Şirketin veya şirketlerin ihyası nedir? nasıl gerçekleşir?

 

Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Geçici 7. Madde ile, münfesih olan veya gayri faal kapsamında değerlendirilen anonim, limited ve kooperatif şirketlerin ticaret sicil gazetesinden silinmesi düzenlenmiştir.

Bu kanunun kapsadığı şartları taşımayan gayri faal ve münfesih olmuş şirketlerin Ticaret Sicil Gazetesinden terkin işlemini gerçekleştirilmesinin akabinde ise tekrar faal duruma getirmek için bazı seçenekler mevcuttur. Şartlardan en önemlilerinden birisi ise zamanaşımının geçmemiş olmasıdır. Silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde ihyaya karşı (şirketin canlandırılması) dava açılabilmektedir.

Şirketin ticaret sicil gazetesinden silinmesi ile tüzel kişiliği sona ererek hak ehliyeti ortadan kalkmaktadır. Ancak, şirketin devam eden ilişkileri bakımından, ticaret sicil gazetesinden silinmiş olma şirketin kesin olarak ortadan kalmış olduğunu göstermemektedir. Bir handikap ki, münfesih durumdaki şirketin hukuki ilişkisinin sonlandırılması için de şirket tüzel kişiliği devam ediyor olmalıdır. Bu sebeple ihya; hukuka aykırı sona erme, tasfiye veya sicilden silinmenin söz konusu olduğu hallerde, tekrar tüzel kişiliğin kazanılması için yöneltilen bir dava türüdür. Öğretide, ihya tasfiyeden dönme ve ek tasfiye olarak ayrılarak, şirketlerin belirli durumları için uygulanmaktadır. Bu başlıklar altındaki ihya belirli şartlara bağlıdır. Ek tasfiye, tasfiye sürecinin tamamlanmasından sonra ortaya çıkan sorunlar hakkında şirketin tekrar canlandırılarak sorunların hukuka uygun olarak ortadan kaldırılması ve akabinde tekrar ticaret sicilden silinmesi iken tasfiyeden dönme şirket tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak amacın değiştirilerek faaliyetine devam etmektedir. 

 

MÜNSEFİH ŞİRKETİN TEKRAR TİCARET SİCİLİNE KAYDI MÜMKÜN MÜDÜR?

Yukardaki ek tasfiye ve tasfiyeden dönme hususlarından ayrı olarak tarafımızca incelenecek husus ise, sermayesini asgari tutara çıkarmayarak re’ sen münfesih konumuna gelen şirketlerin tekrar ticaret siciline kayıt olup olamayacağına ilişkindir. 

01.07.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’un 38’inci maddesi ile ‘’geçici madde 7’’ eklenmiş olup, söz konusu madde ile münfesih olmasına veya sayılmasına karşın; tasfiye edilmeden ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmeyen Anonim ve Limited şirketlerin tasfiyeleri ile sicilden silinmesi ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Geçici 7. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılmış sermayelerinin asgari düzeye çıkarmamaları sebebiyle münfesih konumuna gelen ve tasfiyesi zorunlu şirketlerin sermayelerini asgari tutarlara yükseltmek suretiyle dahi faaliyetlerini sürdürmelerinin olanaklı olmadığı kanunun lafzinden anlaşılmaktadır. 

 

Geçici Madde 7 

4-c) Bu fıkranın (b) bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dâhilindeki diğer münfesih şirketler ile kooperatiflerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları hâlinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir.

(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.’’

Nitekim, günümüz itibari ile sermaye artırımı yapılmadığı gerekçesiyle münfesih konumuna gelen şirketlerin kanunun lafzından hareketle tekrar ticaret siciline kaydının mümkün olmadığı düşünülmektedir. Ancak uygulamada bu duruma karşı, münfesih olmasına karşın hala faal olan, vergi yükümlülüğünü devam ettiren, çalışanların sigorta primlerinin ödeyen şirketlerin Ticaret Sicil Müdürlüğünü husumet taraf göstererek, şirketin faal olması gerekçesiyle ve sermaye artırımı ile ticaret sicil gazetesine tekrar kaydını talep ettikleri davalara ilişkin sermaye artırımı ile şirketin tekrar ticaret sicil kaydına kaydettirilmesine yönelik kararlar verilebilmektedir. 

Nitekim, hukuki menfaat çerçevesinde verilmiş işbu kararlara karşı Avukatlık Ortaklığımızca takip edilen davalara ilişkin süreç ve işleyiş hakkında daha detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Av. Tuğçe Aslan / Batur Bölükbaşı