Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma

 

  • Kamulaştırma, en temel olarak Anayasamızın 46. maddesinde düzenlenmiştir: ‘‘Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.’’ Maddeden de anlaşılacağı üzere kamulaştırma, idari bir işlem olmakla birlikte kamu yararının gerektirdiği hallerde kişilerin rızası aranmaksızın gerçek karşılığının ödenmesi koşuluyla taşınmaz mal üzerinde yapılan bir işlemdir. Bu düzenlemenin yanı sıra 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda da bu idari işleme dair düzenlemeler öngörülmüştür.

Kamulaştırma sürecinin aşamalarını kısaca şu şekilde saymak mümkündür:

  1. İşlem için gerekli bütçenin ayrılması.
  2. Yetkili merciler tarafından kamu yararı kararının alınması ve onaylanması. (Bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararlarının ayrıca onaylanması aranmamaktadır.)
  3. Kamulaştırma işlemine tabi tutulacak taşınmazın belirlenmesi.
  4. Kamulaştırma kararının alınması ile söz konusu taşınmazın tapu siciline şerh düşülmesi.
  5. Satın alma/ mal değişim (trampa) prosedürü: Taşınmaz malın tahmini bedelinin belirlenmesi için ‘kıymet takdir komisyonları’ kurulmaktadır. İdare tarafından işleme tabi tutulacak taşınmaz malikine resmi taahhütlü mektup vasıtasıyla bildirim gerçekleştirilir; malik tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde idareye başvurarak bedel üzerinde uzlaşabilir. Tarafların bedel üzerinde anlaşması halinde tutanak düzenlenir ve tutanak taraflarca imzalanır. Bu durumda gerekli tescil işlemi sağlanır; idare de kamulaştırma bedelini malike öder. Bu prosedürünün taraflar arasında mal değişimi (halk arasında takas olarak adlandırılmaktadır.) yapılarak da tamamlanması mümkündür.

Tarafların uzlaşamaması/taşınmaz malikinin görüşmeye müracaat etmemesi durumunda:

  1. İdare tarafından taşınmazın bulunduğu yere bağlı Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde dava açılır ve kamulaştırma işleminin gerçekleştirilmesi talep edilir. Taşınmaz malikine meşruhatlı davetiye aracılığıyla duruşma günü bildirilir; duruşma günü başvuru tarihinden en geç 30 gün sonrası için belirlenir. Taşınmaz maliki, davetiyenin kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde idari işlemin iptali için idari yargıda iptal davası açma hakkını haizdir.

Duruşma esnasında mahkeme, tarafları bir kez daha anlaşmaya davet eder. Tarafların uzlaşması halinde üzerine anlaşılan bedel kamulaştırma bedeli olarak esas alınır ve ilgili işlemler yapılır. Tarafların uzlaşamaması halinde ise bilirkişiye başvurulur ve taşınmaz bedelinin belirlenmesi talep edilir. Mahkeme, bilirkişi raporunu da değerlendirmeye alarak bedeli takdir eder. Bunun üzerine idare, takdir edilen bedeli taşınmaz malikinin banka hesabına yatırır; makbuzu mahkemeye tevdi etmesi ile mahkeme tapu dairesine bildirimde bulunarak tescile karar verir.

  • Kamulaştırmasız El Atma, hukuka uygun olarak (hukuki el atma) gerçekleştirilebileceği gibi hukuka aykırı bir fiil olarak (fiili el atma) da icra edilebilir. Hukuki el atma, yetkili kılınmış idarenin kamulaştırma usul ve esaslarına uymaksızın fiili bir müdahalede bulunmadan kişinin mülkiyet hakkının kısıtlanmasını ifade eder. Fiili el atma ise, yine yetkili idarenin kamulaştırma usul ve esaslarına uymaksızın fiili bir müdahalede bulunarak kişinin mülkiyet hakkının kısıtlamasından ibarettir.

Her iki kamulaştırmasız el atma işleminde de kamu yararı amacı bulunmakla birlikte fiili el atmada yapılan müdahale belli bir süreliğine yapılmaz, kalıcıdır.

Örnek Karar: Yargıtay 5. HD. 2020/1393 E., 2021/6828 K., 04.05.2021 Ta.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK’nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır

 

Fatma Aslıhan BEJI