Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi

Tüzel kişilere ilişkin genel hükümler Türk Medeni Kanunu m. 47 vd.[1] düzenlenmiş olup tüzel kişilerin insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki tüm hak ve borçlara ehil olacağı hüküm altına alınmıştır. Tüzel kişiler organlarının fiil ve işlemleri vasıtasıyla iradelerini açıklamakla birlikte bu fiil ve işlemler dayalı olarak borç altına da girerler.

 

Tüzel kişilikler için en temel olan ilkelerden birisi de ‘kişi ayrılığı’ ilkesidir. Bu ilke uyarınca tüzel kişiler, kendisini oluşturan kişilerden bağımsız olarak bir hukuk kişiliğini haizdir. Bir başka deyişle, onu oluşturan kişilerden ayrı bir kişi olarak kendi faaliyetlerini icra ederler.[2]

 

Bu bağlamda, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi de bahsi geçen kişi ayrılığı ilkesinin bir istisnası olarak tüzel kişiliğin borçlarından tüzel kişiliği oluşturan kişilerin de sorumlu tutulmasını ifade eder. Bu teorinin oluşturulmasındaki temel amaç, tüzel kişiliğin perdesine sığınarak dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek şekilde birtakım işlemlerde bulunan kişilerin de söz konusu fiillerinden sorumlu tutulmasını sağlamaktır. Ancak, vurgulamak gerekir ki bu kuruma her olayda başvurulması hukuk güvenliğini zedeleyeceği gibi tüzel kişiliklerin ayrı bir hukuk kişiliğine sahip olması kuralını da ihlal edecektir. Bu nedenle, her bir somut olayın koşulları süzgeçten geçirilerek, bir istisna olarak düzenlenen bu teorinin gerektiğinde kullanılması önem arz etmektedir.

 

Yargıtay HGK 2020/94 E., 2020/358 K., 06.09.2020 Ta. Kararı:

Yargıtay içtihatlarında benimsenerek öğretide de vurgulandığı gibi; malvarlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu kurala ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir kural olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Aksi hâlde tüzel kişilere tanınmış olan mal ayrılığı güvencesinin zedenlemesi durumuyla karşı karşıya kalınılabilir. Belirtmekte yarar vardır ki, mahkeme kararıyla kaldırılmasına hükmedilen şey tüzel kişilik değil, tüzel kişiliğin perdesidir (Akıncı, s. 661; Çamoğlu, s. 12; Antalya, s.152; Tekinalp, G./Tekinalp, Ü.: Perdeyi Kaldırma Teorisi, Reha Poroy’a Armağan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1995, s.395 vd.; Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu s. 107 vd.).

 

Söz konusu kararda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu teorinin dürüstlük kuralına aykırı fiillerde, hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olduğu, 3. kişilerin bu vesileyle zarara uğradığı ve başka bir yasal dayanağın mevcut olmadığı durumlarda uygulanabileceğinin altını çizmiştir.

 

Aynı kararın devamında ise bu teorinin uygulanmasını gündeme getirebilecek birtakım fiiller örnek olarak zikredilmiştir:

 

…Tüzel kişi ile ortaklarının faaliyet alanlarının ve malvarlıklarının iç içe geçmesi birbirine karışması, bir şirketin ticari defterlerinin ya da ticari sır kabul edilen belgelerinin diğer şirkete ait iş yerinde bulunması, ikisinde de aynı ticari defterlerin kullanılması ve ortak hesap yapılması (tek merkezden idare edilmesi), ortaklığın faaliyet konusunu sürdürebilmesi için yeterli sermayesi bulunmadığı hâlde alacaklıları ya da üçüncü kişileri zarara uğratmak niyetiyle bilinçli olarak faaliyet göstermeye devam edilmesi, şirket ortaklarının kendi kişisel malvarlıkları ile şirketin malvarlığı özdeş-tekmiş gibi hareket etmeleri, şirketlerin ya da ortağın üçüncü kişileri aldatacak şekilde kendi kişilikleri ile tüzel kişiliğin aynı olduğu izlenimini vermeleri, bu kapsamda birbirlerinin tanıtımlarını yapmaları, aynı tüzel kişilikmiş gibi anlaşılacak benzer isimleri ve logoları kullanmaları, yani dışarıya karşı tek bir tüzel kişilikmiş gibi intiba yaratmaları, şirketlerin aynı konuda faaliyet göstermeleri ve (tek başına bu hususa dayanılmamak koşuluyla) hâkim ortaklarının ya da yöneticilerinin aynı kişiler olması, tüzel kişilik kavramının arkasına sığınılacak şekilde art niyetli davranışlarla zararlandırıcı faaliyetlerde bulunulması, işlemlerin diğer tarafınca sözleşmelerin kiminle yapıldığı dahi anlaşılamayacak şekilde karışıklığa yol açılması, şirketin kendi çıkarları gözetilmeksizin yürütülmesi veya yalnızca ve bilinçli olarak açıkça hâkim ortak korunacak şekilde diğerleri zarara uğrayacak şekilde işlemler yapılması hâlleri gösterilebilir…

 

Son olarak öğretide tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması halleri 4 çeşit olarak ayrılmış olup ilgili kararda da kısaca açıklanmıştır:

 

Öğretide tüzel kişilik perdesinin; düz perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, ters yönden perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, borçlunun perdenin kaldırılmasını talep etmesi, çapraz olarak perdeyi kaldırma olarak tabir edilen dört farklı biçimde ortaya çıkabileceği belirtilmiştir.

 

  • İlkinde doğrudan perde kaldırılarak arkadaki kişi ya da ana ortaklık sorumlu tutulmaktadır. (Düz perdeyi kaldırarak sorumlu kılma) (Tekinalp/Tekinalp, s.399).

 

  • İkincisinde ise; ana ortaklığın borcu ya da yükümlülüğü için yavru ortağın ya da pay sahibinin sorumlu tutulması anlaşılmaktadır. (Ters yönden perdeyi kaldırarak sorumlu kılma) (Tekinalp/Tekinalp, s.399).

 

  • Öğretide şüphe ile yaklaşılması gerektiği belirtilen üçüncü türde ise borçlu ya da yükümlü kişi perdenin arkasına sığınmak yerine bizzat kendisi perdenin kaldırılmasını talep etmektedir. (Borçlunun perdenin kaldırılmasını talep etmesi) (Tekinalp/Tekinalp, s.399).

 

  • Somut uyuşmazlığımız bakımından tartışılması gereken dördüncü hâlde ise sadece ana ve yavru ortaklık değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş ortaklıklar arasında perdenin çapraz olarak kaldırılması durumu söz konusu olmaktadır (Çapraz olarak perdeyi kaldırma) (Tekinalp/Tekinalp, s.399).

 

Fatma Aslıhan BEJI

 

 

 

 

(Yargıtay HGK 2020/94 E., 2020/358 K., 06.09.2020 Ta. Kararı)

[1] http://www.ilhanhelvacidersleri.com/turk-medeni-kanunu/turk-medeni-kanunu-madde-47.

[2] KAŞAK, Fahri Erdem, Tüzel Kişilik Kavramı ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, Sayı 2, Aralık 2020, s.9.