Sigorta Acentelik Sözleşmesi ve Portföy Tazminatı

Acentelik kurumunun tanımı TTK m. 102’de yapılmış olup bu madde uyarınca acentelikler: Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseyi ifade eder.

Acentelik kurumunun unsurları ise şu şekilde sayılabilir: bir tacire bağlı olarak faaliyet göstermeme, bir sözleşmeye bağlı olarak çalışma, devamlı olarak faaliyet halinde bulunma, faaliyetlerin belli bir yer/bölgede icra ediliyor olma, bu işi meslek olarak edinmiş olma, ticari işletmeye ilişkin sözleşmelere aracılık etme ya da ticari işletme adına akdetme.[1]

Sigorta acenteleri ise, sigortacılık faaliyetini yerine getiren acenteleri ifade etmekle birlikte Sigortacılık Kanunu m.2’de tanımı yapılmıştır: …Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişiyi…

Sigorta acentelerinin de diğer acenteler gibi birtakım hak, yetki ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Portföy tazminatı da söz konusu haklardan biridir ve buna ilişkin özel düzenleme ise Sigortacılık Kanunu m. 23/16’da yer almaktadır: Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.

 

Portföy tazminatının temeli acentenin sigorta sözleşmeleri vasıtasıyla söz konusu şirkete kazandırdığı müşteri portföyü üzerindeki hakkına dayanmaktadır.[2] Bu bağlamda, SK m. 23/16’da da belirtildiği üzere şirket bu portföy sayesinde önemli menfaatler elde etmekte ve de hakkaniyet gerektiriyor ise sigorta acentesi tazminat talebinde bulunabilecektir. Ancak, kanunda iki durumdan birinin varlığı halinde tazminat talebinin ileri sürülemeyeceği düzenlenmiştir:

 

  • Sigorta acentesi sözleşmeyi haksız yere feshetmişse

ya da

  • Sigorta acentesi kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebebiyet vermişse.

 

Yargıtay 11. H.D. 2018/1555 E., 2019/3301 K., 30.04.2019 Ta. Kararı:

…Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10.01.2005 tarihli sigorta acentelik sözleşmesi imzalandığını ve davacının yetkili sigorta acentesi tayin edildiğini, sözleşmenin 28.12.2009 tarihli noter ihtarnamesi ile herhangi bir sebep gösterilmeksizin tek taraflı olarak ve hakkaniyete uygun bir süre belirtilmeksizin davalı tarafından feshedildiğini, taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesi nedeniyle teminat amaçlı olarak müvekkilinin iş yerine ipotek konulduğunu…2005 yılından beri mail adresini kullandığını ve tüm müşterileri ile bu mail adresi üzerinden yazıştığını, yeni poliçe taleplerinin de bu mail adresi kullanılarak yapıldığını, bu nedenle yenileme taleplerinin bu mail adresine geleceğini ve müvekkilinin 5 yıldır oluşturduğu portföyünü kaybedeceğinitüm portföy mülkiyeti hakkı da dahil olmak üzere 5.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve iş yeri üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir…Davalı vekili, acentelik sözleşmesinin sözleşmeye uygun olarak feshedildiğini, acentenin komisyon talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin ipotek teminatını kaldırmamasının haklı nedene dayandığını, müvekkilinin davacıya e-mail adresi sağlama yükümlülüğü bulunmamasına rağmen e-mail adresini acentelik sözleşmesinin feshinden sonra da kullandırdığını, acentelik sözleşmesinde davacının müvekkilinin ismini kullanarak reklam yapmasının müvekkilinin iznine tabi tutulduğunu ve izin alınsa dahi bu reklamlara ilişkin masrafın acente tarafından karşılanacağının düzenlendiğini, davacının portföy tazminatı talebinin ve tüm maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir…Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket tarafından fesih hakkının kötüye kullanılmadığı, davacı tarafça poliçe yapma fırsatını kaçırdığına dair bir delil sunulmadığı gibi davalı şirketin davacının portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ettiğine dair bir veriye rastlanılmadığıYukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA

 

Fatma Aslıhan BEJI

 

 

 

 

 

 

[1] Dönmez, Onur, Acentelik Sözleşmesinden Doğan Hak ve Borçlar, İstanbul, 2019, s. 6-12.

[2] Narbay, Şafak; Güllüce, Muhammet Ali, Türk Hukukunda Sigorta Acenteleri, Cevdet Yavuz’a Armağan, s. 1989.