Evliliğin İptali Nedir, Boşanma Davasından Farkları Avantajları nelerdir?

 

Evliliğin iptali, Türk Medeni Kanunu’nun 145-160. Maddelerinde sayılan sebeplerden biriyle evliliğin mahkeme kararı ile iptal edilmesi ve geçersiz hale getirilmesidir. Boşanma davası ise kanundaki şartlara uygun yapılan bir evliliğin kanundaki mutlak sebeplere veya tarafların iradesine dayalı olarak mahkeme kararı ile sona erdirilmesidir. Boşanmada evlilik baştan itibaren geçersiz hale gelmez, karar tarihi itibariyle ileriye yönelik sonuçlar doğurur. Evliliğin iptalinde ne olduğunu ise makalemizde detaylıca inceleyeceğiz. 

 

 

 

EVLİLİĞİN İPTALİ SEBEPLERİ 

Türk Medeni Kanunu madde 145 ve devamı maddelerinde evliliğin iptalini gerektirecek sebepler ikili bir ayrım yapılarak ifade edilmiştir; bunlar mutlak butlan sebepleri ve nispi butlan sebepleridir.

Mutlak Butlan Sebepleri 

MADDE 145: Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır: 

1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

 2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması, 

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,

 4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

Mutlak butlan sebepleri kamu düzenine ilişkindir. Bu sebeplerden birinin varlığı halinde hakim takdir yetkisi olmaksızın evliliğin iptaline karar vermelidir. Mutlak butlan sebeplerinden biriyle dava açma hakkı, taraflarla birlikte; evliliğin iptali kararının verilmesinde menfaati olan her ilgili ve cumhuriyet savcısı tarafından açılabilir.

Evliyken yeniden evlenen bir kişinin ilk evliliği hakkında mutlak butlan kararı verilmeden bu evlilik sona ererse ve ikinci evlilikteki eş bu durumu bilmeden evlenmişse yani iyiniyetli ise, ikinci evliliğin butlanına karar verilemez. 

Eşlerden birinin ayırt etme gücünü kaybetmesi nedenine ilişkin olarak bu eşin sonradan iyileşmesi durumunda yalnızca iyileşen eş evliliğin iptali davası açma hakkına sahip olur.  

 

Nispi Butlan Sebepleri 

1. Evlenme sırasında alkol, uyuşturucu veya ilaç kullanımı gibi geçici bir sebeple ayırt etme gücünü kaybetmiş olan eş, bu geçici durum sonrasında evliliğin iptali için dava açabilir.

2. Eşlerden biri, diğerinin önemli bir niteliğinde yanılarak evlenmişse ve bu nitelik sebebiyle ortak hayatı devam ettirmesi kendisinden beklenemeyecekse yanılma sebebine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir. 

3. Eşlerden biri diğerinden kendisinin veya altsoyunun sağlığı açısından ağır tehlike teşkil edecek bir hastalığı gizlemişse  bu husus kendisinden gizlenen eş aldatma sebebine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir. Yine eşlerden biri diğerini namus ve onuru hakkında aldatarak evlenmeye ikna etmiş ve evlenmişlerse aldatma sebebine dayanılarak evliliğin iptali davası açılabilir. 

4. Eşlerden biri diğerinin veya yakınlarının hayat veya sağlığı hususunda korkutularak evlenmeye ikna edilmişse korkutma etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren evliliğin iptali dava edilebilir. 

Nispi butlan sebeplerden biriyle iptal davası açma hakkı belirli bir süre ile kısıtlanmıştır. İptale ilişkin bu sebeplerin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren 5 yıl geçmekle dava açma hakkının düşeceği Medeni Kanun’un 152. Maddesinde belirtilmiştir. 

Yasal temsilcisinin izni olmadan evlenen küçük veya kısıtlı ise yasal temsilci evliliğinin iptali davası açabilir. Ancak yasal temsilcinin izni olmadan evlenen kişi, evlendikten sonra 18 yaşını doldurup ergin olur, kısıtlılık kararı sonra erer veya eş hamile kalırsa evliliğin iptaline karar verilemez. 

 

EVLİLİĞİN İPTALİNİN SONUÇLARI 

 

  • Yukarıda açıklanan butlan sebepleriyle evliliğin iptal edilebilmesi için mutlaka mahkeme kararı gereklidir. Mahkeme kararına kadar bu evlilik, geçerli bir evlilikmiş gibi sonuç doğurur. 
  • Evliliğin iptali davalarında boşanmada olduğu gibi aile mahkemeleri görevlidir ve kanunun boşanmaya ilişkin hükümleri uygulanır. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yerindeki mahkeme veya dava açılmadan önce eşlerin son 6 ayda birlikte oturdukları yer mahkemesi yetkili olur..
  • Tazminat, nafaka, soyadının değişimi ve mal rejimine ilişkin konularda yine boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. 
  • Evliliğin iptalini dava etme hakkı taraflardan birinin ölümü sebebiyle mirasçılara geçmez. Ancak açılmış bir dava sırasında taraflardan birinin ölümü halinde ölen tarafın mirasçıları davaya devam edebilir. 

 

EVLİLİĞİN İPTALİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2002/15064E. 2003/917K. 

‘…Olayda, evlenme 3.4.1996  tarihinde gerçekleşmiştir. Mahkemece hükme esas alınan E. Numune Hastanesinin 8.8.1996 tarihindeki muayene sonucu verdiği Sağlık Kurulu Raporunda, evlenenlerden kadında tespit edilen kronik psikoz hastalığının, evlenmeye engel olacak nitelikte ve derecede olup olmadığı belirtilmediği gibi, hastalığın evlenme tarihinde var olup olmadığına ilişkin de bir açıklama bulunmamaktadır. Rapor eksik ve hükme esas alınacak yeterlikte değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, davalı Yosma’nın Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevkin sağlanarak, hastanece gerekli görüldüğü takdirde müşahade altına da alınmak suretiyle muayenesinin yapılması ve evlenme tarihinde evlenmeye engel olacak derecede bir akıl hastalığının bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile saptanması ve hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesinden ibarettir..’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/5711E. 2006/12979K. 

‘…Türk Medeni Kanununun 149/2. Maddesi ‘eşinde bulunması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse’ ve Türk Medeni Kanununun 150/2. Maddesi ise ‘davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse’ hükümlerini taşımaktadır. 

Toplanan delillerden davalının cilt (sedef) hastalığının bulaşıcı nitelikte olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu, altsoyun sağlığı için ağır bir tehlike de oluşturmadığı ve yukarıda bahsedilen her iki madde hükmüne uymadığı anlaşılmaktadır..’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/2995E. 2011/3882K. 

‘Davacı, dava dilekçesinde “davalı tarafından zorla kaçırıldığını ve öldürmekle tehdit ederek zorla sahip olduğunu, daha sonra da çaresizliğinden faydalanarak nikah memurunu eve çağırmak suretiyle 7.8.2007 tarihinde resmi nikah yapıldığını” ileri sürerek evliliğin iptalini istemiştir. Dava dilekçesinde anlatılan maddi hadiselere göre istek, Türk Medeni Kanununun 151. maddesine dayanmaktadır.
Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir (TMK.md.151). Davacının, evlenmeye korkutularak razı edildiğini kabule yeterli delil bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 141. maddesi hükmü dikkate alındığında nikahın evlendirme memuru tarafından davet üzerine davalının kardeşinin evinde yapılmış olması, tek başına evlenmenin baskı altında yapıldığını göstermez. Dosyaya sunulan fotoğraflar ve tanık beyanları nikahın korkutma ve tehdit altında yapıldığını gösterir nitelikte değildir. Öyleyse davanın reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile iptal kararı verilmesi doğru bulunmamıştır.’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/9376E. 2006/11300

‘…Semra 08.04.1989 doğumludur. 17 yaşını bitirmiştir. Medeni Kanunun 153/son maddesi kadının gebe kalması halinde evlenmenin iptaline karar verilemeyeceğini öngörmüştür. Bu yönde inceleme yapılmadan karar verilmesi usul veya aykırıdır..’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/6395E. 2010/9708K.

‘..1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle (TMK. md. 160) evlenmenin butlanı davalarında yetki bakımından boşanmaya ilişkin hükümlerin uygulanacağı ve bu hususta davalı tarafın herhangi bir itirazının bulunmadığının anlaşılmasına göre (TMK.md.160) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalıların bu evlilikten olma 12.03.2001 doğumlu E.. adlı bir çocukları bulunmaktadır. Mahkemece evlilğin butlanına karar verilse dahi çocuğun evlilik içinde doğmuş sayılacağı (TMK.md.157) dikkate alınarak velayet ve kişisel ilişki yönlerinden bir düzenleme yapılması yasal bir zorunluluktur. Bu yön dikkate alınarak müşterek çocuğun velayeti konusunda herhangi bir hüküm kurulmaması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise yukarıda 1.bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA,..’

Beyzanur Kılıç / Batur Bölükbaşı

 

Evliliğin iptali hakkında bize ulaşmak için tıklayınız