Gelişim Üniversitesi – Vakıf Üniversiteleri (Özel Üniversite) Öğretim Görevlisi Tazminat Davası Görevli Yetkili Mahkeme

 

Ülkemizde kurulu olan vakıf üniversitelerinin araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi, yardımcı doçent, doçent, profesor gibi çalışanları ile yaşadığı iş sözleşmesine dayalı aykırılıklarda görevli ve yetkili mahkemenin neresi olduğu hususuna açıklık getiren oldukça güzel kaleme alınmış bir karar örneği.

 

Görülen dava, mülakat ve sınavları kazandığı halde işe alınmayan, sözleşmesi yapılmayan öğretim görevlisi ve öğretim üyelerinin tazminat haklarının talebine dair bir davadır.

 

 

 

 

T.C.

İSTANBUL

3. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO :

GÖREVLİLİK KARARI

Davacı ………………………. vekili AV. MUSTAFA KEMAL BATUR tarafından tazminat istemiyle

İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ ‘ne karşı açılan davada, davalı idarece görev itirazında bulunulduğundan dosya incelenerek itirazın gereği düşünüldü:

Anayasanın 130. maddesinin birinci fıkrasında, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin Devlet tarafından kanunla kurulacağı belirtildikten sonra, 2. fıkrasında, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceğine ilişkin ayrık bir hüküm konulmuştur. Gerçek kişiler ve Devlet’ten başka tüzel kişilere yükseköğretim kurumu kurma olanaksızlığının istisnası olan Vakıflara tanınmış bu ayrıklık; anılan maddenin 10. fıkrasında ” Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabidir.” kuralına bağlıdır.

Anayasa Mahkemesinin E:1990/2, K:1990/10 sayılı kararında, Anayasadaki bu konuya ilişkin hükümler şöyle açıklanmaktadır; Maddenin birinci fıkrasında sayılan amaçlar ile yasayla kurulma, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olma, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasının gözetilmesi kuralları ve üniversite elemanlarının serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilmeleri ve bunun sınırı, üniversite yönetim ve denetim organlarının ve öğretim elemanlarının Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne surette olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamayacaklarına ilişkin güvence ile yükseköğretim kurumlarının örgütlenmeleri ve işleyişleri ile ilgili olarak maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan konuların da yasayla düzenlenmesi zorunluluğu olarak gösterilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu ilkelerin, ister Devlet, isterse vakıflar tarafından kurulsun, tüm yükseköğretim kurumlarına yönelik olduğunu, eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak, bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortam içinde yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlendiğini belirtmiştir.

 

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa 2880 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2’de, vakıfların, kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla ve mali ve idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu kanunda gösterilen usul ve esaslara uymak kaydıyla yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını kurabilecekleri belirtilmiş, Ek Madde 5’de, vakıf mütevelli heyetinin, yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile  diğer personelin sözleşmelerini yapacağı, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylayacağı, aynı Yasadaki Ek Madde 8’de ise, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organların, Devlet Yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenleneceği ve onların görevlerini yerine getireceği, öğretim elemanlarının niteliklerinin Devlet Yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının nitelikleri ile aynı olacağı kuralı yer almıştır.

Davalı Gelişim Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı Yükseköğretim Teşkilatı Hakkındaki Yasaya 5839 sayılı Yasa ile eklenen Ek 110. madde ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye’nin yönetim yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı; faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Dolayısıyla özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanısıra “Bilimsel Özerklik” de Devlet üniversitelerinin yanısıra vakıf üniversitelerinin de tabi olduğu Anayasal ilkelerden birisidir. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusunda anayasal teminat altına alınmıştır.

Kamu tüzel kişiliğine ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip olan davalı vakıf üniversitesinin, kamu hizmeti görmek amacıyla, davacı araştırma görevlisi ile aralarında yaptığı sözleşme, kamu hukukuna tabi idari hizmet sözleşmesi niteliğindedir. Aksi düşünce, hem “Bilimsel Özerkliğin” sağlanması yolundaki Anayasal hedefe, hem de öğretim elemanlarının “güvenliği” konusunun, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasına tabi olduğu yolundaki anılan yasal düzenlemelere aykırı düşecektir. Bu durumda, davacının iş akdinin yapılmaması idari işlem niteliğinde olduğundan ve bu nedenle uğradığı kayıpların karşılanması amacıyla istediği maddi ve manevi tazminat isteminin idari yargı mercilerince incelenmesi gerektiği sonucuna varıldığından davalı tarafın görev itirazı yerinde bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle davalı idarenin görev itirazının reddine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun uyarınca kararın taraflara tebliğine, 15/01/2015 tarihinde karar verildi.

 

HAKİM

ÖMER AKAGÜNDÜZ

167803