Blog Son Yayınlar

Bilişim Hukuku, Genel Hukuk, Şirketler Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 27 Kasım 2019

Kişisel Verilerin Korunması Ve KVKK Mevzuatı

Kişisel Veri Kavramı 

KVK Kanunu gerekçesine göre, kişisel veri; kimliği belirlenebilir bir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. Kapsam içerisinde; sadece; bireyin adı, soyadı ile doğum tarihi ve doğum yeri gibi bilgiler yer almaz. Aynı zamanda; kişinin fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ile sair özelliklerine ilişkin bilgiler de kişisel verilerdir.

Kişisel veri; kişinin belirlenebilir olması ve verilerin gerçek kişiyle ilişkilendirilebilmesi suretiyle; kesin olarak tanımlanabilir hâle gelmesini ifade etmektedir. Yani verilerin, somut bir içerik taşıması yahut herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda; kişinin belirlenmesini sağlayan tüm hâlleri kapsamaktadır. Telefon numarası, taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, özgeçmiş, görüntü ve ses kayıtları ile parmak izleri de; kişisel veridir. Çünkü bu veriler, dolaylı da olsa kişiyi belirlenebilir kılabilme özelliklerine sahiptir. 

Şirketler ve Kurumlar Açısından Kişisel Veriler 

Kamu ya da özel kurum ve kuruluşlar, bir hizmetin yahut ürünün piyasaya sürülebilmesi için; hizmet verirler. Bunun için, uzun bir süredir; kişisel veri niteliğinde olan bilgileri toplamakta, satmakta ya da paylaşmaktaydılar. 

Kvkk adı verilen, "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu"; bu tür durumlara önlem niteliğinde olup, kişisel veri korunumunu sağlamaktadır. Kişisel Verileri Koruma Kurumu oluşturulmuş ve kişisel veri kavramı üzerine yapılan çalışmalar, kişisel veri avukatı ve KVKK avukatı olarak kanunun da oluşturulmasıyla; düzene sokulmuştur. Kvkk uzun yıllardır tasarı halinde beklemiş ve 7 Nisan 2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu; özel hayatın gizliliğini esas almıştır. KVK avukatı bu konuda gerekli hukuki donanıma ve bilgiye sahip olmalıdır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun Amacı ve Şirketler Açısından Önemi 

Kişisel verilerin işlenmesinde, şirketlere; bazı sorumluluklar getirilmiştir. Kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak, temel amaçtır.

Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ve uyacakları kurallar, Kvkk ile düzenlenmiştir. Kanunda belirtilen istisnalar haricinde, kişisel veri bilgileri, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyecektir. Aynı zamanda, kurum ve şirketler tarafından bu bilgiler; üçüncü kişilere ve de yurtdışına aktarılamayacaktır. Kişisel Verileri Koruma Kurumu ise, mevzuat dahilinde; denetleme yapma ve kanunun yürürlüğünü sağlama hususunda görev üstlenmektedir. Bu konuda KVKK avukatı doğru bilgi ve yönlendirmeyi yapacaktır.


Kvkk Yaptırımları, Kvk Kurumu ve Şirketlerin Yetkileri ve Sorumlulukları 

Kanunda ayrı ayrı maddelerde belirtilmiş olan ilkelere uyulmaması halinde, kurumlar; idari para cezasına çarptırılabilecektir. Kanuna göre, kişisel verileri ihlâl edenlere; 1 yıldan 3 yıla kadar süreyle, hapis cezası öngörülmektedir. Ayrıca, verileri ihlâl yolu ile ele geçiren kişilere de; 2 yıldan, 4 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. İdari para cezaları ise, yerine getirilmeyen madde veya maddelere göre değişmekte ve 5,000 TL’den 5,000,000 TL’ye kadar artabilmektedir. 

Kişisel Verileri Koruma Kurumu ve Kvkk mevzuatları, veriyi işleyen kurumların; verinin sahiplerine, verilerle ilgili “hesap verebilir” olmasını sağlar. Bunun için, bir zemin oluşturmakta ve kuralları tanımlamaktadır. Kanun, ayrıca; kişisel veri işleyen kurumlar için de, önemli bir dönüşümü beraberinde getirmektedir. Kurumları ilgilendiren temel soru ise ise; “Emanet aldığımız kişisel verilerle ilgili hesap verebilir olmak için neler yapmalıyız?” olmalıdır. Bu sorunun cevabını verebilen kurumlar, kanuna da uyumlu olacaktır. 

Şirketlerdeki Kurumsal Mimari ve Veri Güvenliği ile Kanuna Uyum Sağlanması 

Kanunun karşılanmasına metadolojik açıdan bakıldığında, kurumsal mimari; teknolojik açılardan bakıldığındaysa, bilgi güvenliği perspektifi önem kazanmaktadır. Kurumsal mimari bakış açısıyla; iş hizmetleri ve bu süreçlerdeki bütün katılımcıların rol ve sorumlulukları mevzuatta yer almaktadır. Uygulama yazılım ve sistemlerinin eriştiği veriler ve verilerin depolandığı, işlendiği teknoloji bileşenleri; kurumsal mimarinin alanına girmektedir. Bilgi güvenliği bakış açısıyla; veri erişim güvenliği ve yönetimi, yazılım yetkilendirmeleri, ağ erişim yönetimi konuları öne çıkmaktadır.

Av. Mustafa Kemal Batur

KVKK hakkında bize ulaşmak için tıklayınız


İdari Yargı
By Av. Mustafa Kemal Batur / 31 Temmuz 2019

İdare Mahkemesinden Niteliğe Değil Niceliğe Göre Mülakat Yapılmasına İptal Kararı

Kamuya alınacak kişinin sınavda birinci olmasına rağmen daha sonra yapılan mülakatta düşük puan verilerek sıralamasının gerilere gitmesi sonrası açılan bir iptal davasıdır.

Kamuya personel alımında dikkat edilmesi gereken en önemli unsur bu kişinin o iş için yeterli olup olmadığıdır. Bunun en iyi çözüm noktası ise kanıtlanabilir, kayıt altına alınan bir yazılı sınava tabi tutulmasıdır. Biz bilmekteyiz ki kayıt altına alınmayan ve sözlü ile mülakata girdirilen kişiler için gerçek sonuç asla ortaya çıkmayacaktır.

Sözlü ile yapılan personel alımlarında mülakat sonucunun ne derece hakkaniyetli olduğu her zaman tartışma konusudur. Bu tartışma konusu durum eğer ki kayıt altına da alınmamışsa kimlerin ne şekilde kazandığı, kimlerin ise kaybettiği asla hakkaniyetli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaz. Bu nedenle açtığımız bu davada sözlü mülakata dair hiçbir kayıtta bulunmadığı gibi mahkeme dosyasına da sunulmamıştır. Bu nedenle de nitelikten çok niceliğe bakılan bu sözlü mülakatında mahkeme iptal kararını vermiştir.


T.C.
İSTANBUL
xx. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/x
KARAR NO : 2019/x

DAVACI : xxx xxxx
VEKİLİ : AV. MUSTAFA KEMAL BATUR
Akar Caddesi, iTower Plaza 3/58 Bomonti Şişli-İSTANBUL

DAVALI : ADALET BAKANLIĞI
VEKİLİ : Av.
Ek Bina B Blok K:15 Kızılay/ Çankaya/ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, xx Adalet Komisyonu tarafından sözleşmeli zabıt katipliği alımı için yapılan uygulama ve mülakat sınavı neticesinde başarısız sayılmasına ilişkin xx.xx.xxxx tarihinde ilan edilen işlemin; davacının KPSS sınavından xx puan aldığı, katıldığı klavye sınavında ise 180 doğru kelime yazarak birinci olmasına rağmen mülakat sınavında düşük not verilerek başarısız sayıldığı, haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Zabıt katipliği alımı için belirlenen şartlara istinaden gerçekleştirilen klavye sınavı sonrasında davacının sözlü sınavda xx puan aldığı, alınan sonuçlara göre davacının belirlenen sıralamaya giremediği, tesis edilen işlemde hukuka aykırı herhangi bir yön bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren İstanbul xx. İdare Mahkemesi'nce duruşma için önceden belirlenen xx.xx.xxxx gün ve saat xx:00'da davacı vekili Av. Mustafa Kemal Batur'un geldiği, davalı idareyi temsilen gelen olmadığı görülmüş olup, gelen tarafa usulüne göre söz verilip açıklamaları dinlenildikten sonra duruşmaya son verilerek işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından, xx Adalet Komisyonu tarafından sözleşmeli zabıt katipliği alımı için yapılan uygulama ve mülakat sınavı neticesinde başarısız sayılmasına ilişkin xx.xx.xxxx tarihinde ilan edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.


Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 14. maddesinde Zabıt kâtipliği, cezaevi kâtipliği ve daktilograf kadrolarına yapılacak atamalar hariç olmak üzere sözlü sınava, merkezi sınavda alınan puanlar esas olmak kaydıyla, en yüksek puandan başlamak üzere ilân edilen kadro sayısının beş katı kadar aday çağırılır.Boy ve kilo şartı aranan unvanlarda; ilân edilen kadro sayısının beş katı aday içerisinden boy ve kilo şartını taşıyanlar sözlü sınava katılmaya hak kazanır. Sözlü sınav; 1) İlgilinin atanacağı kadronun gerektirdiği mesleki bilgi 40, 2) Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi 20, 3) Genel kültür 20, 4) Bir konuyu kavrama ve ifade yeteneği 20, puan olmak üzere toplam 100 puan üzerinden yapılır. İlgilinin atanacağı kadronun gerektirdiği mesleki bilgi tespit edilirken; 1) Zabıt kâtipliği ve mübaşirliğe atanacaklara genel hukuk bilgisi ve kalem mevzuatına, 2) İnfaz ve koruma memurluğuna atanacaklara genel hukuk, infaz mevzuatı ve ceza infaz kurumu idaresine, 3) Diğer kadrolara atanacaklara ise atanacağı kadronun gerektirdiği teknik bilgiye ilişkin konuların bir veya birkaçından soru sorulur. Şoför kadrolarına atanacaklar için bu tespit araç başında ve kullanma becerisi de ölçülmek suretiyle yapılır. Yapılan değerlendirme, sınav kurulu veya adalet komisyonu üyelerinin her biri tarafından ayrı ayrı EK 3-A Aday Değerlendirme Formuna işlenir. Sözlü sınav bitirildikten sonra sınav kurulu veya adalet komisyonu üyelerince yapılan değerlendirme sonuçları EK 3-B Birleştirme Tutanağında gösterilir. İlgilinin sözlü sınavda başarılı sayılabilmesi için yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerekir. Sözlü sınav sonuçları EK 3-C Nihai Başarı Listesinin ilgili hanesine işlenir. ”hükmü ile 15. maddesinde “Nihai başarı listesi, adayların merkezi ve sözlü veya merkezi veya uygulamalı ve sözlü sınavda aldıkları puanların aritmetik ortalamasına göre en yüksek puandan başlayarak sıralanması suretiyle düzenlenir.” düzenlemesi yer almaktadır.


Dava dosyasının incelenmesinden, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından xx.xx.xxxx tarihli ilanı gereğince xx Adalet Komisyonu Başkanlığı'na xx Adliyesi için 100 kişi sözleşmeli zabıt katibi alımı için izin verildiği, davacının da bu kapsamda başvuruda bulunduğu ve 2016 tarihinde gerçekleştirilen KPSS sınavında almış olduğu xx puan ile yapılan sıralama sonucunda uygulama sınavına girmeye hak kazandığı, girdiği uygulama (klavye) sınavında 180 doğru kelime yazarak yapılan sıralamada 1.sırada yer aldığı, xx.xx.xxxx tarihinde gerçekleştirilen sözlü sınavda ise xx puan alması sonucunda nihai başarı listesinde xxx.sırada yer aldığından bahisle başarısız sayılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Uyuşmazlık konusu olayda; Mahkememiz'in xx.xx.xxxx ve xx.xx.xxxx tarihli ara kararları ile xx.xx.xxxx tarihinde gerçekleştirilen sözlü sınava dair, davacı ile ilgili sınav tutanakları, değerlendirme cetveli ve diğer belge ve bilgileri de dahil olmak üzere dava konusu işlemin dayanağını oluşturan tüm belge ve bilgileri içeren işlem dosyasının davalı idareden istenildiği, davalı idarece de davacının başarısız kabul edildiğine dair nihai başarı listesi, aday değerlendirme formu ve sınava ilişkin tüm belgelerin gönderildiği görülmektedir.


xx.xx.xxxx tarihinde gerçekleştirilen sözlü sınavda davacının xx puan almasına dayanak, davacıya ait değerlendirme formu incelendiğinde soruların; a- İlgilinin atanacağı kadronun gerektirdiği mesleki bilgi, b-Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, c- Genel kültür, d-Bir konuyu kavrama ve ifade yeteneği, olmak üzere toplam 4 başlıktan oluştuğu, belirlenen sorulara istinaden davacının verdiği cevaplar doğrultusunda komisyon heyeti tarafından davacıya xx puan takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır. İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyecektir.
Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınavda sınav komisyonunca sorulan sorulara davacının ne şekilde, nasıl cevap verdiğinin tutanağa bağlanması, verilen cevaplara istinaden de hangi notun/kaç puanın takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.


Bu durumda, davacının başarısız sayıldığı sözlü sınavda, sınav komisyonunca sınavda sorulan sorulara davacının nasıl ve ne şekilde cevap verdiğinin belirli olmadığı, dolayısıyla puan takdir edilirken davacı tarafından verilen cevabın ne şekilde değerlendirildiği hususlarının da objektif olmadığı sonucuna varıldığından, davacının sözlü sınav performansını ortaya koyar nitelikte tutanak, değerlendirme formu vb. tanzim edilmediği, özellikle KPSS sınavında yeterli puanı alarak yapılan uygulama sınavında da 180 doğru kelime yazmak suretiyle sıralamada 1.sırada yer alan davacının sözlü sınavda başarısız olarak addedilmesinin gerekçesinin somut olarak ortaya konulamadığı, Mahkemece idari işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde tesis edilip edilmediğinin denetlenebilmesi için asgari şartların sağlanmadığı görüldüğünden, davacının sözlü sınav neticesinde başarısız kabul edilmesine ilişkin iş bu davaya konu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.


Öte yandan, bu durumun davacının sözlü sınavı kazandığı ve sözleşmeli zabıt katibi olarak göreve başlayacağı sonucunu doğurmayacağı, sözleşmeli zabıt katibi alımı için belirlenen kriterler ve atama için gerekli diğer şartlar da değerlendirilmek suretiyle davacının yeniden sözlü sınava alınacağı tabiidir.


Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin İptaline, aşağıda dökümü yapılan xxx TL yargılama gideri ile A.A.Ü.T uyarınca duruşmalı işler belirlenen x.xxx,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri avansından artan kısmın talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinin ardından resen davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, xx.xx.xxxx tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

YARGILAMA GİDERLERİ :

Bize ulaşmak için tıklayınız

Ceza Hukuku
By Av. Mustafa Kemal Batur / 18 Temmuz 2019

İnfaz Hesaplama (Yatar Hesaplama, ceza hesaplama)

Ceza İnfaz, Yatar Nedir ve Nasıl Hesaplanır?

Ülkemiz Ceza mahkemelerinde ceza yargılamaları yapılırken verilen hüküm tam olarak hapiste geçirilecek süre değildir. İnfaz rejimi ceza hukukunun bir uzantısıdır. Sadece hapiste kalınacak süreyi belirler. İnfaz rejiminin infaz hukukunu belirleyen temel kanun maddesi 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirleri infaz hakkında olan kanundur. Buna göre yargılama sonucunda mahkeme kararı ile verilen hapis cezası süresinin:

 * bir kısmı kapalı ceza infaz kurumunda 
* bir kısmı açık ceza infaz kurumunda
 * bir kısmı denetimli serbestlik altında
* şartlı tahliye hükümleri çerçevesinde cezaevi dışında geçirebilirsiniz. Temel kanunun 5275 sayılı maddesi dışında çeşitli yönetmelik, kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde infaz rejimine ilişkin kurallar içerir.

 İnfaz (Yatar) Nedir?

 Sanık ya da şüphelinin devletin resmi makamları tarafından yerine getirilen ceza sistemidir. Halk dilinde infaz cinayet, adam öldürme gibi kelimeler yerine kullanılsa da bu yanlış bir algıdır. Bu alanda yatar hesaplama yapılırken iki önemli ayrım bulunur ve infaz hesaplama da bunlara dikkat edilmelidir.

 - Suç tarihi 01.06.2005 ile 01.07.2016 tarihleri arasında olduğu durumlarda: 671 sayılı KHK hükümleri devreye girer. Bu durumda alınan hapis cezasının ½’sini yattıktan sonra koşullu salıverilme hükümlerinden faydalanılabilir. Koşullu salıverilme tarihinden iki yıl önce denetimli serbestlikten yararlanılabilir.

 - 01. 07. 2016 sonrasındaki durumlarda: 5275 sayılı kanunun 105/A maddesine göre kesilen hapis cezasının 2/3’ünü yattıktan sonra denetimli serbestlikten faydalanılabilir. Salıverilme tarihinden bir yıl önce koşullu salıverilmeden faydalanılabilir.

 Ceza İnfaz Yatar Nasıl Hesaplanır?

 Pek çok faktöre göre ceza yatar süresi ve infaz hesaplama değişebiliyor. Ceza infaz süresini etkileyen bazı maddeler şunlardır:

 * Suç tarihi 31 Haziran 2016’dan önce olup olmaması 
* Ceza hükmünde tekerrürün uygulanıp uygulanmaması
 * Mahsus edilebilecek tutuklulukta geçen sürenin bulunup bulunmaması 
* 671 sayılı KHK’nın geçici 6. Maddesine göre 1 Temmuz 2016’dan önce suçun işlenip işlenmemesi
 * 671 sayılı KHK’nın 6. Maddesine göre suç tarihinin 1 Temmuz 2016’dan önce olup olmaması
 * 671 sayılı KHK’nın 6. Maddesinde yazan suçların olup olmaması
* Suç tarihinde 18 yaşından büyük olunduğunda TCK 102, 103, 104/2-3, 188 maddelerine uyup uymaması

 Mahkeme kararında sonuçlanan cezada hapis miktarı gün, ay ve yıl olarak belirtilir. Hesaplamalarda tüm bu veriler kullanılır. Hesaplama yapılırken cezaya ilişkin suçla ilgi bilgiler ve infaz rejimine ait bilgiler olması da daha sağlıklı bir infaz hesaplama ortaya çıkaracaktır. Bu bilgiler olmadan hesaplamalar yapılabilir. Ancak özel durumlar göz ardı edildiğinden doğru sonuçlar elde edilemez.

 Hesaplama yapılırken hükümlünün cezasının yüksek güvenlikli bir kapalı ceza infaz kurumunda geçirilip geçirilmediği önemlidir. Cezanın TCK 142, 148, 149, 1288, 199 maddelerinden birine uygun olmadığına da bakılacaktır. Hükümlüler 221. Maddeye uygun olduğunda kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna geçebiliyor. Ayrıca terör ya da örgütlü suçlardan hükümlü olması ve örgütten ayrıldığının sabit olması da hesaplama yapılırken daha net sonuçlar verecek kriterlerdir. Sadece rakamlara bakılarak yatılacak hapis süresi hesaplanmaz. İlgili kanun maddelerince belirlenen kurallar dahilinde hükümlünün durumunu genel hatları ile ele almak önemlidir.

 Bazı durumların yaşanması ise yatar süresinin hesaplanmasında negatif etkiler oluşturabiliyor. Bunlar:

 * 15 yaşını doldurana kadar geçen ya da geçecek süre
* Mahkumiyetin iki kez tekrar uygulanıp uygulanmaması 
* 5 yıl ya da daha uzun hücre cezası olup olmaması (Alınmış ise üzerinden bir yıl geçip geçmemesi)
* 6/2-c ve 6/2-ç maddelerince terör ve örgütlü suçların söz konusu olup olmaması
* Kapalı ceza evinde firar olup olmaması
* Açık cezaevinden iki kez firar olup olmaması
* Verilen cezanın icra iflas kanunundakilerden hariç hapsen disiplin ve tazyik cezası olup olmaması gibi sıralanabilir.

 Hapiste yatılacak olan süreyi pozitif ve negatif olarak etkileyen pek çok etken bulunur. Bu bilgilerin yanlış olması durumunda sonuç yanlış çıkabilir. Savcılık tarafından tebliğ edilen müddetname en doğru infaz hesaplama olacaktır. Ancak tüm bu bilgilere rağmen hesapta hata asla olmaz demekte doğru değildir.

 Denetimli Serbestlik Nedir?

 Yasa tarafından belirlenen deneme süresi kapsamında hükümlü cezasının sosyal hayat içinde infaza olanak sağlayan ceza hukukuna denetimli serbestlik denilir. Suç işleyen birey bu şekilde sosyal yaşam içinde gözlemlenir. Bu yasa bireyin ailesi ile bağlarını sürdürebilmesi ve dış dünya ile daha hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmesi amacı ile çıkarılmıştır. Hükümlü bu şekilde koşullu salıverilmesine belli bir süre kalınca tahliye edilir. Ancak sosyal haya içinde denetim altında tutulur.

 Denetimli Serbestlik Yasası

 5275 sayılı ceza infaz kanunun 105/A maddesiyle getirilen bir düzenleme olan denetimli serbestlik, birçok kişinin cezaevinden tahliyesini sağlar. 01.07.2016 tarihi bir barajdır. Bu tarihten öncekiler verilen cezasının ½’sini yatarken bu tarih sonrasındakiler 2/3’ünü yatmaktadır. Bu tarih öncesindeki hükümlüler denetimli serbestlikten 2 yıl yararlanabilir. Bu tarih sonrasındakiler ise bir yıl yararlanabilir. Bu haklardan yararlanamayan hükümlülerde vardır. Bazı suçları işleyen bireyler 671 sayılı KHK hükümlerinden yararlanamıyor. Bunlar:

 * Kasten adam öldürme

 * Alt ya da üst soya ait, eş, kardeş gibi kendini savunamayacak kişilere karşı kasten yaralama

 * Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar

 * Özel hayata ve özel hayatın gizliliğine karşı işlenen suçlar

 * Uyuşturucu ya da uyarıcı madde ticareti ya da imal edilmesi

 * Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar

 * Anayasal düzene, milli savunmaya, devlet sıralarına karşı işlenen uçlar

 * Terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlar

 * Örgütlü suçlar, koşullu salıverilme hakkı geri alınan hükümlüler

 * Tazminatlar ve borçlar ödenmediğinde bankacılık zimmet suçları

 * Cezaevinde disiplin cezası alan ve cezası disiplin kurulunca kaldırılmayanlar

 * Taahhüdü ihlal suçu işleyenler

 Hükümlünün kısmi olarak denetimli bir şekilde serbest bırakılması denetimli serbestliktir. Bu sistemde hükümlünün toluma geri kazandırılması amaçlanır. İşin mahiyetin bakıldığında bu bir sistemden çok uygulama olarak tanımlanabilir.

 Denetimli serbestlik süresinde kişi dışarıda bulunuyor olsa bile süre boyunca hükümlü denetimli serbestlik bürosunun denetimi, takibi ve gözetimi altındadır.

 Cezanın 1/10’unun Kapalı Cezaevinde Geçirme Şartı

 07/09/2016 tarihli ve 29824 sayılı ve 22.02.2017 tarihli 29987 sayılı yönetmelikle değişiklikler yapılmıştır. Bu şekilde denetimli serbestlik ve açık ceza evine geçiş uygulaması değişmiştir. Açık ceza evine geçmek için cezanın 1/10’u kapalı ceza evinde geçirme şartı bulunuyor. Bu şartın uygulanması için:

 - 01.07.2016 tarihinden önce ilenen 671 sayılı kanun maddesi kapsamında olan suçlarda 5 yıldan az ceza alanlar 3 gün içinde iyi hali olduğu tespit edilir ise açık ceza evine geçiş sağlanır. Diğer koşullar sağlanmış ise de denetimli serbestlik uygulamasından yararlanma imkanı verilir.

 - 01.07.2016 tarihinden önce işlenen 671 sayılı kanun maddesi kapsamında olan suçlar 5 yıldan fazla 10 yıldan az olduğunda 1 ay kapalı ceza evinde kalan süreyi açık ceza evinde geçirmek üzere denetimli serbestlikten yararlanır.

 - 01.07.2016 tarihinden önce işlenen 671 sayılı kanun maddesi kapsamında olan suçlar 10 yıldan fazla olduğunda toplam cezanın 1/10’ununu iyi halli olarak kapalı ceza evinde geçirir. Ve açık ceza evine geçiş yapar.

 Hükümlü kapalı ceza evinde ne kadar yatar hesaplaması yapılırken tutuklulukta geçirdiği süreler kapalı ceza evinde geçmesi gereken süreye eklenir.

 - 01.07.2016 tarihinden sonra işlenen suçlarda ise 18 ay cezası kesilen hükümlüler doğrudan denetimli serbestlikten yararlanabiliyor.

 Müddetname Nedir? 

 Müddetname savcılık tarafından hazırlanan bir belgedir. Ne kadar süre cezaevinde kalacağınızı belirtir. Burada yer alan bilgiler resmi makamlarca hazırlanmıştır. Bu belge içinde hükümlünün ad, soy ad, mahkeme esas karar, suç tarihi ve suçun niteliği, gözetim ve tutukluluk bilgileri, ceza infaz kurumunun girdiği tarih, şartlı salıverileceği tarih gibi bilgiler yer alır. Hükümlünün cezasının infazı cezayı veren mahkemenin yer aldığı ilamat infaz büroları tarafından yapılır. Müddetname hesaplamasını cumhuriyet savcısı yapar. Belgeyi düzenleyen cumhuriyet savcısının yanında zabıt katibinin de belgede imzası olur.

 Hükümlü ilk ceza evine girdiğinde ne kadar yatar araştırmaları yapar. İlk cezaevine girdiğinde andan itibaren bu belge tanzim edilir. Tutuklu hakkında tutukluluk süresine ve gözetim durumuna ilişkin mahsup kararı verilirse bu süreler yeniden hesaplanır. Cezada indirimler olduğunda da yeniden hesaplamalar yapılacaktır. Bu durumlarda en son hazırlanan müddetname geçerlidir.

 Müddetname Hatalı Olursa Ne Yapılır?

 Cumhuriyet Savcısı hata yapabilir. Bu durumda müddetname hatalı olur. Hükümlü bu durumu Cumhuriyet savcısına tebliğ etmelidir. Yapılan başvuru ile belge incelenir ve tutukluluk ve ceza bilgilerinde eksiklik ya da fazlalık var ise belge tekrar incelemeye alınır. Hükümlü dilekçesini cezaevi kanalı ile gönderir. Yapılan inceleme sonucunda yanlışlık var ise düzenlenmesi için belge yeniden tanzim edilir.

 Müddetname Nasıl Hesaplanır?

 Hapis cezalarında müddetname üç ayrı suç tarihine göre değerlendirilir. 01.06.2005 öncesi, 01.07.2016 öncesi ve 01.06.2005 sonrası bu üç dönem farklı bir şekilde hesaplanır. 2005 öncesinde infaz hesaplama yapılırken ½ indirim yapılırken 2016 sonrasında 1/3 oranında indirim yapılır. 2003 öncesinde hükümlü kuruma girdiği tarih ile şartlı tahliye arasında 1 yıl tamamlaması gereklidir. 2016 sonrasında ise 1 yıl 8 ay tamamlaması gereklidir.

 Para cezaları içinde müddetname yapılıyor. Yalnız hapse çevrilen para cezaları için indirim uygulanmıyor. Mükerrer hükümlülerde ise 2005 öncesi ½ ayda 6 gün indirim bulunuyor. 2/5 yatar hesaplanır. İkinci kez mükerrerlerde ile şartlı tahliye hükümleri uygulanmıyor. 01.06.2005 tarihi sonrasında ikinci kez suç işleyenler ise ¼ indirimi bulunur. ¾ yatar hesaplanır.

Av. Mustafa Kemal Batur

Bize ulaşmak için iletişim sayfamıza erişebilirsiniz.

İdari Yargı
By / 20 Haziran 2019

İdari İşlemin Geri Alınması ve Unsurları


İdari işlem için beş unsur bulunur. Bu unsurlar yapılan işlemlerde yer aldığı sürede bu işlemler idari işlem kabul edilir. Bu beş unsur eğer işlemlerde yer almazsa hukuken yapılan uygulama idari işlem olmaz.  İdari işlemdeki unsurlar şu şekildedir;
- yetki,
- şekil,
- sebep,
- konu ve
- maksat

Bu unsurların her bir idari işlemde yapılan ve sorulan sorulara da cevap oluşturur. İdari işlemin unsurlarışu sorulara da cevap verir;
-Yetki, 'kim' sorusuna,
-Şekil, 'Nasıl' sorusuna,
-Sebep, 'neden' sorusuna,
-Konu, 'ne' sorusuna,
-Amaç, 'Ne için' sorusuna cevap verir. Yani bu sorular cevaplanmadığı sürece bir idari işlemden bahsetmek olanaksız olacaktır. 

İDARİ İŞLEMİN GERİ ALINMASI

İdari işlemin geri alınması kısaca, hukuka aykırılığı temsil etmektedir. Bu aykırılık söz konusu olunca, idare yeni bir işlem yaparak eski işlemi ortadan kaldırır. Yani, bir önceki yapılan işlem hukuka aykırılık nedeniyle işlemin geri alınmasısağlanmış olur. Hukuka aykırı yani sakat idari işlem olarak kabul edilen bu durum yeni kararla geri alınmış olur. Yeni karardan sonra sakat idari işlem doğrudan hükümsüz hale gelir. Ayrıca doğuracağı sonuçlar da hukuki açıdan ortadan kalkmış olur.

Bazı hukuka aykırı olan işlemler süresine bakılmaksızın geri alınır. Bu idari işlemler şunlardır: Hukuka aykırı olmasına rağmen ilgilisine yükümlülük getirenler, hileli davranış ve yoklukla ya da açık hata ile yapılanlar. Ayrıca sakat yani doğrudan hukuka aykırı idari işlemler de her zaman geri alınabilir.

İDARİ İŞLEMLERİN İPTALİ NEDİR?

İdareler ile kişiler arasında yapılan pek çok idari işlem mevcuttur. İdarelerin bu denli farklı ve geniş işlemlerinin olması idari işlemlerde iptali de ortaya çıkartmaktadır.
İdari işlemlerde herhangi bir uyuşmazlık ve hukuka aykırılık durumu varsa iptal davası açılır. İdari işlemlerde açılan davalar idari dava olarak görülür. Bu nedenle, İdari Yargılama Usulüne göre değerlendirilir.

İdari işlemlerin tümünde idari yargı denetimi vardır. Bu yüzden Hukuka uygunluk karinesi tüm idari işlemlerde aranır. Eğer aykırılık söz konusu ise idari yargı organları iptal kararı alana kadar işlem geçerliliğini sürdürür.

İDARİ İŞLEM İPTAL DAVALARINDA ÖNEMLİ DETAYLAR

İdari işlem davalarında bazı önemli detaylar vardır. Örneğin; ön koşul, dilekçe ve süre gibi. İptal davası açmak için ve hukuka aykırılığı savunmak için bu detaylar ön plana çıkartılır.

İdari işlem iptal davalarında menfaat ihlali yeterli görülmüştür. Menfaat ihlali gösterilerek iptal davası açılabilir. Bu davalarda hak ihlaline ise yer verilmemiştir.
İdari işlemlerde iptal davası ise tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içindedir. Bu süre genel dava açma süresi olarak gösterilmiştir.

İptal davalarında dilekçe örnekleri de önemlidir. Çünkü iptal davası hangi idareye açılıyorsa o idarenin başkanlıklarına yazılmalıdır. Dilekçelerde şekli uyulması gereken kurallar da önemlidir.  

İDARİ İŞLEMLERDE İPTAL SEBEPLERİ NELERDİR?

İdari işlemlerin hukuka uygunluğu açısından 5 unsuru taşıması gerekir. İptal sebepleri arasında ise bu 5 unsurun olmaması ya da yanlış yer alması vardır. İdari işlemin iptal sebepleri şu şekildedir;
-Yetki: İdari işlem, ilgili idare tarafından değil de başka idarece yapılmışsa iptal davası açılabilir.
-Şekil: Yapılan idari işlemler yönetmeliklerde öngörülen kurallara şeklen uygun değilse, idari işlemin iptali için dava açılır. 
-Sebep: Yapılan idari işlemlerde sunulan gerekçelerin olmaması halinde,
-Konu: İdari işlemin ne sonuçlar doğuracağını gösterir. Eğer imkansızlık konusundan söz ediliyorsa iptal davası açılmaya sebeptir.
-Maksat: Yapılan idari işlemlerin tümü kamu yararı taşımalıdır. Eğer işlem kamu yararı taşımıyorsa iptal için bir sebep olacaktır. 

Bir idari işleme dair hukuki görüşme sağlamak için idare hukuku avukatımıza ulaşabilirsiniz.

İdari Yargı
By / 18 Haziran 2019

İdari Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıklar

İdari sözleşmeler, genel olarak idarenin ayrıcalıklı ve üstün yetkiler kullanması ile ortaya çıkan, konusu kamusal bir hizmetin yürütülmesi olan ve kamu hukukuna ait olan hukuk dallarına hitap eden bir sözleşme türü olarak dikkat çekiyor. İdari sözleşmeler belli noktalarda uyuşmazlık konusu haline gelebiliyor. Bu uyuşmazlıkların çözülebilmesi de belirli kurallara göre gerçekleşiyor. Öncelikle idarelerin yapmış oldukları sözleşmelerin idari sözleşme sayılabilmesi için bir takım kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor.

 İdari Sözleşmelerde Aranan Kriterler

 İdari sözleşmelerde aranan kriterlerin en önemlisi sözleşmelerden en az bir tarafın kamu kurum ve kuruluş niteliğinde olması gerekiyor. Aranan bir diğer önemli kriterde sözleşmenin konusunun bir kamu hizmetinin yürütülmesini esas alması gerekiyor. Sözleşmede geçen kuralların ve maddelerin ana amacının da kamu yararı olması gerekmektedir. Aynı zamanda sözleşmenin ilgili idareye ve diğer sözleşme tarafına tanımadığı ayrıcalıkları ve yetkileri tanımış olması gerekiyor. 

 Tüm bunların haricinde idare ile özel kişiler arasında yapılan tüm sözleşmelerin idari sözleşme kapsamında olmamalarına rağmen idari sözleşme sayılabilmesi durumları da söz konusu olabiliyor. Ancak genel anlamda idari sözleşmelerin kanun nezdinde kurallara uygun ve kanunun belirlemiş olduğu çerçeve içerisinde kalması beklenir. Aksi takdirde idari sözleşmelerin doğurduğu sonuç uyuşmazlık sorunu olarak ön plana çıkabiliyor. Böyle bir durumda da idari uyuşmazlıklar konusunda bir takım yasal işlemlerin yerine getirilmesi gerekiyor. 

 İdari Uyuşmazlıkların Çözüm Süreci

 İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların fazla olması doğal olarak idari uyuşmazlıklarının çözüm sürecini de davaların sayısının artmasına bağlı olarak zaman alabiliyor. İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü için idari davaların sayısının fazla olması ve buna bağlı olarak iş yükünün artması davaların neticelenmesi konusunda bir takım sorunları beraberinde getirmiş olsa da bu konuda öne sürülen geçici çözümler ile idari davaların iş yükünde gözle görülür bir azalma sağlanıyor. 

 İdari davalarda idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü için mahkemelerin genel bir araştırma ve inceleme yapması somut delil ve belgelerin ortaya çıkarılmasına bağlı olduğundan, davacı tarafından gerekli belge ve bilgileri sunması mahkemenin araştırma konusundaki yoğunluğunu gidereceğinden davanın neticelenme sürecini olumlu yönde etkileyebiliyor. 

 İdari Mahkemelerin Çözüm Sürecindeki Etkinliği ve Güvenilirliği

 İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözüm aşamasında idari mahkemeler gerekli araştırma ve incelemeleri yaparak önemli bir yol alıyorlar. Bu inceleme ve araştırmalarda idari sözleşmedeki uyuşmazlıkların nedeninin kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırılık durumunun olup olmadığına bakılıyor. Eğer ki idari uyuşmazlıklar konusunda kanun, tüzük ve yönetmelik konusunda ihlal durumu söz konusu ise mahkeme bunun tespiti durumunda yürütmeyi durdurma kararı ve ardından iptal kararı verebiliyor. 

 Davacı tarafın idare mahkemesine dava açarken idari sözleşmede bulunan uyuşmazlıkların nedeninin hukuksal boyutta ve kanun maddesine dayanan deliller sunması durumunda mahkemenin araştırma ve inceleme konusundaki iş yükünü alacağından davanın neticelenme süreci konusunda zaman açısından büyük avantajlar sağlamaktadır. Bu durum kamunun mahkemeye olan bakış açısı ve aynı zamanda güvenilirliği zedelenmemesi açısından da büyük önem arz ediyor. Bu aşamada idari yargı alanında uzmanlaşmış bir avukat veya avukatlarla yola çıkmak her açıdan büyük avantaj sağlamaktadır. İdari yargı alanı son derece hassas ve incelik isteyen bir hukuk dalıdır. 

 İdari Sözleşmelerin Uyuşmazlıklarında İtiraz Hakkı

 İdare mahkemeleri idari sözleşmelerde meydana gelen uyuşmazlıklar konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapması durumunda ara kararları, yürütme durdurma kararlarını ve gerekçeli kararını her iki tarafa da tebliğ ediyor. Yapılan bu tebliğ işlemlerinden sonra aleyhe karar çıkan taraf yasal süre içerisinde itiraz etme hakkına sahip olabiliyor. Yasal sürenin geçirilmesi ile birlikte yerel idare mahkemesi kararı kesinleşerek kararın uygulanması sağlanıyor. Ancak itiraz süreci geçmeden yapılan itirazlar bir üst mahkeme tarafından incelenerek bölge idare veya konusuna göre Danıştay da kesin ve nihai karar veriliyor ve bu kararın her iki tarafa tebliğ edilmesi sağlanmaktadır.

Av. Mustafa Kemal Batur

İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar hakkında bize ulaşmak için tıklayınız

İdari Yargı
By / 04 Haziran 2019

Belediye Aleyhine Dava Açmak

Belediye İşlemlerine Karşı Açılan İptal Davaları

Mahalli idarelerin en büyük makamlarından birisi olan Belediyeler, yerel yönetimler için oldukça büyük öneme sahiptir. Belediyeler, yerel yönetimler için yapacakları her çalışmayı kendi meclis kurulu içerisinde yapılan oylama ile neticelendirir. Çoğunluğun oyuna göre çıkan kararlara istinaden hizmetlerini yerine getirirler. Ancak bazı durumlarda belediyelerin almış oldukları kararlar vatandaşlar tarafından uygun görülmediği için bu kararlar için belediye aleyhine iptal davası açılmaktadır. 

 Belediyeye Karşı Açılacak İptal Davalarının Şartları Nelerdir?

 Genel anlamda iptal davaları, idari yargılama alanına giren bir dava türüdür. Belediyenin almış olduğu kararların uygulanması aşamasında vatandaşlar tarafından uygulanan kararların hukuka aykırı olduğuna dair herhangi bir veri söz konusu ise belediye aleyhine idari yargıda iptal davası açılabilmektedir. Belediyenin ilgili iş, işlem veya eylime karşı iptal davası açabilmek için aranan ilk şart dava konusu işlem yada eylemin hukuka aykırı olduğunun belgelenmesidir.

Bir işlem veya eylemin hukuka aykırı olması demek için mevcut kanun veya yönetmeliğe aykırı olması gerekmektedir. Bu nedenle belediyeye dava açma konusunda uzman avukatlardan destek alarak belediyenin ilgili eylem veya işlemine karşı (telafisi mümkün olmayan bir durumda mevcut ise yürütme durdurma talepli) iptal davası açılması gerekmektedir. 

 İptal Davasının Özellikleri Nelerdir?

 Belediyelerin almış oldukları kararların iptal davasına konu olabilmesi ile birlikte iptal davası aşamasında resen inceleme usulü yerine getirilir. Belediyeler aleyhine açılan iptal davalarında hukuka aykırılık tespiti tarafların sunmuş oldukları kanıt ve belgeler ile sınırlandırılmaz. Yargılama makamı kanıt ve belgeleri resen elde etme ve araştırma yetkisine sahip olarak kullanır. 

 Belediyeler için açılan iptal davalarında hakimin görüşü, tarafların sunmuş olduğu savunma ve iddialara bağlı değildir. Hakim idari davalarda davacı olan tarafın ileri sürmüş olduğu konuları resen araştırarak başka delillerin olup olmadığı konusunda gerekli incelemeler yaparak iptal kararı verebilmektedirler.

 Belediyeler aleyhine açılan idari davalarda davanın feragati durumunda davanın tam anlamı ile ortadan kalması sonucu gerçekleşiyor. Belediyelerin idari işlemlerine karşılık açılan iptal davalarında mahkeme tarafından verilen son kararlar ister ret ya da ister iptal olsun hükmün mutlaklığı kuralını içerir. Bu kurallar herkes hakkında bir etki yaratmaktadır. Belediyeler ile ilgili verilen iptal kararları davanın tarafı olmayan diğer kişiler için de hüküm niteliği taşıyacaktır. 

 Belediyelerin almış oldukları kararlar ile ilgili iptal davalarında en önemli unsur hukukun ihlal edilmesi esasının olmasıdır. Bu da kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırı olarak ele alınan konuların ispat edilmesi ile sağlanır. 

 Belediyelere Karşı Açılan İdari Davalar Hangi Konular İçin Açılabilir?

 Belediyeler aleyhine idari davalar birçok konu hakkında açılabilir. Bu davalar belediyelerin çalışma alanlarına yönelik konular için açılabildiği gibi aynı zamanda belediyelerin iç işleyişi için de açılabilir. Bu davalar gerek vatandaşlar gerek ise belediye çalışanları tarafından açılır. Belediyelerin hizmet kapsamında almış oldukları kararları yerine getirirken alınan kararların uygulanması toplumsal yararın sağlanmasının gözetilmesi esası dikkate alınır. 

 Belediyelerin almış oldukları bu kararlar toplumsal yarar konusunda sıkıntılar doğuruyorsa vatandaş tarafından idare mahkemesine açılacak dava süreç başlamış olur. Bu konuda örnek verilecek olursa belediye almış olduğu karar ile çöplerin toplanma merkezini yerleşim alanına yakın bir yer olarak belirlemiş ise çöplerden rahatsız olan vatandaşlar belediyeden çöplerin toplanma merkezinin başka bir yerde olması için belediyeye dilekçe yazarlar. Ancak belediye bu dilekçedeki talebi onaylamaz ise vatandaşlar belediyenin ret kararını idare mahkemelerinde açacakları dava ile belediyenin vermiş olduğu net kararını iptal ettirebilirler.

 Belediye çalışanları da belediyelerin iç tüzükleri ile ilgili kararlarını idare mahkemesine taşıyabilirler. Bu işlem öncelikle belediyenin uygulamış olduğu ve kanunlara aykırı olduğu iddia edilen konular karşısında çalışanların bu konuları dilekçe ile ilgili belediyeye sunarak haklarındaki leh kararların uygulanmasını talep edebilirler. Ancak belediye yetkili makamları bu dilekçeleri inceleyerek ret kararı veya zımni ret kararı verirse çalışanlar ret kararı ile birlikte yazacakları dilekçeleri idari mahkemesine taşıyarak kanunlara ve iç yönetmeliğe uygun olmayan kuralların yürütülmesinin durdurulması yönünde talepte bulunabilirler.

 İdare mahkemesi yapılan bu başvuru ve taleplerin kanunlara ve iç yönetmeliklere uygun olup olmadığı konusunda detaylı bir araştırma yaparak yürütme durdurma talepli bir dava açıldıysa yürütmeyi durdurma kararı ya da yürütme durdurma ret kararı vererek kararı her iki tarafa tebliğ eder. Bu süreçten sonra ise mahkeme esas kararı açıklar ve verilen karar tarafların beklentisine göre itirazla veya kabulle sonuçlanır.

 İdari Davaların İşleyişi ve Süresi

 Gerek vatandaşlar gerek ise belediye çalışanlarının açmış oldukları idari davalar, idari mahkemeler nezdinde karara bağlanır. Öncelikle idare mahkemeleri gerekli inceleme ve araştırmaları yaparak bu konuda açılan davanın niteliklerinin kanunlara uygun olup olmadığını tespit eder. 

Birçok kişinin merak ettiği önemli konulardan birisi de idare mahkemelerinde açılan davaların ne kadar sürdüğü konusudur. 

 İdari mahkemelere açılan davaların süresi davanın konusu, niteliği ve özelliklerine göre değişiklik gösteriyor. Aynı zamanda yürütme durdurma talepli olup olmadığı da esas kararın ne kadar sürede geleceğini konusuna doğrudan etki etmektedir. Özellikle davanın konusu detaylı bir incelemeyi gerektiriyorsa bu davalar belli bir süre alabilir. Ancak bazı davalarda mahkemenin inceleme ve araştırma yapması konusunda çok fazla bir zaman alma durumu söz konusu değilse idare mahkemelerin ele almış olduğu bu davalarda kısa bir süre içerisinde neticelenebilmektedir.

 İdare Mahkemesi Kararına Bölge İdare Mahkemeleri Nezdinde İtiraz ve Danıştayda Temyiz

 Belediyeler hakkında açılan davalar idari mahkemelerde görülürken gerekçeli kararlar da bu mahkemeler tarafından her iki tarafa tebliğ edilir. Mahkeme gerekli inceleme ve araştırmalarını yaptıktan sonra açıklamış olduğu gerekçeli karar ile birlikte her iki tarafa da 30 günlük itiraz veya temyiz süresi hakkı verir. Taraflar yerel idari mahkemenin kararına itiraz veya temyiz etmek için bu yasal süre içerisinde yerel mahkeme marifeti ile üst mahkemeye veya doğrudan üst mahkemeye dilekçe vererek ilk mahkeme kararına itiraz edilmiş olunur.

Av. Mustafa Kemal Batur

İletişim

Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 31 Ocak 2019

Trabzon avukat

Trabzon Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Trabzon Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri    
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 31 Ocak 2019

Bursa Avukat

Bursa Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Bursa Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri       Bursa avukatları ve bursa avukatlık ofisi
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 03 Ocak 2019

Maslak Avukat

Maslak Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Bomonti de hizmet vermekteyiz. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Maslak Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri
Avukatlık
By Av. Mustafa Kemal Batur / 03 Ocak 2019

Levent Avukat

Levent Avukat ofisimizde alanında uzman, güçlü ve dinamik bir avukat kadrosu vardır. Hukuk ofisimiz aynı zamanda Tekirdağ şirket ve bireysel hukuki danışmanlık sağlamaktadır. En iyi avukat ın arandığını günümüzde size avukatlık ortaklığımız olarak en iyi hizmeti sunmaya çalışmaktayız. Avukatlarımız ağırlıklı olarak Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yargı, Bilişim Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Davaları, Ağır Ceza, Aile ve Boşanma davaları, İcra Hukuku, İcra Takipleri, Birleşme ve Devralma konuları, Enerji Hukuku ve EPDK mevzuatı, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Yabancılar Hukuku gibi alanlar da dahil olmak üzere hukukun her alanında faaliyet göstermektedir. Vakıflar ve dernekler mevzuatlarının yanı sıra spor hukuku alanında da aktif olarak çalışmalar yapmaktayız. Bomonti de hizmet vermekteyiz. Ağır ceza avukatı ve kentsel dönüşüm alanında da uzman avukatlarımız hizmet sağlamaktadır. Uzman olduğumuz alanlarda danışmanlık ve sürekli avukatlık hizmetleri de Levent Avukat ofisimizde sağlanmaktadır. Gümrük ve vatandaşlık alanında da avukat hizmeti sağlayan ofisimizde yabancıların gayrimenkul satın alması ve Türkiye vatandaşlığına geçiş aşamalarında da hizmet sağlamaktayız. İletişim Telefonu: +902129777652 Adres bilgileri
1 8 9 10 11 12 24