Türk Borçlar Kanunu’nun 611. Maddesinde düzenlenen Ölünceye Kadar Bakma Akdi, bakım
borçlusunun bakım alacaklısına belirli bir malvarlığını devretmesi koşuluyla ölünceye
kadar bakımını üstleneceğini ve gerekli özeni göstereceğini taahhüt eden bir sözleşmedir.
Nitekim, taraflar arasındaki bu sözleşme her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
Ölünceye kadar bakma akdi, şekil şartına tabi olmakla birlikte noter huzurunda resmi
vasiyetname şeklinde düzenlenmelidir. Diğer yandan, belirli bir malvarlığını devreden
bakım alacaklısı, devrettiği malvarlığı üzerinde haklarını güvence altına almak amacıyla
ipotek tesis etme hakkına haizdir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar
bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona
devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Ölünceye kadar bakma akdinin handikaplarından olan belirli malvarlığı devri, günümüzde
muvazaalı işlemlere konu olmakla birlikte, birçok mirasçının haklarını mülga etmek amacıyla
kötü niyetli kişiler tarafından kullanıldığı göze çarpmaktadır. Nitekim, işbu akit ile belirli bir
malvarlığının yasal mirasçıya veyahut atanmış mirasçıya devredilmesi halinde yasal mirasçı
artık devredilen malvarlığındaki saklı payının ihlaline ilişkin tenkis talebinde bulunamazlar.
Ölünceye kadar bakma akdi eğer ki tasarrufun bağışlama olduğunu gizlemek suretiyle
veyahut mirasçılardan mal kaçırma gibi malvarlığına el koyma amacıyla ifa edilmiş ise akdin
geçerliliği hakkında birtakım tartışmalar gündeme gelecektir. Ölünceye kadar bakma akdinin
hukuki gerekçesini bakıma muhtaç olma durumu veya ileride bakıma muhtaç olma durumu
oluşturmaktadır. Bu sebep dışında kalan hususlar ölünceye kadar bakma akdinin konusu
oluşturmaz. Yargıtay kararlarında malvarlığı devri, ölçülülük ilkesi ile bağdaştırılmış olup,
devrin gerçekleşme sırasında terekedeki malvarlığı dikkate alınarak makul sınır gözetileceği
ifade edilmiştir. Dolayısıyla, devir edilen taşınmazın veyahut taşınmazların bakım borcu ile
dengeli olması gerekmekle birlikte malvarlığını aşan devir gerçekleşmesi halinde mirasçılar
tarafından ölünceye kadar bakma akdinin iptali amacıyla asliye hukuk mahkemelerinde dava
ikame edilebilir. Mirasçıların saklı paylarına halel getirecek bu husus Türk Borçlar Kanunun
615. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca güvence altına alınmıştır. Nitekim, Avukatlık
Ortaklığımızca takip edilen davaya ilişkin aşağıda yer verilen verilen karar bu hususa ilişkin
emsal niteliğindedir.
T.C.
İSTANBUL
2.. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
2015/… E.
‘’..Dava konusu ölünceye kadar bakma sözleşmesinde davacı ve birleşen davanın davacısı mirasçılardan mal kaçırma amacının bulunduğunu bakım amacı güdülmediği iddia edilmektedir. Gerek birleşen dava gerek mahkememizce dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında murisin ölüm tarihine kadar davacı ve birleşen davanın davacısı tarafından birlikte bakıldığı ortadadır. Davalı tarafından da ara ara murise yadımdan bulunulduğu tanık beyanları ile sabittir. Ancak bu yardımlar aile hukukundan kaynaklanan ve her çocuğun yapmakla yükümlü olduğu yardımların ötesine geçmemektedir. Yapılan maddi yardımlar ise hali hazırda murisin kira gelirlerinden murisin bu çeşit bir yardıma ihtiyacı olmaması da murisin malvarlığı ve sair gelirleri ile sabittir. Tek başına ölüm tarihine yakın yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesi geçersiz olmasa da muvazaa iddialarını destekler niteliktedir. Bu kapsamda murisin bakımını üstlenen başka kişiler bulunduğu, murisin gelirini sağlayacak düzeyde bulunduğu, yapılan kazandırmanın murisin bütün malvarlığı olduğu ve bakım sözleşmesinin ölüm tarihine çok yakın zamanda yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırma amacıyla hareket ettiği kanaatine ulaşılmıştır.Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi uyarınca “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”Muvazaa varsa görünürdeki işlem muvazaa nedeniyle geçersiz olur… Dava konusu olayda davalı ile muris arasında imzalanan sözleşme ile asıl amaçlanan murisinin malvarlığının davalıya karşılıksız devridir. Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması , resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. Bu haliyle asıl sözleşme olan ölünceye kadar bakma sözleşmesi muvazaa nedeniyle tarafların asıl amacı olan bağışlama sözleşmesi de şekle aykırılık nedeniyle KESİN HÜKÜMSÜZDÜR. Bu nedenle (..) Noterliğinin (..) tarih ve (..) sayılı “ Ölünceye kadar bakma” akdinin İPTALİNE karar verilmesi gerekmiştir.’’