı olan tarafın isteği üzerine hakim, incelemeden yapılan ihtarda terk eden eşe 2 ay içerisinde ortak konuta dönmesinin gerektiği konusunda ve dönmemesinde doğacak sonuçlar ile ilgili uyarıda bulunmaktadır. Bu ihtar gereken durumlarda ilan şeklinde yapılmaktadır. Ancak boşanma davasının açılabilmesi için dördüncü ayın geçilmiş olması gerekir. İhtardan sonra ise dava açabilmek için en az 2 ay geçmiş olması gerekmektedir. Terk nedeni, bir eşin ortak hayattan, ortak mülkten ayrılması anlamına gelmektedir. Bu sebeple aynı ev içerisinde yaşayan eşlerin birbirinden uzak durması, küsmesi veya dargın olması terk anlamına gelmemektedir. Terk sebebi mutlak bir boşanma nedenidir. Hakim terk nedeni ile açılan davalarda diğer eş için hayatın çekilmez olup olmadığını araştırmaz.  

Terk Nedeni İle Açılacak Boşanma Davası Şartları

Türk Medeni Kanununda terkin boşanma sebebi olabilmesi için çeşitli şartlar aranmaktadır. Bu şartları içermeyen sebep terk sebebi olarak kabul edilmemektedir. 1. Ortak Hayata Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülükleri Yerine Getirmemek İçin Son Verilmiş Olması Gerekir Eşlerden birinin, evlilikten doğmuş olan vazifelerden kaçınmak amacı ile evden ayrılmış olması gerekmektedir. Yani hastalığı için hastanede kalması gereken veya askere giden eş terk sebebi ile boşanma davasının konusu olamaz. Terk söz konusu olabilmesi için, eş farklı bir amaçla evden ayrılmış olsa bile sonrasında haklı bir sebep olmadan geri dönmez ise gerçekleşebilir.  

2. Terk Süresinin En Az 6 Ay Olması Gerekir

Eşlerden birinin ortak konutu haklı bir sebep olmadan terk etmesi halinde hemen boşanma davası açılamamaktadır. Bunun için evi terk süresinin en az 6 ay sürmüş olması gerekmektedir. Ayrıca halen ayrılığın devam etmesi gerekir. Bu altı aylık süreci eve çeşitli sebepler ile ( Örneğin bir takım eşyalar almak ) dönmek kesmez. Eve samimi bir şekilde dönüş olması gerekmektedir. Samimi bir dönüş gerçekleşmiş ise ancak sonrasında tekrar terk gerçekleşir ise süreç baştan başlamaktadır.  

3. İhtar Gönderilmiş Olmalıdır

Boşanma davası açılabilmesi için evi terk durumunda olan eşe dördüncü ay bittiğinde hakim tarafından eve dönmesi için ihtar gönderilmiş olması gerekmektedir. Bunun sonucunda ayrılık hali devam ederse 6. ayda boşanma davası açılabilir. Yani sonuç olarak terk nedeni ile boşanma davası en erken 6. ayın sonunda açılabilmektedir. İhtarda sürenin belirtilmiş olması gerekir. İhtar herhangi bir mahkemeden yapılabilmektedir.

4. İhtarın Haklı ve Geçerli Olması Gerekir

İhtarın samimi ve geçerli olması gerekir. Eve dönüş için gerekli yol giderlerinin yetersiz olması ihtarı geçersiz kılabilir. İhtar içerisinde aynı zamanda ortak konuta iki ay içerisinde dönmesi gerektiği açıkça belirtilmeli ve dönüş süresi yazılmalıdır.

5. Konutun Uygun Olması Gerekir

Medeni Kanuna göre ortak konut eşlerin birlikte verdiği kararlar doğrultusunda seçilmelidir. Evi terk sebebi ile dava açabilmek için karşı tarafa ihtar gönderilmesi, ihtardan önceki olayların affedildiği anlamına gelir. İhtar sonrasında önceki olaylar ile boşanma davası açılamaz.   Konu ve makale hakkında bize ulaşmak için tıklayınız.
Tüketici Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 07 Eylül 2018

Hesap işletim ücreti iadesi ve bankadan geri almak

Danışta 15. Diresinin Bankalarla İlgili Güncel Hesap İşletim Ücreti Kararı ve Yapılacaklar
Ülkemizde yıllardır milyonlarca kişiden alınan hesap işletim ücreti artık son buldu. Danıştay 15. Dairesi tarafından, çok sayıda banka müşterisini bir hayli yakından alakadar eden bir karar verildi. Danıştay, bankaların müşterilerinden hesap işletim ücreti talep etmesini düzenleyen yönetmelik hükmünün iptal edilmesi yönünde karar verdi. 3 Ekim 2014 tarihli olarak yürürlüğe girmiş olan Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere Dair Usul ve Esaslarla Alakalı Yönetmeliğin 10 ve 13. maddelerinin hükümlerinin bir bölümünün iptali istemiyle açılan davada Danıştay tüketici lehine karar verdi. Danıştay 15. Dairesi, bankaların tüketicilerden hesap işletim ücreti talep etmesine yönelik olan hükmünün oy birliğiyle iptali yönünde karar aldı. Danıştay 15 Daire, yönetmeliğin "nakit avans çekim ücreti, tahsis ücreti, kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemelere" ilişkin olan hükmün iptal edilmesi isteğinin ise reddi yönünde karar almıştır. Bankalar tarafından alınan tahsis ücretinin de iptal edilmesi yönünde oy kullanan iki üye hakim kullanmış oldukları karşı oy yazısında, " Kredi veren kuruluşların müşterilerinden aldıkları tahsis bedelinin, gerek özelliği gerek unsurları ve gerekse haklı, makul ve belgelendirilebilir olan bir ücret olduğunun ortaya konulamamış olduğu, yönetmeliğin, tahsis bedelinin alınmasına dair bölümün hukuki ve dayanağı kanuni düzenlemeye uygunluk bulunmadığı ve mevcut düzenlemenin de iptalinin gerekli olduğu görüşü ileri sürüldü.

Danıştay 15. Darisenin Kararı

Danıştay tarafından ortaya konulan kararda, tüketiciden alınacak olan bedel, masraf ve komisyonlar BDD tarafından belirlenirken, kanunun gereğine ve tüketicinin korunması maksadına uygun olup olmadığının denetlemeye tabi tutulmasının önem arz ettiği ifade edildi. Merkez Bankası tebliğinin bankave finans kurumlarının müşterilerinden faiz haricinde menfaat ve ücret almasına olanak tanıdığının hatırlatıldığı kararda, şu izahlara yer verildi; " Çağımızın modern toplum hayatında ve de ekonomik şartlarında önemli bir konuma sahip durumda olan bankave finansal kurumların, ekonomik büyümeyi finanse etmekte oldukları ve sürdürülebilir nitelikteki sağlıklı ekonomilerin temelini meydana getirdikleri gerçeği yadsınamaz. Bu sebeple kamusal gözetim ve denetim altına alınan bankalar ve finansal kurumların, tüketici kredilerinden kaynaklı olan bir takım harcamalarını, yalnızca faiz kalemi kapsamında yansıtmasının beklenemeyeceği, yönetmelik doğrultusunda belirlenmiş olan sınırlar içinde makul, haklı ve belgeli olmak şartlarının gerçekleştirilmesi koşuluyla bir kısım harcama ve bedelleri tüketicilerden isteyebilecekleri mevzuatça uygun görülmektedir".

Tahsis Ücreti İsteyebilirler

Kredi gereksiniminin sağlanmasına imkan veren sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi gayesiyle  bankalar müşterilerinden tahsis ücreti talep edebilecek bedeller arasında belirlenmesinde yasaya uygunsuzluk görülmediği vurgulanmış olan kararda, finans kurumlarının haftanın her günü hizmet sağlaması sebebiyle finansman masrafı dışında kira, bakım, teknik servis gibi giderlere katlanmak durumunda oldukları, bu masrafların karşılığı olarak "nakit avans çekim bedeli" tüketicilerden istenebilecek kalemler arasında belirlenmesinin mevzuata uygunsuzluk taşımadığı belirtildi. "Finans ve bankakuruluşları tarafından yapılan zorunlu masrafların, kanundan ve diğer mevzuattan kaynaklanması halinde tüketici bu harcamaları karşılamak mecburiyetindedir". Denilen kararda, banka tarafından tüketiciden tahsil edilen masrafların, alakalı kamu kurum ya da kuruluşuna ödenmekte olduğu, bankaların bu durum neticesinde hiç bir kazanımlarının olmadığı ve " kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemelerin" tüketicilerden istenecek bedeller arasında belirlenmesinde yasaya aykırılık görülmediği aktarıldı.

Hesap İşletim Ücreti İptal Edildi

Danıştay 15. Daire kararında, hesap işletim ücreti ile alakalı dava konusu yönetmelik tarafından net bir tanım yapılmadığı fakat davalı BDDK'nın savunma dilekçesinde , " bu bedelin" hesabın işletilmesinden dolayı kaynaklı bir ücret olarak hesap ile alakalı muhasebe kayıtlarının tutulması, kontrolü ve devam ettirilebilmesinden kaynaklı olan giderler olarak tanımlandığı ifade edildi. Kararda, yönetmelikte, hesap işletim bedelinin, hesap sayısı ile bağlantılı olmadan tüketici doğrultusunda tahakkuk ve tahsil edileceğinin vurgulanmış olduğu hatırlatıldı. Hesap işletim bedelinin, hesabın tutarı, hesap sayısı, hesaptaki işlem sayısı gibi konular dikkate alınmadan yalnızca tüketici bazında alındığına dikkati çeken kararda, davalı idarenin savunması esnasında ifade edilen konuların " hesap işletim bedeli"nin dayanağı olarak kabul göremeyeceği vurgulandı.

Kararda, şu yönde bir değerlendirme yapıldı;

" Açıkça nedeni gösterilip niteliği ortaya konulamayan 'hesap işletim bedeli' alınmasını öngören düzenleme, ilişkili yönetmeliğin dayanağı olan 6502 sayılı Kanun'un 4/3. maddesi beraberinde bu husus da yerleşik yargı kararları kapsamında ücret, komisyon ve giderlerin haklı, makul ve belgeli olması gerekli olduğu kriterlerine uygunsuzluk teşkil etmektedir". HESAP İŞLETİM ÜCRETİ İADESİ ve ÖDEMİŞ OLDUĞUNU HESAP İŞLETİM ÜCRETİNİN GERİ ALINMASI İÇİN BİZE ULAŞINIZ.   Bankalardan hesap işletim ücretini geri almak ve ödenmiş olan hesap ücretlerinin iadesi hakkında verilen bu Danıştay kararı son derece tüketici lehine ve doğru bir karardır. Finans kuruluşları bundan böyle bu ücreti alamayacaklardır ancak yeni bir isimle yeni bir masraf kalemi olarak ileriki günlerde karşımıza çıkar mı bekleyip göreceğiz.
İdari Yargı
By Av. Mustafa Kemal Batur / 16 Temmuz 2018

Hata ve hile olmadan, .. Yürütmenin Durdurulması ve İptal Davası

Ankara xx. İdare Mahkemesinden emsal niteliğinde çıkan bir karar.   T.C. ANKARA xx İDARE MAHKEMESİ   ESAS NO : 2018/xxx     YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI)                        : VEKİLİ                                              : Av. Mustafa Kemal Batur Akar Cad. No:3/58 İtower Plaza Bomonti Şişli/İSTANBUL   KARŞI TARAF (DAVALI)               : Emniyet Genel Müdürlüğü /ANKARA VEKİLİ                                              : Av. Gözde Akgün (Aynı adreste)   İSTEMİN ÖZETİ                             : xx. dönem xxx POMEM öğrencisi olan ve eğitimini tamamlayan davacı tarafından, hakkında alınan sağlık kurulu raporlarının Emniyet Genel Müdürlüğü Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı'nca incelenmesi neticesinde Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğinin Ek-3-IV-A maddesine göre POMEM öğrencisi olamayacağına karar verilmesi üzerine Başkanlık Makamının xx/xx/2018 tarihli onayı ile Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrenciliğinden ilişiğinin kesilmesine yönelik davalı idare işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.   SAVUNMA ÖZETİ                           : xxx Devlet Hastanesi ile Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden aldırılan sağlık kurulu raporları uyarınca yapılan incelemede davacının durumunun Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'ne uymadığından POMEM öğrencisi olamayacağına karar verildiği, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.       TÜRK MİLLETİ ADINA   Karar veren Ankara xx. İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü: Dava, xx. Dönem xxx POMEM öğrencisi olan ve eğitimini tamamlayan davacı tarafından; hakkında alınan sağlık kurulu raporlarının Emniyet Genel Müdürlüğü Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı'nca incelenmesi neticesinde Emniyet Hizmetleri Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3-IV-A maddesine göre POMEM öğrencisi olamayacağına karar verilmesi üzerine Başkanlık Makamı'nın xx/xx/2018 tarihli oluru ile Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrenciliğinden ilişiğinin kesilmesine yönelik işlemin iptali istemiyle açılmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde; "Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur." hükmüne yer verilmiştir. Davacının okula kayıt yaptırarak öğrenci olduğu tarihte yürürlükte olan 04.08.2003 günlü, 25189 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’nin 4. maddesinde, Öğrenci: Öğrenci adaylarından sağlık kurulu raporları, Daire Başkanlığınca öğrenci olur şeklinde onaylananlardan eğitim öğretim kurumlarınca kesin kaydı yapılanları, Öğrenci Adayı: Eğitim-öğretim kurumunca yapılan sınavları kazanarak sağlık raporlarındaki öğrenci olur kararının Daire Başkanlığınca onaylanması işleminden öncekileri ifade eder şeklinde tanımlanmış, 9. maddesinde, Polis Meslek Yüksek Okulu ve Polis Meslek Eğitim Merkezine alınacak öğrenci adaylarında Ek-3’te belirtilen hastalık branşlarının sınıflandırılmasındaki A dilimi sağlık şartlarının aranacağı, aday öğrencilere sağlık kurulu raporlarının okulun/eğitim merkezinin denetim ve gözetiminde tam teşekküllü hastanelerden aldırılacağı ve 10 uncu madde hükümlerine göre işlem yapılacağı, Yönetmeliğin 10. maddesinde de, hastanelerce düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun 1. fıkra hükmü kapsamındainceleneceği, uygun olması halinde aday hakkında“Öğrenci Olur” şeklinde kesin karar verileceği öngörülmüş, 11. maddesinde ise, öğrencilerin sağlık durumlarının takibi ve okullardaki koruyucu hekimlik hizmetlerinin okul başhekimliğince veya il emniyet müdürlüğü hekimlerince yapılacağı, bu birimlerde hekim bulunmadığı takdirde il sağlık müdürlüğünden geçici görevli hekim talep edileceği, her öğrenci için okul başhekimliklerince sağlık dosyası tutulacağı,... öğrencilik sırasında rahatsızlık tespit edilenlerin tedavi ve takiplerinin yapılacağı, öğrencilerin hastalık, kaza, yaralanma ve diğer nedenlerden dolayı aldıkları raporların okul başhekimliklerince inceleneceği, EK-3’de belirtilen Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki A, B, C dilimi sağlık şartlarını kaybettiği kanaati oluşan öğrencilere dilim belirtir sağlık kurulu raporu aldırılıp Daire Başkanlığına gönderileceği, Başkanlıkça yapılan incelemede C dilimi dahil olanların öğrenciliğe devam edeceği Devlet Memurluğuna Geçişte Aranacak Sağlık Şartları ile Memur Raporlarının ve Sağlık Durumlarının Değerlendirilmesi başlıklı üçüncü bölümde yer alan 12. maddesinde; ...Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Fakülte ve Yüksek Okul lisans programı ve Polis Meslek Yüksek Okullarının son sınıfında öğrenime devam eden öğrencilere, Devlet memuru olarak atanmak için sağlık durumlarını belgelemek üzere, okul yönetiminin gözetim ve denetiminde tam teşekküllü hastanelerinden sağlık kurulu raporu aldırılır...'', 13 maddesinde ise, ''12 nci madde gereğince okullarda aldırılan sağlık kurulu raporları, okul başhekimliklerince veya il emniyet müdürlüğü hekimlerince yoksa il sağlık müdürlüğünden geçici görevli hekim talep edilerek usule uygunluğu yönünden incelenir, eksiklikler giderilerek ve tamamlattırılarak Daire Başkanlığına gönderilir. Sağlık kurulu raporları Daire Başkanlığınca incelenip karara bağlanır ve atama işlemlerine esas olmak üzere okullara gönderilir. Ancak memuriyete girişte aldırılan sağlık kurulu raporları Daire Başkanlığınca karara bağlanmış olsa dahi mezuniyete kadar ilgililerin sağlık durumlarında değişiklik olması halinde bu değişiklikler de Daire Başkanlığına bildirilir, bu durumda 11 inci maddeye göre işlem yapılır. EK-3’de belirtilen Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki A, B, C dilimi sağlık şartlarını taşıyanlar, Emniyet Hizmetleri Sınıfına atanmaya...hak kazanırlar...'' hükümlerine yer verilmiş, Hastalık Branşlarının Sınıflandırıldığı "Göz Hastalıkları" başlıklı Ek-3-IV-A maddesinde; "Görme ve diskromotopsi muayenesinde lens kullanılmasına izin verilmez. 1) Bu siteme ait konjenital anomali, kronik ve ilerleyici hastalığı bulunmayacaktır. 2) İshiara kitabı ile yapılan muayenede parsiyel veya total diskromatopsi (renk körlüğü) bulunmayacaktır. 3) Göz ve göz ekleri tam ve sağlam olacaktır. 4) Göz ve göz eklerine ait eşkal belirleyici kalıcı sekel bulunmayacaktır. 5) Polis Kolejine alınacak öğrencilerde; görme her iki gözde ayrı ayrı ihtilafsız tam olacaktır. 6) Polis Meslek Yüksek Okuluna alınacak öğrencilerde; görme her iki gözde ayrı ayrı myoplarda; (sferik + silendirik) – 1 Diyoptri ve hipermetroplarda + 1 Diyoptriyi geçemez. Mixt astigmatlarda transpozisyon sonrası değerlere göre işlem yapılır. Düzeltmeden (…) sonra sadece gözlerden birinin görme gücü en az 7/10 ve her iki gözde görme güçleri toplamı en az 16/20 olmak zorundadır. Gözlük camı veya lens ile yapılan tashihtir. 7) Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Fakülte ve Yüksek Okul lisans programı ile polis meslek eğitim merkezi müdürlüğüne alınacak öğrencilerde refraksiyon kusuru her iki gözde ayrı ayrı myoplarda; (sferik + silendirik) – 2 Diyoptri ve hipermetroplarda + 1 Diyoptriyi geçemez. Mixt astigmatlarda transpozisyon sonrası değerlere göre işlem yapılır. Düzeltmeden önce (…) sonra sadece gözlerden birinin görme gücü en az 7/10 ve her iki gözde görme güçleri toplamı en az 16/20 olmak zorundadır. Gözlük camı veya lens ile yapılan tashihtir."düzenlemesine yer verilmiştir. Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 03/01/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin "Öğrencilerin sağlık durumlarının değerlendirilmesi ve sağlık dosyası oluşturulması" başlıklı 11.maddesinde "Öğrencilerin sağlık durumlarının takibi ve okullardaki koruyucu hekimlik hizmetleri, okuldaki veya il emniyet müdürlüğündeki kurum tabipliklerince yapılır. Bu birimlerde hekim bulunmadığı takdirde il sağlık müdürlüğünden hekim talep edilir. (...) Aldırılan bu raporlardan; tüm branşlar için C-D-E dilimi, psikiyatrik hastalıklar için B-C-D-E dilimi sağlık şartlarını taşıyanların raporları sağlık dosyasına ilave edilerek Daire Başkanlığına gönderilir. Sağlık komisyonunda, öğrencilerin son durum ve dilim belirtir sağlık kurulu raporları ve sağlık dosyaları incelenir. A-B-C dilimi sağlık şartlarını taşıyanlara, “öğrenciliğe devam eder”, D-E dilimi sağlık şartlarını taşıyanlara ise “öğrenciliğe devam edemez” kararı verilir." hükmüne, "Hastalık Branşlarının Sınıflandırıldığı "Göz Hastalıkları" başlıklı Ek-3-7-A maddesinde; "Bu sisteme ait kronik hastalığı,sürekli diyet veya ilaç tedavisiyle kontrol altında tutulmayı gerektirecek bir hastalığı, organ ve sistem fonksiyonlarını etkileyen bir hastalığı, sakatlığı olanlar ile doğuştan(konjenital) veya sonradan (cerrahi-travmatik) organ eksikliği veya organ yokluğu olanlar (aşağıdaki istisnai maddeler hariç) öğrenciliğe kabul edilmezler. Bu bölümde ifade edilmemiş tanılarda, kişinin muayenesini yapan ilgili uzman doktor ve sağlık kurulu doktorları, hastalığın seyri ve derinliğini dikkate alarak, bu Yönetmeliğin 21 nci maddesine göre uygun olan dilim için karar verir. B-C-D dilimlerinde tanımlanan hastalıklar öğrenciliğe engeldir. (...) 2) ç- Katarakt ve katarakt cerrahisi, psödokafi öğrenciliğe engeldir. " düzenlemesine yer verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; POMEM sınavlarında başarılı olması üzerine xxx POMEM'e xx. Dönem olarak kaydı yapılan ve eğitim sürecini tamamlayan davacı hakkında xxx Devlet Hastanesi'nin xx/xx/2017 tarih ve xx sayılı raporu ile " Konjenital Katarakt" teşhisi koyulduğu, bu rapor üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının  Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiği bu hastanece xx/xx/2017 tarih ve xxsayı ile düzenlenen raporda " Konjenital Katarakt tanısıyla birlikte 2003 tarihli Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin "Göz Hastalıkları" başlıklı   Ek-3-IV-A maddesine uymaz, POMEM öğrencisi olamaz" kararı verilmesi üzerine dava konusu ilişik kesme işleminin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlıkta, mahkememizin xx/xx/2018 tarihli ara kararıyla davacının Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde belirtilen Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki dilimlerden hangi dilimdeki (A,B,C vs.) sağlık şartını taşıdığı hususunun tespiti ile davacıya koyulan tanının polisliğe atanmasına engel teşkil edip etmeyeceği hususunun 04.08.2003 günlü, 25189 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği   ve 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni Yönetmelik hükümlerine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılıp her iki yönetmelik hükümleri yönünden de sağlık şartını taşıyıp taşımadığı hususunun sağlık kurulu raporu içeriğinde gerekçesini açıklayacak şekilde tespiti için Ankara Numune ve Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevkinin yapıldığı, bunun üzerine düzenlenen xx/xx/2018 tarih ve xx sayılı sağlık kurulu raporunda; teşhis hanesinde; " H26.8-Kataraktar diğer, tanımlanmış" ifadesi yer alırken, karar hanesinde; " 04.08.2003 tarihli Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'ne göre;Ek-3-IV-A maddesine göre POMEM öğrencisi olmaz, Ek-4-B madde 10'a göre polis memuru olur". 03.01.2018 tarihli Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'ne göre; Ek-3-7-A-2/ç'e göre POMEM öğrencisi olamaz, Ek-3-7-B-6 maddesi ve 3. Bölüm 13/4 maddesine göre polis memuru olur" kararına yer verilmiştir.   Bu durumda, davacının; kaydının yapılmasında herhangi bir hile veya hatasının bulunmadığı ve tüm derslerinde başarılı olarak okulu tamamladığı göz önüne alındığında öğrenci adayı olarak değil öğrenci statüsüne haiz olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı,gerek davacının okula kayıt yaptırarak öğrenci olduğu tarihte yürürlükte olan eski Yönetmeliğin gerek ise dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan yeni Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesine göre A dilimi sağlık şartını taşımaması halinde dahi lehe olan hükümler uygulanmak suretiyle öğrenciliğinin devam ettirilerek polis olarak atanması gerektiğinden öğrenci adaylarında aranan Ek-3'te belirtilen hastalık branşlarının sınıflandırılmasındaki A dilimi sağlık şartlarını taşımadığından bahisle okulla ilişiğinin kesilmesine dair tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Öte yandan, dava konusu işlemin uygulanması durumunda davacının mesleğine başlayamayacağı dikkate alındığında, davacı açısından telafisi güç veya imkansız zaraların doğacağı da açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere 29/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.    
Başkan ALİ ÇOPUR 37776   Üye HALİL YILDIRIM 195246   Üye MUSTAFA BİLGETECAN 178500  
      yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.
Ceza Hukuku, Genel Hukuk
By Av. Mustafa Kemal Batur / 14 Temmuz 2018

Yasal Olmayan Yollardan Kazanç Elde Etme: Kara Para

Yasal olmayan faaliyetlerden elde edilen paranın yasal yollarla elde edilmiş gibi gösterilerek sistem içine dahil edilmesine kara para aklama denir. Burada amaç devletin bu parayı nereden buldun sorusuna resmi kanallar üzerinden cevap yaratabilmektir. En çok kara para elde edilen kanallar arasında; uyuşturucu, fuhuş, insan kaçakçılığı, terör ve silah ticaretidir. Devlet tarafından yapılan denetimlerde şüpheden uzak bir şekilde değerlendirilecek olan nakit paranın vergisi verilmemekle birlikte herhangi bir banka kanalı üzerinden işlem yapılması da mümkün değildir. Çeşitli kara para aklama yöntemleri kullanılarak, suçların deşifre olma ihtimali ve bunun sonucunda da cezai yaptırımlarla karşılaşma sorunu ortadan kaldırılmış olur. Pek çok kişinin hayal gücünün sınırlarını zorlamasına rağmen tahmin bile edemeyeceği yöntemlerle elde edilen para nakit akış döngüsünün içine dahil edilir. Uygulanan yöntemler ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte finansal sistemlerin çeşitliliği de yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar. Kara para aklama konusunda en çok fikir üretebilecek kişiler arasında; hukukçular, muhasebeciler ve mali danışmanlar gösterilebilir. Bu kişiler sisteme olan hakimiyetlerini yapabilirler.    

Kara Para Aklamanın TCK Kapsamında Cezalandırması Nasıl Yapılır?

Ülkelere göre kara para aklamanın cezası değişiklik gösterir. Ülkemizde ise 4208 sayılı kanun hükmüne uygun işlemler yapılır. Kara para kazanmak ve bu parayı aklamak birbirinden bağımsız iki ayrı suçtur. Kara para aklama yöntemleri tek tek kullanılabileceği gibi birkaç farklı yöntem aynı iş içinde de kullanılabilir. En sık karşılaşılan yollar pek çok masum kişinin organizasyonun içine dahil olmasına ve bu suçtan ceza almasına neden olmuştur. 1996 yılında kurulan MASAK, suç gelirlerinin aklanması ve güvenli bir toplum oluşturma çabalarında etkili görevler üstlenir. Uygulamanın tespiti için elde ettiği bilgileri en hızlı şekilde değerlendiren, en iyi şekilde analiz eden ve sonuçları ilgili birimlere ileten kurum, Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.  

En Sık Kullanılan Kara Para Aklama Yöntemleri Nelerdir?

Sınırsız sayıda yöntem bulunmasına karşılık en sık kullanılan kara para aklama yöntemleri arasında; * Fonların ülke dışına çıkarılması * İnternet bankacılığı * Şirinler yöntemi * Hayali ticaret * Parçalama yöntemi * Kağıt üstünde kurulan hayali şirketler * Kumarhane ve gazinolar gösterilebilir. Para aklamada zaman zaman birden fazla yöntem aynı aklama işinde de kullanılabilir. Konuyla ilgili düzenlemelerin yapıldığı ülkelerde değişen banka hesap hareket limitlerinin altında kalacak şekilde yapılan işlemler dikkat çekmezken, çok sayıda kişinin dahil olduğu işlemler sonucunda farklı bankalar ve şubeler üzerinden yatırılan hesaplarla para sistem içine dahil edilmiş olur. Nakit paranın kullanıldığı göstermelik şirketlerdeyse aklama; nakit akışının çok yoğun olduğu bir alanda iş yeri açılarak başlar. Satılan ürün miktarının tespitinin kolay olmadığı hızlı tüketim ürünlerinde ne kadar ürün girişi ve çıkışı olduğu belirlenemeyeceği için bu kanallar kara para aklama için son derece uygundur. Kurulan hayali şirketler sadece kağıt üzerinde vardır ve bu aşamada denetimlerin yapılması oldukça zorlaşır.  

Vergi Cenneti Ülkeler Müşterilerine Ne Gibi Avantajlar Sağlar?

Kıyı bankacılığı veya off-shore olarak tanımlanan kara para aklama yönteminde sunulan vaatler arasında; gizlilik, sıfır veya sıfıra yakın vergi, konum olarak gelişmiş ülkelerle rahat iletişim, gerekli teknik altyapı ve uzman kadro sayılabilir. Çok sıkı bir şekilde sır saklama prensiplerinin geçerli olduğu kıyı bankalarında faiz oranları belirlenirken serbest piyasa şartları dikkate alınır. Uygulamanın döviz bürolarında sürdürülen ayağında ise küçük ölçekli banknotlar büyükleriyle ve eldeki para birimleri farklı para birimlerine çevrilerek gelir sistem içine entegre edilir. Gelişen teknolojilere ve değişen sistemlere uygun olarak kendini yenileyen para aklama yöntemlerinde en yeni trend internet bankacılığı ve elektronik paradır. Son zamanlarda kripto para birimi olarak adlandırılan Bitcoin, Ethereum, Ripple gibi sanal para birimleri bu yöntemlerde kullanılmaya başlanmıştır.      

MASAK ve KARA PARA AKLAMA

  Aklama sürecini kavramak için konu, “öncül suç” ve “suç geliri” kavramları ile birlikte değerlendirilmelidir. Genel olarak aklamadan bahsedebilmek için;
  • Bir suç işlenmiş (Öncül suç),
  • Bu suç sonucunda herhangi bir ekonomik değer elde edilmiş (Suç geliri),
  • Bu ekonomik değerleri yasadışı nitelikten çıkarıp bunlara yasal görünüm kazandırmaya yönelik fiillerin işlenmiş

Olması gerekmektedir. Aşağıda aklama ile ilgili temel kavramlar açıklanmıştır: Öncül suç Öncül suç suç gelirinin elde edilmesini mümkün kılan suçtur. Hukuki olarak suç gelirine kaynak teşkil eden bu suçlar, benimsenen yaklaşıma göre ülke mevzuatlarında farklı şekillerde belirlenmişlerdir. Öncül suç belirlemede kullanılan yaklaşımlar şu şekilde belirtilebilir:

  • Tüm ağır suçların öncül suç olarak kabulü,
  • Tüm suçların veya belirli kategorideki ağır suçların veya belirli hapis cezası sınırını aşan suçların öncül suç olarak kabulü,
  • Öncül suçların sayma suretiyle belirlenmesi,
  • Karma yaklaşım.

Ülkemizde 4208 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde öncül suçlar sayma yöntemi ile belirlenmişken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun aklama suçunun düzenlendiği 282. maddesinde “alt sınırı altı ay ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar” şeklinde eşik yaklaşım benimsenmiştir. Suç Geliri Suç geliri yasaların suç saydığı fiillerden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak ifade edilebilir. Sözlük anlamıyla “yasa dışı yollardan sağlanan kazanç” olarak tanımlanan suç geliri, kirli para gibi terimlerle de anılmaktadır. Uluslararası literatürde ise bu kapsamda “suç geliri” (proceeds of crime), “kirli para” (dirty money), “karapara” (black money) veya “suç parası” (criminal fund) terimleri kullanılmaktadır. Suç geliri ekonomik, sosyal ve hukuki olmak üzere farklı açılardan tanımlanabilir. Aklama suçuna konu olabilecek suç geliri doğal olarak hukuki olarak tanımlanan suç geliridir ki, bu da ülke mevzuatlarında öncül suç olarak belirlenmiş fiillerden elde edilen her türlü değerdir. Ülkemizde 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun’da tanımlanan “karapara”, Söz konusu Kanunun 2/a maddesinde sayılan Kanunlardaki fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen bütün ekonomik değerleri ifade etmekteydi. 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunda karapara kavramı yerine “Suç geliri” kavramı kullanılmış ve aynı kanunda suç geliri, TCK’nın 282 nci maddesine paralel şekilde “suçtan kaynaklanan malvarlığı değeri” olarak tanımlanmıştır Aklama suçu Aklama suçu, genel olarak öncül suçlardan elde edilen gelirlerin, yasa dışı kaynağını gizlemek ve bu gelirleri yasal bir kaynaktan elde edilmiş gibi göstermek amacıyla yapılan her türlü işlem olarak tanımlanabilir. Aklama suçu hukuk sistemimizde ilk olarak 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun 2/b maddesinde “Karapara aklama suçu” adıyla tanımlanmıştır. Daha sonra 1 Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282’nci maddesinde yeniden düzenlemiştir. Aklama ile mücadele kapsamında hazırlanan uluslararası sözleşmelerde aklama fiilleri ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Örneğin Türkiye’nin de taraf olduğu Sınıraşan Organize Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Suç Haline Getirilmesi” başlıklı 6’ncı maddesinde;

  • Suç geliri olduğu bilinen malvarlığının yasadışı kaynağını gizlemek veya olduğundan değişik göstermek veya öncül suçun işlenmesine karışmış olan herhangi bir kişiye işlediği suçun yasal sonuçlarından kaçınmasına yardım etmek amacıyla dönüştürülmesi veya devredilmesi;
  • Bir malvarlığının suç geliri olduğunu bilerek; gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, kullanımının, hareketlerinin veya mülkiyetinin veya malvarlığına ilişkin hakların gizlenmesi veya olduğundan değişik gösterilmesi.
  • Devletlerin kendi hukuk sisteminin temel kavramlarına tabi olarak, tesellüm anında bu tür bir malın suç geliri olduğunu bilerek; edinilmesi, bulundurulması veya kullanılması, bu maddede belirtilen suçlardan herhangi birini işlemeye veya teşebbüse örgütlü olarak veya suç işleme konusunda anlaşarak yardım, yataklık, kolaylaştırmak ve yol göstermek suretiyle katılınması

Aklama fiilleri olarak belirtilmiştir.

Konu hakkında bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.

Genel Hukuk
By Av. Mustafa Kemal Batur / 12 Temmuz 2018

Bitcoin ve Diğer Sanal Paralarda Vergi ve Geçmişe Vergi

İlk kripto para olan Bitcoin, 2008'in Kasım ayında adını duyurmaya başlamış fakat 3 Ocak 2009 yılında tam anlamı ile fonksiyonellik kazanmıştır. Hukuki bakımdan yasal bir ödeme aracı olarak kabul görmese de kripto paralarla yapılan alışverişler yasa dışı kabul edilmemektedir.

Türkiye'de Bitcoin 'in Vergilendirilmesi

Tüm dünyada ve Türkiye'de kripto para birimlerine olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Dünyada Danimarka, Singapur, Kanada, Finlandiya, Brezilya ve Bulgaristan bitcoinden elde edilen kazancın vergilendirilmesini uygulamaya koymuş, hatta Singapur Bitcoin ile yapılan yurt içi alışverişlerinden KDV almaya başlamıştır. Sanal para olarak tanımlanan Bitcoin, Türkiye'de hukuki olarak kesin bir çerçeve içine alınmamıştır. Buna karşın ülkemizde Gelir Vergisi Kanunu'na göre gelir elde etme amacı güden ve sürekli olan faaliyetler sonucu ortaya çıkan gelirden vergi alınacağı açık bir şekilde belirtilmiştir. Gelir vergisi kanununa göre gelirler; ticari, zirai, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer iratlar olarak çeşitlidir. Vergiye tabi gelir tanımına bakıldığında kripto para için düzenli bir alım satım söz konusu değilse, yani bir kez alındıktan sonra kendi kendine sermaye artımı söz konusu ise sermayeye bağlı bir gelir elde etmeden bahsedilebilir. Buna karşın Bitcoin için diğer kazanç ve iratlar kategorisine daha yakın olduğu görülmektedir. Türkiye'de bitcoinin bir ürün ya da varlık olarak tanımı bulunmadığından henüz elde edilen gelirden vergi alımı söz konusu değildir. Herhangi  bir emtia olarak tanımlandığı andan itibaren KDV'ye tabi olacağı bir gerçektir.

Bitcoin'de Geçmişe Dönük Vergilendirme

Kripto paraların hukuki statüsünün netleşmesi ve açıkça belirlenmesi durumunda geçmişe dönük 5 yıllık vergilendirme söz konusudur. Günümüzde Bitcoin henüz yasal bir otoriteye bağlı değildir. Bu durum da kripto paraların yasal ve finansal düzenlemelere tabi olmasını zorlaştırmaktadır. Bu durumda Bitcoin vergi sistemine bir çok ülkede dahil değildir diyebiliriz. Kripto paralara olan ilginin her geçen gün artması merkez bankası ve kanun koyucuları harekete geçirmiş ve konuya olan yaklaşımları değişmeye başlamıştır. Japonya 2017 yılında bitcoini yasal para olarak kabul etmiş, Rusya 2018 yılında yasal para olarak kabul edeceğini duyurmuştur. Bu durum gösteriyor ki, Bitcoin ülkelerin bir an önce çözüme ulaştırmak istediği bir konu olarak daha uzun bir süre gündemi meşgul edecektir.  

Türk Hukukunda Kripto Para ve Bitcoin Vergi

Türk hukukunda ilgili yasal bir düzenleme henüz yapılmamıştır. Bitcoin karşılığı devlet garantisinde olmayan bir mevzudur. Yani kripto paraların karşılığında henüz bir devlet garantisi söz konusu değildir. Bu da kripto paraların kanun kapsamı dışında tutulma nedenlerinin başında gelmektedir.   Kripto Para ve Gelir Vergisi Türk hukuk ve gelir vergi mevzuatına göre kripto paralara ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığından kripto paranın getirdiği gelirin vergilendirilmesi henüz söz konusu değildir. Buna karşın süreklilik arz eden bir kazancın vergiye tabi olması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 37. Maddesinde "her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazanç sayıldığından vergilendirilmelidir" denilmektedir. Sorun madencilikle elde edilen kripto para  gelirinin nasıl vergilendirileceğidir. Türk vergi mevzuatına göre kripto paralara ilişkin bir düzenleme olmadığından vergi alımı şimdilik söz konusu değildir.   Kripto Para ve KDV Kripto paraların gelir vergisine tabi olup olmadığı yanında katma değer vergisinin uygulanıp uygulanmayacağı da bir başka önemli konudur. Mesela Avustralya Vergi Ofisi kripto para ile yapılan alışverişlerde KDV kesmektedir. Fakat Türk Hukuk Sisteminde henüz ispat gücü haiz ödemeler arasında olmadığından KDV'ye tabi değildir. Kripto para ile yapılan alışverişler para ile yapılan alışverişler olarak nitelendirilmez. Bu nedenle KDV'ne konu etmek mümkün değildir.   Konu hakkında bizimle iletişime geçmek için tıklayınız
Ceza Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 30 Haziran 2018

İhaleye Fesat Karıştırma ve TCK Kapsamında Cezası

İhaleye fesat karıştırma , kamu kurumları için yapılan tüm kiralama, alım ve satım gibi faaliyetlerle yürütülen ihalelerde hileli davranışlarda bulunma, ihale şartlarına aykırı yanıltıcı işlemler yapma, kamu kurumlarının gizlilikle ilgili şartlarını kötüye kullanma, hukuka aykırı tehdit ve cebir ile ihalenin şartlarına uygun yapılmasını engelleme ve sonuçlarını farklılaştırmaya çalışma girişimidir. İhaleye fesat karıştırma Türk Ceza Kanunu çerçevesinde kamu yararını kötü kullanma ve kamu görevlilerini zor durumda bırakma gibi farklı soyut cezalara iştigal etmektedir. Bu nedenle, yapılan işlemin maddi zarardan hariç soyut yani manevi zararı da ceza kanunu çerçevesinde suç kabul edilmektedir. Türk Ceza Kanunu tarafından ihale suçlarının konusu genel olarak kurum ihale mevzuatları kapsamında belirlenmektedir. Bu mevzuatlar; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu olarak belirtilmiştir. Ayrıca, bu mevzuatlardan hariç kurumların kendi yapıları içerisinde özel kanunlarla yaptıkları farklı ihale mevzuatları da yine ceza kanunu tarafından ihaleye fesat karıştırma suçunun konusu niteliğinde olabilir.             İhale sürecinin ardından sözleşme aşamasında kanunen aykırı bir suçun işlenmesi ise Türk Ceza Kanununun 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma suçu olarak değerlendirilmektedir. Bu aykırı durumda genel olarak ifanın yerine getirilmemesi ya da yerine getirilirken kanunen bir aykırılığın söz konusu olma durumu bulunmaktadır.

İhaleye Fesat Karıştırmada Hileli Davranışlarda Bulunma

Türk Ceza Kanununun 235. maddesinde belirtilen ihale sürecinde hileli davranışlar, diğer suçlardan farklı olarak kamu görevlisinin, ihale sürecinde sorumlu olan üyelerin işledikleri suçlar arasındadır. Bu suçun yaptırımının esas sorumlusu bir kamu görevlisi olurken, kamu görevlisine azmettirme ve ortak olma suçlarından diğer ihale tarafları da bu suç kapsamında yargılanır. Devlet İhale Kanununun 16. maddesinde ve Kamu İhale Kanununun 10. maddesinde, kamu ihalelerine katılma koşulları ve katılma ile ilgili yeterlilikler belirtilmiştir. İhalede hileli davranışlarda bulunma suçu genel olarak, ihale mevzuatlarında belirtilen tarafların ihaleye katılma yeterliliklerini yerine getirmeme ve bu durumu gizleme gibi mevzuların oluşmasında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, -İhaleye katılma açısından uygun görülen yeterlilikte olan kişilerin ihaleye katılımlarını önlemek, -Mal ve hizmet tekliflerinde gerekli şartların sağlanmasına rağmen, şartname dışı olarak teklifleri değerlendirmek ya da şartnameye uymayan teklifleri kabul etmek hileli davranışlar arasında sayılan suçlar olarak Türk Ceza Kanununda belirtilmiştir.

İhaleye Fesat Karıştırma Suçlarının TCK Çerçevesinde Değerlendirilmesi

Türk Ceza Kanununun 235. maddesinde ihaleye fesat karıştırma suçu kanıtlanmasından sonra sorumlu kişi 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ceza oranı ihaleye fesat karıştırma durumunda temel ceza olarak belirtilmektedir. Fakat, ihale sürecinde cebir ya da tehdit gibi hukuka aykırı işlemlerle ihaleye fesat karıştırma suçu işlenirse TCK'nın 235/3-a maddesinde bu suçun cezası 5 yıldan az olamaz.             İhale sürecinde işlenen bir suçtan kamu kurum ve kuruluşları maddi ya da manevi açıdan zarar görmüş ise TCK'nın 235/3-b maddesinde bu suçun faili 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.   Konu hakkında bize ulaşmak için tıklayınız
1 10 11 12 13 14 24