Kamulaştırılan Malın Geri Alınması ve Geri Alma Hakkı

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanun’un amacı ve mahiyeti kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek veya tüzel kişinin mülkiyetinde bulunan taşınmazın belirli amaçlar ile idare tarafına geçmesidir. Nitekim, ilgili kanun uyarınca kamulaştırılacak taşınmazların hangi amaçlar cihetinde kullanılacağı kamu yararı kararı ile belirlenmesi zaruridir.

Kanunun 22. Maddesinde, kamulaştırmanın kesinleşmesinden 5 yıl geçmedikçe, taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisinin gereği kalmaması halinde, bu hususun hak sahiplerine Tebligat Kanunları çerçevesinde duyurulacağını düzenlemiştir. Ancak bu süre geçmemesine rağmen duyurulmayan, uzun yıllar geçmesine karşın kamulaştırılan taşınmaz üzerine herhangi bir tesisat/işlem yapılmayan, âtıl olarak bırakılmasına seyirci olunan veya kamulaştırma amacına aykırı hareket edilen haller için mal sahiplerine bu kanun kapsamında taşınmazı geri alma hakkı tanınmıştır.

Nitekim, kanunun 23. maddesinde Mal Sahibinin Geri Alma Hakkı başlığı altında düzenlenen bu husus, taşınmazın mal sahibi tarafından geri alınmasını birtakım şartlara bağlamıştır. Ayrıca 23. maddenin 4. fıkrası, kamulaştırılan taşınmazların bir bütün olarak değerlendirileceğini, ayrı ayrı değerlendirilmeye tabi olmadığını ifade ettiğinden, mal sahibi taşınmazı geri alma hakkını öne sürmeden önce, aynı işlem ile kamulaştırılan taşınmazların bir bütün olarak değerlendirilerek, ilgili şartların tüm taşınmazlar yönünden sağlandığına dikkat etmesi gerekmektedir.  İlgili şartlar;

Madde 23

‘’Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir.’’

Aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz mal birlikte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek yukarıdaki fıkralar buna göre uygulanır.

 

  • Kamulaştıra bedelinin kesinleşmesi gerekmektedir.

Kamulaştırma işlemi için tesis edilen veyahut taraflarca anlaşılan kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi itibari ile 5 yıllık hak düşürücü süre başlamaktadır. Diğer bir önemli bir husus, kamulaştırma işleminin yapılması ve kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden sonra 5 yıllık bekleme süresinin dolması akabinde malın geri alınmasına dair dava 1 yıl içerisinde açılmalıdır, bu süreler içerisinde dava açılmadığı taktirde dava açma hakkı düşmektedir.

 

  • Taşınmazın kamu yararı için belirlenen kamulaştırma sebebi ortadan kalkmış olması veya amacın gerçekleştirilememiş olması gerekmektedir.

İşbu madde uyarınca, kamulaştırılan taşınmazın geri alma hakkının gündeme gelebilmesi için öncelikli olarak kamulaştırılan taşınmaz nezdinde belirlenmiş olan kamu yararına tesis edilen amacın ortadan kalkması gerekmektedir. Daha açık bir anlatımla, kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacının yerine getirilmemesi lazım gelmektedir. Kamu yararı hakkında belirtilen sebep ortadan kalktığı taktirde kamulaştırılan taşınmazın maliki taşınmazını geri almak amacıyla hak iktisap edebilecektir.

 

  • Taşınmaz malın olduğu gibi bırakılması gerekmektedir.

İlgili şart, Yargıtay kararlarında ve öğretide birçok yönden farklı yorumlanarak başkaca uygulamalara sebebiyet vermiştir. Nitekim, taşınmaz malın olduğu gibi bırakılması; taşınmazın üzerinde kamulaştırma amacıyla ilgili olarak hiçbir işlem veya tesisat yapılmaması hali olarak yorumlanmaktadır. Taşınmazın kamulaştırılması için belirlenen sebep haricinde başkaca bir kamu yararına yönelik ihtiyacın karşılanması halinde ise kamu yararının ortadan kalktığı söylenemeyecektir. Öte yandan, kamu yararı doğrultusunda birden fazla taşınmaz kamulaştırılmış ise, taşınmazların hiçbiri üzerinde işlem ve tesisat yapılmaması, kamulaştırma bedelinin tüm taşınmazlar için kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, 5 yıllık hak düşürücü süre kamulaştırılan taşınmazlardan kesinleşme tarihi en son olanın tarihinin dikkate alınması ile başlamaktadır.

 

  • Ödenen kamulaştırma bedelinin faizi ile birlikte iade edilmesi gerekmektedir.

Taşınmaz maliki için düzenlenmiş bu şart kapsamında, kamulaştırma bedelinin faizi ile birlikte iade edilmesi öngörülmüştür. Kamulaştırma bedelinin iadesi ile malı geri alma hakkını talep edecek olan taşınmaz maliki için belirlenmiş faiz noktasında ise Yargıtay kamulaştırma tarihindeki bedel üzerinden ödenmesi gerektiğine yönelik kararlar da ortaya koymuştur.

 

Kamulaştırılan Taşınmaz Üzerinde Mücbir Sebepler ile İşlem veya Tesisat Yapılamaması

Nitekim, kamu gücü vasıtasıyla elde edilen taşınmazın kamulaştırma sebebinin gerçekleştirilmemesi veya kamu yararına uygun başkaca bir amaç ile kullanılmaması halinde ve yukarıdaki şartlar sağlandığı taktirde dava açma hakkı gündeme gelmektedir. Ancak, öğretide en çok tartışma konusu olan husus taşınmaz malın olduğu gibi bırakılması ile ilgilidir. Kamulaştırılan taşınmaz nezdinde gerçekleştirilen işlem ve tesisatın doğal afet vb. mücbir sebepler ile devam ettirilememesi, durdurulması veyahut işlemlerden vazgeçilmesi noktasında taşınmazın malın geri alınması söz konusu olabilir mi? İlgili konu öğretide mülkiyet hakları çerçevesinde değerlendirilmiş ise dahi eski Yargıtay içtihatlarında kanunun lafzına yönelik uyulama geliştirildiğini görmekteyiz. Nitekim, taşınmaz malın olduğu gibi bırakılması kavramı uygulamada tam anlamıyla kamu yararı amacıyla hiçbir işlemin tesis edilmemesi gerektiği yönündedir. Velhasıl, bu amaç ile yapım veya yıkım işlemlerine başlanması ancak amacın gerçekleşmemesi hali malikin geri alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Kaldı ki, işlem, tesisat veya tahsisine başlayan ancak mücbir sebepler dahilinde kamulaştırılma amacı icra edilemeyen taşınmazın olduğu gibi bırakılamadığından ötürü malike geri alma hakkının tanınmaması mülkiyet hakkına aykırılık teşkil etmektedir. Bu sebeple, işbu durumun güncel somut duruma göre değerlendirilmesi gerektiğini dermeyan etmek yanlış olmayacaktır. Nitekim, özel mülkiyete konu taşınmaz cihetinde kamu yararı kararına aykırı bir durum ile belli bir süre içinde uygun tahsisin gerçekleştirilmemesi halinde idarenin tekelinde tutulmamasını gerektirecek mahiyet ortadan kalktığından somut olay şartlarının sağlanması ile bu olgu çerçevesinde geri alma hakkını mülkiyet sahip yöneltmelidir. 

Uygulamada rastlanan bir diğer konu ise, taşınmazın kamulaştırma sebebinin ortadan kalkmış olduğu durumlarda idare tarafından başkaca tüzel veya gerçek kişilere satışının gerçekleştirilmesi halidir. Aynı hak düşürücü süre içerisinde, kamulaştırma sebebi ortadan kalkmış veyahut hiçbir işlem yapılmamış taşınmazın 3. Gerçek veya tüzel kişiye devredilmesinden dolayı ödenen bedelin taşınmaz mal sahibine ödenen bedel ve faizinden yüksek olması halinde, zararın tazmini amacıyla işbu farkın talep edilebilmesi de ayrıca mümkündür.

Son olarak, 1164 Sayılı arsaların aşırı fiyat artışlarını önlemek üzere tanzim alış ve satışı yapmak; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ve kamu tesisleri için arazi ve arsa sağlama amacıyla tatbik edilen Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca ve Cumhurbaşkanınca kabul olunan, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda, taşınmaz maliklerine geri alma hakkı tanınmamaktadır.

İşbu Mal Sahibinin Geri Alma Hakkına ilişkin, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 12.12.2009 tarihli 2009/10887 E. 11926 K. sayılı kararı ile kamu amacına aykırı bir şekilde kamulaştırma tarihinden itibaren hiçbir işlem/ tesisat yapılmadığı gerekçesi ile taşınmazın geri verilmesi talebine karşılık olarak dava süresi içerisinde açılmadığından davanın reddine karar veren ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. İlgili karar şöyledir;

 “Elazığ ili merkez Zafran mahallesi Yedigöze mevkii Cilt:2, Parsel:220, Sayfa.216 da kayıtlı susuz tarla niteliğindeki taşınmazın 04/08/1983 tarihinde davalı Fırat Üniversitesi tarafından kampus inşaatı ve eğitim amaçlı olarak kamulaştırıldığını, Kamulaştırma tarihinden bu güne kadar hiç bir işlem ve tesisat veya tahsisat yapılmadığını ve kamulaştırmanın amacına ulaşmadığını, müvekkilinin Mersin ilinde ikamet ettiğini geçtiğimiz günlerde Elazığ’a gezmek amacıyla geldiğinde piknik yapmak için taşınmazın bulunduğu yere gittiklerinde bu durumu görmüş ve Kamulaştırma Kanununun 23 üncü maddesindeki ” Geri alma Hakkını ” kullanmak amacıyla bu davayı açtığını belirterek Kamulaştırma Kanununda belirtilen kamulaştırma bedelinin ödendiği tarihten itibaren isleyecek yasal faizi karşılığında geri alma hakkının kullanacağını belirttiğini, bu bedelin tespiti halinde ödeyip taşınmazı geri almak istediklerini talep ettikleri davada; Mahkememizde açılan dava Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesindeki mal sahibinin geri alma hakkına dayanmaktadır. Bu madde gereğince Kamulaştırılan taşınmazın mal sahibi tarafından geri alınması için kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde, kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa mal sahibi taşınmaz malını geri alabilir, aynı maddenin 2. fıkrasında ise hakkın doğmasından itibaren 1 yıl içerisinde kullanılmayan geri alma hakkının düşeceği düzenlenmiştir. Dava konusu taşınmazın kamulaştırma işleminin ve kamulaştırma bedelinin 1982-1983 yılında kesinleştiği hususu ihtilafsızdır. Diğer yandan kamulaştırma işlemi başka parselleri de kapsadığından, tüm parsellerin kesinleşme tarihleri mahkememizce araştırılmış ve en son parselin kesinleşme tarihinin 10.03.1998 olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda 1 yıllık dava açma süresi bu tarihten itibaren başlaması gerekir. Mahkememizde açılan dava ise bu tarihten çok sonra 27.03.2007 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine, karar verilmesi gerekmiştir” 

 

Av. Tuğçe Aslan